22. Bölüm/ Hogwarts'ta bir Cinayet

262 20 1
                                    

Draco

Deli gibi koşarak Dumbledore'u arıyordum. Onu artık bulmam gerekiyordu. Hermione'min yaşaması gerekiyordu.

En alt kattan en üst kata kadar her yeri aradım. En son ihtiyaç odasının olduğu koridorun önünden geçerken bir ses duydum.

Ses gözlem kulesinden geliyordu. Terastan. Bir konuşma sesiydi.

Koşarak oraya yöneldim. Hala konuşma sesi vardı. Terasa iyice yaklaşınca konuşanın Dumbledore olduğunu gördüm. Nihayet karşımdaydı. Hemen bağırdım.

"Expelliarmus!" Asası uçarak elime geldi. Onu alt etmiştim işte. Ama onu öldürmem gerekiyordu. Her ne kadar bundan nefret etsem de, onu öldürmem gerekiyordu.

"Senden başka kim var burda!" Diye bağırdım.
"Kimse yok Draco."
"Benimle oyun oynama. Biriyle konuştuğunu duydum."

"Rahatlamak için kendimle konuştuğum anlar olur, Draco. Aynısını sana da tavsiye ediyorum." Dedi ve gülümsedi.

Ağlamaya başladım. Ben, birini öldürecektim. Ben, gelmiş geçmiş en büyük büyücülerden birini öldürecektim. Bunu nasıl yapardım? Voldemort beni niye buna zorlamak zorundaydı ki?

Ama başaracağımı biliyordu. Ve başarmıştım işte. Dumbledore'u alt etmiştim. Ama onu öldürmek, bu caniceydi. Bunu nasıl yapardım?

"Bunu yapmak zorunda değilsin, Draco."
"SEN NE ANLARSIN Kİ ZATEN! ANLAMIYOR MUSUN?! BUNU YAPMAK ZORUNDAYIM! YAPMAZSAM..." hıçkırmam, bağırmama engel oldu. Kısık bir sesle konuştum.

"Onu öldürecek, Hermione'yi öldürecek. Annemi ve babamı öldürecek." Cesaretlenip tekrar bağırdım.

"BU SANA HİÇ Mİ BİR ŞEY İFADE ETMİYOR?!!"
Göğsümdeki ağrıyı zapt etmeye çalışıyordum ama çok fazlaydı. Kendimi, Hermione'nin bana bağırdığı andan bile daha kötü hissediyordum.

"Seçim şansım yok. Anlıyor musun? Seçim şansım yok!!"

Dumbledore yüzüme kederle ve acıyarak baktı.
"O zaman öldür beni Draco."

"Ne?" Afallamıştım. Bu adam neyin peşindeydi.
"Öldür beni ve dertlerinden kurtul. Sevgili Karanlık Lord'una ve ölüm yiyenlerine dön, sana bir daha asla aynı gözle bakmayacak sevdiğin kıza dön."

Planı bu muydu? Vicdanımla mı oynuyordu?

"Her zaman seçme şansın vardır Draco."
Gülümsemeye çalıştı. Ama gülümsemesi, kar beyazı sakallarının arasında kayboldu.

Asamı indirdim. Onu öldüremezdim. Birini öldüremezdim. Ben Voldemort gibi değildim. Ama, ama onu öldürmezsem...

Arkadan koşma sesleri geldi. Arkamı dönüp kendimi savunma pozisyonuna soktum. Ama gelen Potter'ın arkadaşlarından biri değildi.

Greyback, Bellatrix ve tanımadığım bir ölüm yiyen geldi. Bellatrix Dumbledore'u görünce tiz bir kahkaha attı.

"Aferin, Draco. Aferin. Çağın en büyük büyücüsüne bakın, 16 yaşında bir öğrenci tarafından silahsızlandırılabiliyor!" Dedi ve tekrar kahkaha attı.

"Eğer istemeseydim, sevgili Bellatrix, olmazdı."
"Sen ve her zamanki boş sözlerin Dumbledore." Dedi Greyback. Ve tekrar konuştu.

"Öldür onu Draco. Yoksa ben öldürürüm."

Asamı indirmiştim. Ama tekrar kaldırdım. Bunu yapabilir miydim? Öldüren laneti, bu savunmasız, sevecen, yaşlı adama gönderebilir miydim? Üstelik yapmazsam, sevdiğim kızın öleceğini bile bile.

Love or Life {Dramione}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin