Hermione
Gözlerimi açtım. Sadece kısa bir süreliğine, nerde olduğumu unutmuştum.
Draco'ya baktım. Hastane kanadındaydık. Beraber uyumuştuk. Uyurken çok huzurlu gözüküyordu.
Odadan yavaşça çıktım. Sadece bir gün izinliydim ve o günü de doldurmuştum. Merlin, ne güzeldi ama!
Kısa bir süre, bunun için sevindim. Sonra, Draco'yla neden dünü birlikte geçirdiğimi hatırladım. Onun neden hastane kanadında dolduğunu. Voldemort'u hatırladım. Onu öldürecek kişi olmak istiyordum.
Bunu gerçekten istiyor muydum? Öldürmek kelimesinden bile tiksinen biriydim. Ama, Voldemort'un ölümü, binlerce insanın iyiliği için olurdu. Ama, sadece onun ölümü. Benim öldürmem değil. Benim öldürmem gerekmiyordu. Ben de zorunlu kalmadıkça bunu yapmayacaktım. Yoksa yapacak mıydım?
Ron'a çarparak düşüncelerimden ayıldım. Endişeli bakıyordu.
"Dün gece Gryffindor binasına dönmedin, Hermione. Harry ve Ginny çok endişelendi."
"Hadi ama, sırf Harry'e acıyım da barışalım diye söylüyorsun bunu.""Hayır, Hermione. Gerçekten endişelendi. Neredeydin?"
"Ben izinliydim. Hastane kanadında Draco ile ilgileniyordum."
Yüzündeki ifade değişti. Artık sinirli gözüküyordu. Neye sinirlenmişti ki?
"Yani tüm geceyi, Malfoy ile mi geçirdin?"
Bir an şaşırdım. Doğru şeyleri mi duyuyordum? En yakın arkadaşım, benim kötü bir kız olduğumu mu düşünüyordu?"Bana güvenmiyor musun, Ron?" Sesimdeki incinmişliği bilerek saklamadım. Düşündüğünden utanmasını istiyordum.
"Sana güveniyorum, Hermione. O pisliğe güvenmiyorum."
Sinirlenmiştim. Cevabım gecikmedi.
"Birincisi, o işkence görmüştü, kılını kıpırtadabilecek durumda değildi, ikincisi ise o pislik benim erkek arkadaşım. Bunu kafana sok artık."İkna olmuştu. Belki Draco dün kılını kıpırtadabilecek durumdaydı, ama bunu söylemememin sebebi, arkadaşımın kafasındaki saçma sapan düşünceleri dağıtmak istememdi.
"Haklısın, Hermione." Dedi ve elini omzuma attı.
"Sen iksir sınıfına git, ben yatakhaneye çıkıp eşyalarımı alacağım."
Kafasını salladı. Konuşmamızdan beri aklıma ilk defa gelen bir düşünceyle gülümsedim. Ron benden hoşlanıyordu.
Başımıza o kadar şey gelmişti ki, onu gördüğümde bunu hatırlayamıyordum. Ama artık bu duygularını aşmış gibiydi. Onu, Lavender ile mutlu görüyordum.
Yatakhaneye gidip eşyalarımı aldım. Gryffindor binasında kimse kalmamıştı. Büyük ihtimalle derse de geç kalacaktım, ama Slughorn öyle çok puan kıran biri değildi.
Slughorn dedim de aklıma geldi, acaba Harry, Dumbledore'un görevini yapmış mıydı? Slughorn'dan hortkuluklarla ilgili anılarını almış mıydı?Tüm kütüphaneyi arayalı çok olmuştu. Hortkuluklarla ilgili bir şeyden bahseden tek bir kitap yoktu. Sınırlı kısımdaki kitaplarda bile yoktu.
Harry'i düşününce, içim özlemle doldu. En yakın arkadaşımı özlemiştim. Bana dediği şeyleri unutmaya başladığımı hissediyordum. Ama o, haksız olmasına rağmen, benimle konuşmaya yanaşmıyordu.
İksir sınıfına girdim. Snape beni gördü ve puan kırması gecikmedi.
"Geç kaldığınız için Gryffindor'dan 15 puan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love or Life {Dramione}
FanfictionDraco ve Hermione'nin aşkı gerçekleşseydi, seri nasıl biterdi? Serinin 6. Ve 7. Kitaplarını bambaşka bir açıdan okuyun ve Draco ile Hermione'nin şehvetli aşkına ve tehlikeli maceralarına ortak olun...