Draco
Ne demekti bu? Bize söyleyeceği şeyler ne olabilirdi? Hepimiz için iyi bir plan yapamayacak mıydı?
Yaşlı adam sakalını karıştırmaya devam etti. Ama sonra yeterince beklediğine kanaat getirerek, yüzünü önce bana, sonra Hermione'ye döndü.
"Herhalde bay Potter size Hortkuluk'lardan bahsetmiştir, bayan Granger."
Hermione başıyla onayladı. Ne demek oluyordu bu? Hortkuluk da neyin nesiydi?"Tom Riddle'ın büyükbabası Marvolo Gaunt'un evine gittim. Orada bir hortkuluk bulacağımdan emindim. Ve buldum da, ama çok amatörce davrandım. Ben, o yüzükte, o hortkulukta bir lanet olduğunu anlamam gerekirdi." Dedi ve bize elini gösterdi.
Eli ölmüş gibiydi. Sanki vücudunun o kısmında, hayat kalmamıştı.
"Hortkuluk neyin nesi?" Diye sordum.Dumbledore yavaşça konuşmaya başladı.
"Tom Riddle sizin yaşınızda iken, ölümsüz kalmanın yolunu buldu. Ruhunu parçalara böldü, ve onları bazı nesnelerin içine sakladı. Bu nesnelere Hortkuluk denir. Ve eğer Hortkuluk'ları yok edilmezse, Voldemort'un ölmesi mümkün değil.""Bay Potter'a, bu hortkulukların kaç tane olduğunu öğrenmesi için görev verdim. Eğer Bay Slughorn'dan Tom Riddle ile bu konu hakkında konuştuğu anılarını geri alabilirse, Hortkulukların kaç tane olduğunu öğrenebileceğiz."
Şaşkınlıktan konuşamıyordum. En iyisi sadece onu dinlemekti.
"Hortkuluk çok zalimce bir kara büyü. Ruhu bölmenin tek yolu cinayettir. Cinayet işlemekten daha kötü bir şey olabilir mi?"Dumbledore bir süre konuşmadı. Ayağa kalktı ve mermer bir zigonun üstündeki gümüş renginde olan çok geniş bir kaseye yaklaştı. Asasını kafasına doğru tuttu ve parlayan, sıvımsı bir ip çıkardı.
"Gelin, devamını burdan izleseniz daha iyi olur." Hermione ayağa kalktı ve Dumbledore'un yanına gitti. Ben şaşkınlıktan kıpırdayamıyordum.
"Hadi Draco." Dedi Hermione ve beni biraz olsun şoktan kurtardı. Ayağa kalktım ve ikisinin yanına gittim.
Dumbledore, o sıvıyı kaseye boşalttı.
"Düşünseline girmek için başını kaseye sokma gerekir Draco." Dedi ve o ve Hermione başını kaseye soktu.Bir an odada yalnız kalmışım gibi hissettim. Her ne kadar ürksem de, düşünseli dene şeye kafamı yavaşça soktum.
Saçlarım ıslanırken, etrafımdaki her şey değişmeye başladı, yine Dumbledore'un odasındaydım, ama bu sefer Dumbledore farklı bir kıyafet giyiyordu, ve yanında Snape vardı.
Etrafıma baktığımda, Hermione ve Dumbledore'un kenardan onları izlediğini fark ettim ve yanlarına gittim.
Snape, Dumbledore'un elini tutuyordu. Lanetli olan elini.
"Lanetin yayılmasını engelledim, ama bu lanet çok güçlü. Bu nasıl oldu?"
"Ben, çok dikkatsiz davrandım. O yüzükteki laneti fark etmeliydim." Dedi Dumbledore Snape'e.Snape Dumbledore'un hayatını mı kurtarmıştı? Voldemort'un isteği gereği, Dumbledore'a yakın olması gerekiyordu. Ama Severus Snape, Dumbledore'un hayatını kurtarmıştı, bunu neden yapmıştı?
"Ne kadar vaktim var, Severus?" Diye sordu Dumbledore.
"Bir yıl, belki." Dedi Snape yavaşça. Duygularını gösteren biri değildi, ama şu an oldukça üzgün görünüyordu.Snape ayağa kalktı, arkasını döndü ve tam kapıdan çıkacakken Dumbledore ona seslendi.
"Beni görmemezlikten gelme Severus. İkimiz de Lucius'un oğlunun beni öldürmeye çalışacağını biliyoruz."Snape ona hışımla döndü.
"O daha 16 yaşında, birini öldürmek onu mahveder. O, bunu yapmamalı.""Ben de aynı fikirdeyim Severus. Ama her şey vakti gelince yapılmalı. Beni o öldürmemeli, vakti gelince, beni öldüren kişi sen olmalısın Severus."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love or Life {Dramione}
FanfictionDraco ve Hermione'nin aşkı gerçekleşseydi, seri nasıl biterdi? Serinin 6. Ve 7. Kitaplarını bambaşka bir açıdan okuyun ve Draco ile Hermione'nin şehvetli aşkına ve tehlikeli maceralarına ortak olun...