Bölüm 22

3.6K 226 19
                                    

Affedin biraz kısa bir bölüm oldu. Bu yüzden en kısa zamanda diğer bölümü yayınlicam bu arada bana ulaşmak isteyenker instagram hesabım nkaratas1214 herkese iyi okumalar vote ve yorumları unutmayınn
-Ufuk-
"Tamam plan hazır Arda sen onları oyala bizde Yavuzla içeri giricez temiz iş yapalım"
Gece yarısıydı harekete geçmenin en uygun zamanı. Şatoya baktım Yonca orada kim bilir ne yapıyordu. Belkide ölmüştü. Kafamı sallayarak bu düşünceyi atmaya çalıştım. Yavuz ve ben Ardayı bekliyorduk. Sağ kanattan patlamalar ve ışıklar yükselmeye başlamıştı. Sanırım Arda işe başlamıştı. Tüm cadılar yavaş yavaş o kısma doğru ilerledi. Yavuza işaret verdim. Saklandığımız kayanın arkasında çıktık ve gölge gibi saklana saklana şatoya girdik. Tam kapının önünde bir grup cadıyla karşılaştık. İşte şimdi ayvayı yemiştik
-Yonca-
Soğuk nefeslerini boynumda hissetmeye başladım.
"Ama diğer büyücüler öldü sen hayatta kaldın neden acaba?" dedi. Ben yeteneklerimi öğrenmeye yeni başlamışken bu adam inanamıyorum ya resmen safkan bir büyücüydü. Ellerim serbestti bunu kullanabilir en azından kollarından kurtulabilirdim. Yavaşça elimi kaldırdım ve ani bir hareketle saçlarını çekiştirmeye başladım. O şokla elleri gevşedi ve bende ondan kurtulup geri çekildim. Bir yandan saçlarını tutarken bir yandan bana ölümcül bakışlarını fırlattı.
"Zekisin konumunu kullanmayı biliyorsun"
Gidip yatağa oturdu ve devam etti
"Sen kalan son safkansın melezlerin hepsi öldü. Düşündüm ki eğer tüm büyücüler ölürse ben en güçlü olurum ve Ardene hükmederim ama benden sonra" dedi ve durdu. Bana tuhaf bir bakış fırlattıktan sonra kayboldu. Evet yok olmuştu sanki. Etrafıma bakındım ama yoktu. En sonunda arkamdan bir ses geldi
"Soyumun devam etmesi gerekiyo yoksa büyücüler sonsuza kadar kaybolacak"
Arkamı döndüm ama orada yoktu. Geri döndüğümde dibimde duruyordu. Kolunu belime sardı ve beni kendine yaklaştırdı.
"Senin sayende soyum devam edebilir" Gözlerimin tam içine bakıyordu ama aklıma girmemişti.
  Senin onun aklına girip yüzüklerin olduğu yeri bulman gerek
Kafamın içinde bu sözler yankılandı. İç güdülerim konuşuyordu. Ama birinin zihnine girmeyi bilmiyordum
  Sadece gözlerine bak ve içeri girdiğini hisset. Onun gözlerinden içeriye ak
Bende onun gözlerinin içine baktım. Gözlerinin griliğinden içeri girdiğimi hayal ettim. Tuhaf hissetmeye başlamıştım midem bulanıyordu ama pes etmedim ve gözlerine bakmaya devam ettim. Hatta yüzümü ona biraz daha yaklaştırdım.
   Birden etraf değiştin ve grilik etrafı sardı. Önümde bir sürü şey vardı. Bir tarafta yazılı metinler bir tarafta cadılar. Çok büyük bir şato önüme geldi. Gecenin içinde seçilmesi çok zordu.
  Acele et ve yüzükleri aramaya başla
İç güdülerimi dinledim ve aramaya başladım. Bir sürü gereksiz şey vardı. En sonun ilerden bana bişey parıldadı. Oraya koştum ve işte yüzükler oradaydı. Etrafa biraz bakınca onları şu an olduğum odada yerdeki beyaz levhanın içine sakladığını gördüm. Etrafındaki büyü onun parke gibi görünmesini sağlıyordu ve tahta bir kutunun içindeydi. Bir anda iletişim kesildi ve odaya geri döndüm. Fark etmiş olmalıydı ve bu çok kötüydü. İlerde duruyordu ve oldukça sinirli gözüküyordu.
"Sen nasıl benim zihnime girersin?"
Bana hızlıca yaklaştı ve kolumdam tutup fırlattı. Düşdüğüm yer yataktı bu yüzden darbe almadım. Korkmaya başlamıştım kim bana nasıl yardım edebilirdi. Doğrulduğum sırada beni tekrar itti ve üstüme çıktı.
"Bırak beni" diye bağırdım ama dinlemiyordu
"Bana tam tamına 4 kere vurdun ama bişey demedim ama zihnime girmen çok büyük bir suç bunu sana ödeticem"dedi bağırarak.       
   Sesine bakılırsa çok   öfkeliydi.Çırpındım bağırdım ama nafile sadece beni tutuyordu.  Eğildiği sırada artık olan sabrım tükenmeye başladı ve kendimi kontrolü bıraktım. Ama o görmedi çünkü kapı büyük bir gürültüyle açılmıştı. Benim üstümden hemen indi ve gelene baktı. O sırada bende hemen doğruldum ve ayağa kalktım. Yerde kanlar içinde bir cadı yatıyordu. Zorlukla konuşmaya başladı.
"Ssihirbazlarr burda" dedi zorlukla ve hareketsiz kaldı.
"Lanet olsun"dedi ve bana baktı.
"Senin işini şatomda bitiricem"dedi ve bana yaklaşarak kolumdan tuttuğu gibi sürüklemeye başladı. Kolumu kurtarmak için hiç birşey yapmadım. Sürükleye sürükleye aşağı indirmeye başladı. O sırada yanımıza Meka geldi. Sanki geleceğini biliyormuş gibiydi ona bakmadı bile.
"Durum nedir?"
Arkadan patlama sesleri geliyordu.
"Efendim sayıları az ama yinede güç itibariyle bizden güçlüler"
"Geçidi açın"
"Emredersiniz"
Meka yanımızdan ayrılırken Ufuğun sesi koridorda duyuldu.
"Yoncaaa"
Beni arıyordu ama görmemişti. Çünkü o bağırmadan hemen önce adam birşeyler mırıldanmıştı. Beni en alt katta büyük bir odaya getirdi. Kocaman karadeliğe benzeyen birşey vardı. Beni ona doğru sürüklerken ondan kurtulma vaktinin geldiğini anladım. Boştaki elime yıldırım ateşi yaydım ve ona yaklaştırdım. Yumruk attığım zaman saedece sendeledi ve geriye sendeledi ve kolumu bıraktı. Ondan mümkün olduğunca hızlı bir şekilde uzaklaştım. O ayağa kalkarken Ufuk ve diğerleri kapıda belirdi. Onları gören cadılar harekete geçti ve saldırmaya başladı. Şükürker olsun ki onlara birşey olmamıştı. Onlar cadılarla savaşırken yıldırım ateşini diğer elime yaydım. Onlara yardım etmeliydim. Onlara doğru koşarken yan taraftan gelen hava topu yüzünden sertçe zemine kapaklandım. Hemen kafamı kaldırıp gelen yöne baktım. Bu adamda fazla olmaya başlamıştı. Bana ifadesiz bir şekilde bakıyordu.
"Sen benimle geliyorsun"
"Nah" dedim hareket çekerken. Elini havaya kaldırdığı sırada dışarsan gök gürleme sesi geldi ve tavan yok oldu. Üstümüze yağmur yağıyordu.
  Yıldırımı kontrol edicek sende etmelisin
Nasıl yapıcağımı bilmiyordum.
  Odaklan yağmurun ve bulutların sesini dinle biraz sonra sadece yağmurun sesini dinlicek bulutları görüceksin. Bulutları karıştır ve yağmur yağsın o zaman yıldırımı görürsün onu yanına çağır gelicektir
  Bu ortamda öyle birşey yapmam imkansızdı. Gökyüzünden büyük bir gürültü geldi. Şerit halindeki ışık adamın elinde toplandı ve Ufuğa doğrulttu.
"Benimle gelmezsen o ölür"
Dehşetle onu izliyordum onunla gitmezsem Ufuk ölürdü.
"Kararını ve ya benimle gelirsin ya da o ölür"
  Kafamı Ufuğa çevirdim. Canla başla savaşıyordu. Yine kurtadam olmuştu. Önündeki cadıyı öldürüp bana baktı. O an onunla göz göze geldik. Daha fazla dayanamayarak yere çöktüm. Bana doğru gelmek istedi ama adam bağırarak onu durdurdu.
"Yaklaşma!"
Eline bakınca durmak zorunda kaldı. Gözümden bir damla yaş düştü onun ölmesine izin veremezdim. Bunu ona yapamazdım. Islak saçım önüme düşerken bir damla daha yaş süzüldü yanağımdan. Onunla gidersem kurtulma şansım olmayacaktı ve daha kötü şeyler olucaktı. Bugün yapamadığını onunla gidersem yapıcaktı. Büyük bir çıkmazın içinde kalmıştım. Onun yeşil gözlerine baktım. Bana hüzünle bakıyorlardı. Bir yaş daha süzüldü yanağımdan kararımı vermiştim adamla gidicektim.

Son Büyücü(Tamirde :D)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin