Hermione
Herkes yerde yatan yaşlı bir adamın etrafında toplanmıştı. Dumbledore'un cesedi bahçeye düşmüştü. Her zaman sevecen gözlerle, hayat dolu gözlerle bakan o adamda, artık hayat yoktu.
Bu anın geleceğini biliyordum. Peki neden bu kadar çok canımı yakıyordu? Gözyaşlarıma hakim olamadım. Ama duyduğum seslere göre, gözyaşlarına hakim olamayan tek kişi ben değildim.
Sonra Profesör McGonagall, hemen ardından Luna, asalarını kaldırdı. Asalarından ışık çıkıyordu. Ben de kaldırdım, en azından bunu yapabilmeliydim.
Çok geçmeden, herkes asasını kaldırmıştı, okulun bahçesinin her yerini ışık kapladı. Ve bu ışık, yavaş yavaş da olsa, okulun tepesindeki karanlık işareti bozmaya başladı.
Onları işte böyle yenecektik. Karanlığa karşı aydınlığı, nefrete karşı sevgiyi kullanacaktık. Başka nasıl yenebilirdik ki? Draco, içindeki karanlığı böyle yenmişti, sevgi ile yenmişti.
Bunu söylemek bana garip geliyordu, ama belki de ona sene başında yüz vermeseydim, ona eskiden olduğu pislik gibi davransaydım, hala ölüm yiyen olmaya devam edecekti belki de. Kolunda o lanet işaret ile yaşamaya, nefret ile yaşamaya devam edecekti.
Aklıma Draco gelir gelmez gözlerimle etrafı taradım, gözlerim yaşardığı için etrafı pek net göremiyordum, ama uzaktan, bu anma törenini izleyen, sarı kafalı bir Slytherin görür görmez, o olduğunu anladım.
Kalabalığın arasından sıyrıldım ve onun yanına gittim. Gözleri kızarmıştı. Ama beni görür görmez toparlandı ve sırtını dikleştirdi.
"Demek, öldü ha?" Sesindeki incinmişliği saklamaya çalışıyordu ama başarısız olmuştu.
Başımı salladım. Uzun bir sessizlik oldu. İkimiz de pek konuşmaya hevesli değildik.Ama benim ona söylemem gerekenler vardı.
"Bence Ron ve Harry'e söylemeliyiz."Yüzüme inanmaz gözlerle baktı. Sert ve kesin bir şekilde konuştu.
"Olmaz.""Neden olmazmış?" Diye sordum sesimi yükselterek.
"Dumbledore, kimseye söylemememiz gerektiğini söyledi."Bunu biliyordum. Ama böyle olmazdı. Onlar en yakın arkadaşlarımdı. Onlar ile yıllarca sırt sırta vermiştim. Onlar beni belalardan korumuştu. Ben onları belalardan korumuştum. 6 yıldır. Onlardan, böyle bir şeyi saklayamazdım. Onlara söylemez isem kederleri azalmazdı. Onlardan bu haklarını esirgeyemezdim.
"Elbette öyle söyledi, biliyorum ben de oradaydım. Ama arkadaşlarımdan böyle bir şey saklamayacağım. Birbirimize yardım edebileceğimizi, onların kederlerini azaltabileceğimi bile bile onlardan saklayamam."
Draco sustu ve yüzüme baktı. Kararsız olduğunda yüz ifadesi çok yakışıklı oluyordu. Onu öpmek istedim ama kendimi tuttum. Şu anda olmazdı.
"Ölüm yiyen olduğumu öğrendiklerinde, hoş karşılamayacaklar."
Demek aslında korktuğu şey buydu."Hele bir karşılamasınlar, görürler günlerini!" Dedim ses tonumu kızgın tutmaya çalışarak. Ama bunu pek başaramamıştım ve komik duruma düştüğümden emindim.
Draco sırıttı. Benim de sırıtmam gecikmedi. Elimi ona uzattım.
"Hadi, gel benimle."
Elimi tuttu. Beraber yürüyerek bahçeden çıktık.Daha Sonra
"Dur bakalım doğru anlamış mıyım, yıl boyunca Dumbledore'u öldürmeye çalıştın ve Katie'yi lanetledin. Ron'u zehirledin!" Dedi Harry, ve Draco'nun üstüne yürüdü. Draco daha asasını çıkaramadan onun boğazına yapıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love or Life {Dramione}
FanfictionDraco ve Hermione'nin aşkı gerçekleşseydi, seri nasıl biterdi? Serinin 6. Ve 7. Kitaplarını bambaşka bir açıdan okuyun ve Draco ile Hermione'nin şehvetli aşkına ve tehlikeli maceralarına ortak olun...