24. Bölüm/ Gerçeklere Doğru

303 20 1
                                    

Draco

Hogsmeade'e cisimlendim. Yağmur yağmıştı belli ki. Çünkü burnuma ıslak toprak kokusu geliyordu. Hermione'nin kokusundan sonra en sevdiğim kokuydu.

Merlin! Yağmur bile bana Hermione'yi hatırlatıyordu. Onu kurtarmak zorundaydım.

Boş bir kulübeye girdim ve zaman döndürücüyü cebimden çıkardım. Soğuk ve sarı metal derime temas eder etmez titredim.

Zaman döndürücüyü çevirmeye başladım. Yeteri kadar çevirdikten sonra bıraktım. Her şey etrafımda dönüyordu. Ama hiç bir şey değişmiyor gibiydi. Demek ki son bir gün içinde bu kulübede pek bir şey olmamıştı.

Zaman normal akışına döndüğünde zaman döndürücüyü boynumdan çıkardım.

Kulübeden dışarı çıkar çıkmaz yüzüme sıcak bir şey vurdu. Daha az önce yağmur yağıyordu, nasıl oldu da bir anda güneş çıktı?

Tabi ya, az önce yağmur yağmıyordu, haftalar sonra yağmur yağacaktı. Adımlarımı hızlandırdım. Bazı Hogsmeade sakinleri beni parmakla gösteriyorlardı ama umursamadım.

Evet, haftalar önceye gelmiştim. Nihayet doğru kararı verdiğimi düşünüyordum. Nereye mi gelmiştim?

Yaklaşık 2.5 hafta önce az kalsın Hermione'ye görevimden bahsedecektim. Ama bunu yapmamıştım.
Ona bir yalan uydurmuştum. Tatil filan...

Bu sefer hata yapmayacaktım. Üstünde iyice düşünmüştüm ve en doğru kararın bu olduğuna karar verdim.

O muazzam okul önümde belirdi. Koşarak ön kapıdan içeri girdim. Umarım doğru zamanlamışımdır.

Gryffindor binasının girişinin oraya kadar, yedinci kata kadar koştum.

Sarışın bir çocuk ve kestane saçlı bir kız gözüme çarptı. Yanlarına kadar gittim. Etrafta başkalarının olmaması çok iyiydi. İki tane Draco görseler akıllarını kaçırırlardı. Geçmişteki benin sesini duydum.

"-nereye istersin?" Yine aynı yalanı söylüyordu demek. Konuşmaya karışmam gerekiyordu

Geçmişteki ben, beni görünce hemen asasını çıkardı.
Ellerimi kaldırdım. Barış için geldiğimi göstermem gerekiyordu.

"Düşman değilim. Çok özlü iksir de içmedim. Ben gelecekteki senim, Draco. Seni uyarmaya geldim."

"Kanıtla." Dedi Hermione. Geçmişteki benin aksine şaşırmamış gözüküyordu.

"Sana çıkma teklifi etmek için, kütüphanede istediğin kitabı aldım ve benimle konuşmazsan vermeyeceğimi söyledim."

Gülümsedi. Diğer Draco hala şaşkın gözüküyordu.
"Neyse vakit kaybediyorum. Ona söylemediğin şeyi söyle Draco. Her şeyi söyle."

Dedim ve Hermione'ye döndüm. Çok güzeldi.
Geçmişteki bene seslendim.
"Onu bir kere öpsem senin için sorun olur mu Draco?"

"Kendi zamanına dön. Hadi." Dedi ve benim ile Hermione'nin arasına girdi.

Cidden, kendisini mi kıskanıyordu? Ben oydum sonuçta. Farklı zamanda da yaşasak, oydum.

"Peki." Dedim ve arkamı döndüm. Zaman döndürücüyü tekrar çevirdim.

Bir süre sonra yine okuldaydım. Koridorlar doluydu. Demek ki kimse ölmemişti. Ama zamanın akışını düzeltmek için, ilk defa zaman döndürücüyü kullandığım yere, babamın ve annemin odasına dönmem gerekiyordu.

Yaklaşık 10-15 dakika kadar yürüdükten sonra, okuldan yeterince uzaklaştığıma kanat getirerek, evime cisimlendim.

Annem salonda kitap okuyordu. Üst kata çıktım yavaşça. Babamın odasına geldiğimde, zaman döndürücüyü son kez çevirip kaybolan, sarışın bir çocuk gördüm. Ensemde bir leke varmış, onu fark ettim diğer Draco'nun ensesinde.

Love or Life {Dramione}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin