Hermione
"Confundus." Diye mırıldandım. Quidditch seçmelerini izliyordum. Ron ve McLaggen denen çocuk tutuculuk seçmelerine girmişti. Ve yaptığım şaşırtma büyüsü ile McLaggen'i şaşırtmış, seçmeleri Ron'un kazanmasını sağlamıştım.
Ron, o yılışık çocuktan her türlü daha iyiydi. Weasley şaka dükkanında bana salyalar akıtarak bakan çocuktu o. Düşündükçe iğrendim ve yürüyerek binama döndüm.
Her yerde "Kralımızsın Weasley!" Tezahüratları dönüyordu. Gülümsedim ama oradan çıktım. Günlerdir derslerimle doğru düzgün ilgilenemiyordum. Sadece ödevleri yapıyordum. Bu beni çok rahatsız ediyordu. Biraz iksir ve tılsım çalışmak için kütüphaneye gittim.
Karşı masada sarışın bir çocuk gördüm ve onun Draco olduğunu düşündüm. Tam ona seslenecekken önünü döndü. Hayır, o değildi. Onu özledim. Onu gerçekten özledim. O gün, onu hastaneye götürdüğümden beri onu neredeyse hiç görmemiştim. Derslere de nadiren geliyordu. Ne yapıyordu ki ders vakitlerinde?
Draco
İhtiyaç odasından çıktım. Küfrediyordum. O lanet dolap bir türlü düzelmiyordu! Sürekli onu tamir ediyordum, ama içine bir kuş koyup onu diğer dolaba gönderince ve onu geri getirince, ölmüş oluyordu. BİR TÜRLÜ OLMUYORDU!!
Gözümden yaşlar akmasına engel olamadım. Hermione benim yüzümden ölecekti. Eğer bu kadar ahmak olmasaydım, dolap çoktan tamir olurdu ve görevim tamamlanmış olurdu.
Okul başlayalı 1 ay oldu ama ben hala bir aşama kaydedemedim. Sinirle koridoru dönünce, onu gördüm. Hayatımda gördüğüm en güzel kızı gördüm. Hermione'yi gördüm. Arkası dönüktü. Beni görmemişti. Anlaşılan kütüphaneye gidiyordu, çünkü bugün cumartesiydi ve ders yoktu, ama elinde kitaplar vardı.
Onu takip etmeye başladım. Onu görmek moralimin düzelmesine sebep olmuştu. Safkanlık, muggle'lar, soyluluk... hepsi saçmalık gibi geliyordu. Ona çok daha önceden açılmalıydım. Ama olamazdı. O, Potter ile arkadaştı. O, ölüm yiyenlerden nefret ediyordu. O benim gibi biriyle asla birlikte olmazdı.
Peki ya bırakırsam? Dumbledore'a her şeyi anlatsam beni korur muydu? Elbette korurdu. Ama onu terk ettiğimde, Karanlık Lord aileme neler yaparlardı? Dumbledore onları da koruyabilir miydi? Annem ve babam benim için tüm zorluklara katlanıp benimle saklanırlar mıydı? Annem benim için herşeyi yapardı. Ama babam? Ondan nefret etsem de, ölüm yiyen olduğu için ondan nefret etsem de sonuçta o, babamdı. Ne olursa olsun, babamdı.
Göreve devam etmeliydim. Hermione ile asla birlikte olamazdım belki, ama en azından hem o, hem de ailem güvende olurdu.
Ama kararım belliydi. Dumbledore öldükten sonra her ne kadar beni terk edecek olsa da, bu yılımı, diğer 5 yılım gibi geçirmeyecektim. Kararımı verdim. En azından deneyecektim.
Kütüphane'nin kapısını açtım. Hermione kitabına odaklanmıştı. Yanında top patlasa duymayacağından emin olsam da, parmak uçlarımda gittim yanına.
Sandalyeyi çekip tam karşısına oturdum. Onu, güzel yüzünü izlemeye başladım. Acaba ne zaman burda olduğumun farkına varacaktı?
Hermione
'- ve böylece 4 çağının ötesinde büyücü, bir okul kurmaya karar verdiler. Büyücülerin yetiştiği bir okul.' Sihir Tarihi favorim olmasa da sevdiğim dersler arasındaydı.
Burnuma bir koku geldi. Yeşil elma ve nane kokusu. Kütüphane'ye geldiğimden beri ilk defa kafamı kaldırdım ve onu gördüm. Soluk sarı saçlarını, mükemmel yüzünü, grimsi mavi gözlerini ve her zamanki Malfoy Bakışı ile karşımdaydı. Gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love or Life {Dramione}
FanfictionDraco ve Hermione'nin aşkı gerçekleşseydi, seri nasıl biterdi? Serinin 6. Ve 7. Kitaplarını bambaşka bir açıdan okuyun ve Draco ile Hermione'nin şehvetli aşkına ve tehlikeli maceralarına ortak olun...