37. Bölüm

9K 515 146
                                    

"Lanet olsun neden açmıyorlar?"

"Birşey yoktur Soo Yun sakin ol"

"Nasıl sakin olayım Hye Rin unnie 2 buçuk saat geçti ve hiçbiri telefonuna bakmıyor"

"Biraz daha bekleyelim olmadı oraya gideriz"

"Gerçekten bunu yaparmıyız? Sonuçta Yoongi oppa seninle beni burada tutman için konuşmadı mı?"

"Evet öyle ama bende merak etmeye başladım. Yoongi benim arkadaşımdan da öte kardeşim gibi. Başına birşey gelir diye endişeleniyorum"

"Anladim"

Onlar gideli tam iki buçuk saat oldu. Ama hiçbiri telefonuna bakmıyordu. Kafayı yememe ramak kalmıştı. Ya onlara birşey olduysa. Telefonu tekrar elime alıp abimi aradım.

"Aradığınız aboneye şuanda ulaşı-" sinirle kapattım telefonu. Lanet olsun. Neden açmıyorlardı.

"Açmadı mi yine"

"Hayır"

"Yoongi de açmıyor. Yok bu böyle olmaz. Kalk hazırlan hadi bizde gidelim" kafamı sallayıp montunu üstüme giydim. Gidicez gitmesine ama biz ne yapabiliriz ki. Ya orda onları tehlikeye sokacak birşey yaparsak. Ya bizi yakalarlarsa.

"Acele et Soo Yun." Apartmandan çıkıp bir taksiye bindik ve gideceğimiz adresi söyledim. Sanki araba cok yavas gidiyordu.

"Lütfen biraz daha hızlı gidebilirmisiniz?"

"Tabiki küçük hanım" Hye Rin unnie baktığımda kaşlarını çatmış adama bakıyordu.

"Noldu unnie "

"Yok bir şey canım " tebessüm ederek söylemişti ama hala adama şüpheyle bakıyordu. Adamı taniyormuydu acaba. Bende dikiz aynasından adama baktığımda göz göze geldik. Gözlerinde şeytani bir parıltı vardı sanki. Korkuyla Hye Rin unnie yaslandım.

"Başka taksiye binelim unnie" diye fısıldadığımda unnie kafasını sallayıp adama söyledi.

"Lütfen müsait bir yerde dururmusunuz?"

"Üzgünüm küçük hanım ama duramam"

"Ne demek istiyorsun çabuk arabayı durdur" adam birşey demeden son süratle devam ediyordu. Ne oluyordu yahu. Şuan resmen kaçırılıyorduk.

"Sana hemen arabayı durdur dedim" Hye Rin unnie bir anda adamın üstüne atılınca araba yoldan çıktı. Adam çabucak arabayı toparlayıp bize bir silah doğrultu. Tanrım.

"Hemen sesinizi kesin" unnie geri çekilince hemen sarıldım ona.

"Ne yapacağız şimdi?" Diye fısıldadım.

"Bilmiyorum Soo Yun"

"Kendi aranızda konuşmayı kesin" korkudan ikimizde sessiz kaldık. Ne yapacağız biz. Araba 5 dakika daha gittikten sonra dediğimiz adrese geldi. Yaka paça bizi arabadan çıkartıp bir yere götürdüler.

"Işte sevgili yiğenim ve arkadaşı geldi" bu iğrenç ama tanıdık sesi duyunca tüylerim diken diken oldu. Bir adam beni amcam olacak şerefsizce doğru götürdü. Ellerimi tutup beni karsi tarafa dogru çevirdi ve kafama bir silah dayadı. Aman Tanrım.

"Lanet olsun Soo Yun sizin burda ne işiniz var"

"Abi..."

"Boşuna nefesini yorma canım yiğenim" gözlerim dolu dolu onlara baktım. Üçü de korkuyla bana ve Hye Rin unnie ye baktı. Arkalarında bir ordu  dolusu polis vardı. Neden polisler birşey yapıyorlardı. Şuan resmen rehindik biz.

"Şimdi biz bu iki kızla gideceğiz ve siz adımınızı dahi atmayacaksınız"

"Hayır. Buna asla izin vermem" konuşan Jungkook tu korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Aramızda nerden baksan dokuz on metre vardı.

"Senden izin isteyen kim" amcam olacak şerefsiz bir kaç adım atıp geriye doğru gitmeye başladı. Benide kendiyle beraber sürüklüyordu.

"Dur lütfen dur" abim bir adım attığında amcam silahı iyice kafama dayadı. Hye Rin unnie şuan ne durumdaydı acaba.

"Bir adım daha atayım deme"

"Onları bırak beni al"

"Hayır abi" başımı çabucak iki yana salladım. Bunu asla yapmamalıydı.

"Hmm, onları bırakmam ama sende bizimle gelmeye ne dersin"

"Abi sakın gelme buraya. Lütfen"

"Tamam geliyorum. Birşey yapma" abim yavas adımlarla bize doğru gelmeye başlayınca yalvarır gözlerle Jungkook ve Yoongi oppaya baktım. Onlar birşey yapsın bari. Gelmesin buraya.

"Arayın şu piçin üstünü" abim bize beş altı adım kala durduruldu ve 2 adam tarafından aranmaya başladı. Gözlerim dolu dolu ona bakıyordum. Gelmemeliydi. Bir şekilde kurtarırdı bizi.

"Temiz patron" adamlar bize doğru dönünce abimle göz göze geldik ve ne olduysa o kaşla göz arasında oldu.

Abim önünde ki adamın cebine neredeyse ışık hızında ulaşıp silahı aldı ve adamı da kendine kalkan olarak alıp boğazına sarıldı.

"Hemen onları bırak!" silah bize doğru dönüktü. Amcam igrenc bir kahkaha atıp iyice arkama saklandı.

"Neden almıyorsun"

"Bir daha söylemeyeceğim. Onları bırak!" Bizi bırakmaya hic niyeti yoktu. Ellerimi o kadar sıkı tutuyordu ki. Hicbir şekilde hareket ettiremiyordum.

"Bırakmazsam ne olur. Yoksa beni vuracakmısın?" Önünde ben olduğum için abimin silahı kullanamayacağını biliyordu. Burdan çıkış yoktu. Ya ölecektik ya da o ölecekti. Ve şuanda ki duruma bakılırsa biz ölecektik.

"Gerekirse evet"

"Önümde biricik kız kardeşin varken mi? Hahaha hiç sanmıyorum" nasıl olsa ölmeyecekmiyim? En azından bu abimin elinden olsun. Eğer bu amca bozuntusuyla götürülürsem daha kötü bir ölüm görecektim.

"Vur abi" her ne kadar ağlamaktan dolayı sesim çatallaşmış olsada beni duymuştu.

"Soo Yun!"

"Vur abi bana gelsede sorun yok. Nasıl olsa onunla gidersem ölücem en azından acısız ölüm olsun" abim gözlerini bir saniyeliğine sıkıca kapatıp başını iki yana salladı ve tekrar bize baktı. Bu sefer duygularını gizlemişti.

"Kardeşini duydun. Hadi vur beni " abimle göz göze geldik. Veda eder şekilde hafif bir tebessüm ettim. Bakışlarım bu sefer Jungkook a kaydı.

Ağlıyordu.

"Seni seviyorum " dudaklarımı oynatarak söylediğim şeyi anlamış olacak ki başını iki yana salladı. Böyle olmamalıydı. Bu şekilde olmamalıydı.

Tekrar abime baktığımda bu sefer o dudaklarını oynatarak "özür dilerim " demişti. Acı acı tebessüm ettim. Abim ya beni vuracaktı ya da onu. Kilolu olduğu için tam olarak arkama saklanamıyordu. Küçük bir umut vardı. Ama küçücük.

Kulakları sağır eden bir patlama sesi duyduğumda nefesim kesildi. Abim ateş etmişti. Bakışlarım abime kaydı. Şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu.

"Işte buu" o adamın sesini duyunca gözlerim kapandı ve yere yığıldım. Gerisi karanlık.

Yemin ederim ne yazdığımı anlamıyorum. Kafam allak bullak.

Neyse.

Diğer hikayeme de bakmayı unutmayın.

Oy vermeyi unutmayın <3
Bangtanla kalın 💜

Öğretmenim♧Jeon JeonggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin