16. Bölüm

20.6K 1.1K 920
                                    

Ertesi gün okula yürürken yine aynı hissi hissettim. Sanki biri beni takip ediyordu. Arkama baktığım da kimse yoktu ama. Elimi çantama götürüp biber gazını aradım ama yoktu. Sanırım dün akşam onu düşürmüştüm. Dün akşam aklıma geldiğinde yine sırıtmaya başladım. Resmen ne yaşamıştık öyle. O benim öğretmenimdi evet ama bu yaşadıklarımız bana tuhaf gelmiyordu. Sanki biz onunla çok uzun zamandır sevgiliymişiz gibi. Belki o da beni sever. Bu düşündüğüme ben bile inanmadım. Pekala benden biraz da olsa etkilendiği belliydi ama beni seveceğini hiç düşünmüyordum.

Okulun olduğu sokağa girmeden sola döndüm ve dün gittiğim kırtasiyeciye girdim. Bu sefer o meymenetsiz adam yoktu. Başka bir çocuk vardı. Genç biriydi. "Merhaba ben biber gazı alacaktım " çocuk gözlerimin içine bakıp gülümsedi ve arkaya gidip biber gazını alıp geldi. Elime verirken direk gözlerimin içine bakmıştı. Pekala korkmuştum. Neden direk öyle gözlerime bakıyordu ki.

"Buyrun " ah bu ses bana tanıdık geliyor. Kimdi bu. Parayı eline uzatıp çocuğa sordum."sizinle daha önce tanışmışmıydık "

"Sanmıyorum buraya daha yeni taşındım " diyip yüzündeki gülümsemeyi iyice büyüttü. Bu gülümseme değilde daha çok bir piç smile gibiydi. Buradan çıksam iyi olacak çünkü kendimi hiç güvende hissetmiyorum.

"Pekala iyi günler " kafasını eğerek o da "Iyi günler " dedi. Bir daha bu kırtasiyeye geleceğimi sanmıyorum. Dünkü meymenetsizi bu çocuğa tercih ederdim. Ayrıca o adam nerdeydi. Bu biraz tuhaftı. Belki akrabası olabilirdi. Daha fazla düşünmeyip okula doğru yürüdüm. Okuldan içeri girdiğimde Bay Jeon'u gördüm. Arabasını park ediyordu. Onunla karşılaşmamak için direk içeri girdim ve sınıfa çıktım. Hei sıraya kafasını gömmüş uyuyordu.

"Günaydın bebek" kafasını kaldırdığında şok oldum. Yüzü bembeyazdı. Bu beyazlığa tezat gözleri ve burnu kıpkırmızıydı. "Hei bu halin ne "

"Senin yüzünden ben bu haldeyim benide hasta ettin kötü arkadaş "

"Neden geldin keşke biraz daha dinlenseydin evde "

"Evde çok bunalıyordum "

"Ama şu haline bak düşüp bayilcak gibisin"

"Birşey olmaz diyip burnunu sümkürerek sildi. Burnu iyice kızarmıştı.

"Hei hadi ders baslamadan git evine çok kötü gözüküyorsun."

"Ya kızım rahat bırak beni zaten başım ağırıyor "

"Hei-"

"Sus Soo Yun konuşma Soo Yun başım ağırıyor Soo Yun " diyip kafasını soraya gömdü. Ama berbat haldeydi ya. Zaten onu ben hasta etmiştim. Vicdan azabi çekiyordum.

"Hei sana çay ya da kahve almamı istermisin"

"Aslında çay alabilirsin " ayağa kalkıp direk kantine gittim. Koridorda Bay Jeon'u görmüştüm ama şuan onu düşünecek durumda değildim. Göz göze geldiğimizde direk kafamı çevirip kantinden içeri girdim ve bir çay alıp aynı hızla yukarı çıktım. Sınıfa girdiğimde Hei uyuyordu. 2 dakika da nasıl uyuya kalmıştı ki.

"Hei uyan çayını getirdim." Hei beni duymayarak uyumaya devam etti. Burnu tıkalı olduğu için hafif hafif horluyordu. Omzuna vurduğumda öyle bir ses çıkardı ki ben bile korktum. Sınıftaki bakışlar bize dönünce özür dileyerek "Hei çok hasta burnu tıkalı olduğu için böyle horladı kusura bakmayın " sınıftakiler geçmiş olsun diyip önlerine döndüler. Okuldaki en iyi sınıf bizimdi. Kimseyle dalga geçmezdik. Yeniden Hei ye döndüğümde kendi sesinden dolayı uyandığını anladım. Etrafa boş boş bakıyordu. Sanırım ne olduğunu anlamamıştı.

Öğretmenim♧Jeon JeonggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin