Bölüm 12

4.8K 290 17
                                    


Okuyucularımı çok sevdiğim için size ekstradan bir bölüm daha yazdım vote ve yorumlarınızı bekliyorum

Şaşkın şaşkın ona baktım.

-Sen büyücü müsün ki?

-Hayır

-Neden benim derslerimi sen veriyorsun o zaman?

-Çünkü bu konu hakkında çok kitap okudum dedi. Susmak zorunda kaldım ve onun peşinden gitmeye başladım. Önümde yürürken bir yandanda konuşuyorduk.

-Öncelikle sana hızlı gitmeyi öğretmemiz lazım çok yavaşsın dedi. Biraz bozularak:

-Yaa tabi çok yavaşım kaplumbağalar gibi diye mırıldandım. Ufak bir kahkaha atarak devam etti:

-Ayrıca şatoyuda öğrenmen lazım yoksa hızlı gitmen kaçmaktan başka bir işe yaramaz dedi ve arka bahçenin koca girişinde durdu. Arkasından ona yetişince arka bahçeyi gördüm. Gördüğüm en güzel yerlerden biriydi. Etrafta uzun çimenler vardı ve aralarından renkli renkli çiçekler fışkırıyordu. Okulun sınır duvarı tamamıyla sarmaşıklarla kaplanmış ve çiçek açmışlardı. Çoğunlukla Shakur ağacı vardı. Pembe çiçeklerini açmıştı ve altında pembe çiçek yaprakları çimenlere ayrı bir güzellik katmıştı. Çiçeklerin üstünde ufak kelebekler uçuyordu. Bir dakika kelebeklerin saçları ve gözleri olmazdı ki. Otların arasından geçip ilk gördüğüm kelebek benzeri yaratığın yanına gittim. Kanatlı bir kadındı. Mor saçları ve mor elbisesi kanatlarıyla büyük bir uyum içerisindeydi. Beni görünce kaçmadı bile. Yere çömelip bir şeyi yeni görmüş çocuk edasıyla onu izlemeye başladım. Ufak bir şarkı mırıldanıyordu. Gerçek mi diye kontrol etmek istedim ve parmağımı ona doğru uzattım. Parmağımı bir eliyle tuttu ve bir nevi tokalaştık. Heyecanla Ufuk'a dönüp

-Gördün mü? Dedim. Gülümseyerek yanıma geldi.

-Onlarla tanış istersen sana çok yardımları dokunur dedi ve mor saçlı yaratığı gösterdi.

-Onlar nedir? diye sordum merakla.

-Periler Ardende güvenli haberleşmeyi sağlarlar. Sihirbazların yaşadıkları yerlerde yaşamazlar. Genelde sessiz ve sakin yerleri tercih ederler. Arka bahçeye neredeyse kimse uğramaz bu yüzden onlar burada yaşıyorlar. Gerektiklerinde de bize diğer okullarla haberleşmeyi sağlıyorlar. Yeniden çömelip onun önüne geldim ve gözlerinin içine baktım. Bana merakla bakıyordu. Şirin bir gülümsemeyle:

-Merhaba benim adım Yonca dedim. Gülümsedi ve tamamen bana döndü. İnce bir sesle

-Benim adımda Ayça dedi.

-Tanıştığımıza memnun oldum Ayça dedim. Oda aynı şeyi söyledi ve uçup diğer arkadaşlarının yanına gitti. Ufuk'a dönüp:

-Hadi derse başlayalım dedim. Olumlu anlamda kafasını salladı ve onu takip etmem için bana işaret yaptı. Otlar yüzünden neredeyse gözükmeyen patikadan ilerleyip taşlık bir alana geldik. Daire şeklinde bir alandı ve taşların arasından yine otlar fırlıyordu. Yalnız burada öbür taraflar kadar yoğun değillerdi.

-Sana hızı ben öğretmicem Yonca onu kendin öğrenmen gerek burada gerçekten büyücülükle ilgili çalışıcaz herkesin hızını kontrol etmesi farklıdır. Bu yüzden yeteneklerin ortaya çıktıkça kendi kendine hızlandığının farkına varacaksın.

-Tamam

-İlk ders bir büyücü dört elementimde kontrol edebilmelidir. İlk olarak en zorundan başlayalım yani ateşten.

-Ama nasıl kontrol edebilirim ki?

-Yonca susda anlatim

Ağzıma fermuar çekip onu izlemeye başladım. Kenarda duran havuz gibi bir çukurun başına geldi ve eline bir çubuk alıp içine attı. Çubuk alev almaya başladı ve alev giderek büyüdü.

Son Büyücü(Tamirde :D)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin