Draco
Lanet işaret yeniden yanmaya başlamıştı. Ama bunu Hermione'ye belli etmemek için elimden geldiği kadar çabalasamda, onun gibi zeki bir cadıyı kandırmak için daha fazlası gerekirdi.
"İyi misin, Draco." Endişeli gözleri beni süzerken, gözlerinin koluma kaymaması için elimden geleni yaptım. Trende Potter'ın gizlice yanıma gelip beni dinlemeye çalışmasının tek bir anlamı olabilirdi. Benim ölüm yiyen olduğumu düşünüyordu. Ve bunu kesin o kanı bozuğa ve Hermione'ye söylemişti. Ona, kolumun yandığını belli etmemeliydim."
"Hemen tuvalete gidip dönerim, Granger." Granger dememin üstüne yüzünü ekşitti. " Ne zaman bana adımla hitap edeceksin, Draco?"
Haklıydı. O benim için Granger'dan fazlasıydı. Ama bunu ona belli edemezdim. Zaten bir anda arkadaş olma çabalarımdan şüphelenmiş olması gerekirdi.
"Peki , Hermione." Dedim son iki heceyi uzatarak. Sırıttı. Dişleri çok düzgündü.
"Eğer bunun senin gülümsemeni sağlayacağını bilseydim, sana tüm gün Hermione diyebilirdim." Gülümsemesi arttı ve küçük bir kahkaha koyuverdi.
Neler yapıyorsun Draco? Senin gevezelik yapan biri olmaman gerekirdi. Sen bir Malfoy'sun. Weasley değil.
İşaretim yeniden yanmaya başlayınca hemen ciddileştim. "Sen de dersine git istersen Hermione. Ben iyiyim artık." Dedim ve odadan çıkarak koridorun sonundaki tuvalete doğru yöneldim. Hermione'nin uzaklaştığından emin olduktan sonra ise merdivenlerden en alt kata indim ve okuldan çıktım. Okuldan yeterince uzaklaştığımdan emin olduktan sonra - bunun için 10 dakika kadar, belki de daha fazla yürümem gerekmişti.- karanlık işarete basıp Lord'un yanına cisimlendim.
Kapıyı tıklattım ve içeri girdim. İçerisi onlarcs ölüm yiyen ile doluydu.
"Hoşgeldin, Draaaaacoo." Dedi tıslayan bir ses arkamdan. Sonra kıkırdadı. Bellatrix'di bu. Yanağıma bir öpücük kondurup Lord'un iki sandalye ötesine oturdu. Herkes bir masanın etrafında oturmuştu. Masanın en ucunda ise Voldemort vardı. Kimsenin bana bakmadığından emin olduktan sonra Bellatrix teyzemin öptüğü yeri elimle sildim. Annem ve babam da Bellatrix'in yanında oturuyorlardı.
"Eminim ki, Draco'nun bize söylemek istedikleri var." Yutkundum. Umarım duyulmamıştır. Yavaşça ayağa kalktım.
"Lordumun bana verdiği görevle ilgili olarak size söylemek istediklerim var." Dedim ölüm yiyenlere dönerek.
"Bay Snape bana geçen sene Fred ve George Weasley denen iki kanıbozuk şakacının Hogwarts'da bir kaybolan dolap bulduğunu ve onu kullandıklarını açıkladı. Ben de o dolabı kimseye fark ettirmeden gizli bir odaya taşıdım. (İhtiyaç odasını bilmeyen bu kalın kafalılara iki saat açıklamak istemiyordum.)"
"Diğer dolap Diagon Alley'deki Burgin&Burkes'ta bulunuyor. Kaybolan dolaplardan birine girerseniz, öbüründen çıkıyorsunuz. Benim Dumbledore'u tek başıma öldürebilmem imkansız. Teke tekte bile çok şansım olmamasına rağmen öğretmenler, Potter ve diğerleri var. Bu yüzden vakti geldiğinde, aranınzdan bazılarının Burgin&Burkes'a ve ordanda Hogwarts'a gelerek bana yardım etmesini istiyorum."
Sarışın bir adam konuştu. "Zamanı gelince derken? Hazır değil mi?"
"Maalesef o iki Weasley, dolabı kırmışlar. Bu plan, ben dolabı tamir ettiğimde gerçekleşecek. Lord'um." Dedim Voldemort'a bakarak. Başımı eğdim ve yerime oturdum.
Voldemort konuşmaya başladı. "Eminim, Dumbledore'un ölümüne sebep olmak çoğunuzun arzusudur. Benim isteklerimi gerçekleştirmek de öyle. Bu yüzden aranızdan bazılarınızı seçersem, bana karşı çıkacağınızı sanmıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love or Life {Dramione}
FanfictionDraco ve Hermione'nin aşkı gerçekleşseydi, seri nasıl biterdi? Serinin 6. Ve 7. Kitaplarını bambaşka bir açıdan okuyun ve Draco ile Hermione'nin şehvetli aşkına ve tehlikeli maceralarına ortak olun...