32.Bölüm/ R.A.B'nin Gerçekleri ve Bakanlığa Sızma Planı

333 15 16
                                    

Hermione

Kapının açılma sesiyle uyandım. Hemen ayağa kalkıp asamı aldım ve koridorun önüne geçip pustum. Diğerleri hala uyuyordu.

Ve hayaleti tekrar gördüm. Dumbledore'a benzeyen hayalet yine bağırıyordu.
"Kimsiiin?!" Hayaletin bağırmasıyla Harry ve Draco da uyandı. Ron hala horluyordu.

Ama Harry ve Draco daha asalarını alamadan tanıdık bir ses konuştu.
"Seni ben öldürmedim." Lupin'di bu. Ama neden gelmişti ki buraya? Dış kapıya doğru yöneldim ve saçlarına hafif de olsa ak vurmuş olan, yüzünde de, dolunaylı günlerinden hatıra kalan bir yara izi vardı.

Ama Lupin her şeye rağmen sıcakkanlı bir insandı. Başka insanlar kurtadam tarafından ısırılırsa ve onlardan birine dönüşürse delirirdi. Ama Lupin sorunlarının üstüne gitmişti. Normalde kurtadamların Hogwarts'ta eğitim görmesi yasaktı ama Dumbledore, Lupin'in okumasına izin vermişti ve onun bu kimliğini herkesten saklamıştı.

Tabi Harry'nin babası James ve Sirius da arkadaşlarına oldukça yardım etmişlerdi. Hatta sırf onun için, yıllarca çalışıp, animagus olmuşlardı. Animagus olmuşlardı ve bunu bakanlığa bildirmemişlerdi. Çünkü o zaman bakanlık onlara neden animagus olduklarını sorardı ve cevap alamazlarsa veritaserum içirerek zorla doğruları onlardan alabilirlerdi ve Remus Lupin için her şeyin sonu olurdu. Bu yüzden James ve Sirius animagus olduklarını bildirmediler. Ve bu bir suçtu. Kayıt dışı animagus olmak, Azkaban'ı boylamak demekti.

James Potter bir çatalboynuzlu geyiğe, Sirius Black ise siyah bir köpeğe dönüşüyordu. Bu yüzden okulda James'e çatalak, Sirius'a patiayak deniyordu. Remus'a ise dolunaydan dolayı Aylak deniyordu. Kendilerine çapulcular diyorlardı. Ama şimdi çapulculardan sadece Lupin kalmıştı.

Remus Lupin yumuşak bir sesle konuşmaya başladı.
"Hoşgeldin demek yok mu?"
"Hoşg-" diyemeden Harry konuşmaya başladı.
"Herkes iyi mi?" Diye sordu Harry. Düğünü ölüm yiyenler basmıştı. Ondan bahsediyor olmalıydı.

"Evet, herkes iyi Harry. Kontrolü sağladık. Ben de size bakmaya geldim." Dedi Lupin.
"İçeri gel." Dedim Lupin'e. Ama Lupin cevap vermeden konuşmaya başladı.

"Dumbledore size ne dediyse, size nasıl bir görev bıraktıysa, bunu yalnız yapmak zorunda değilsiniz. Size yardım etmek istiyorum." Dedi Lupin.

Harry bir an hiddetlenecek gibi oldu, ama kendini tuttu ve konuşmaya başladı.
"Tonks nerede?" Niye bu kadar hiddetlenmişti ki?

Lupin, bu aniden gelen soruyla donakalmıştı. Kırışmaya yeni başlamış yüzünde, anlamaz bir ifade belirdi.
"Öncelikle, o artık bir Lupin. Ona Nymphadora veya Dora diyebilirsiniz. Dora şu an anne ve babasında, orada güvende." Dedi Lupin.

"Yani onları bıraktın. Çocuğunu orda bıraktın." Dedi Harry küçümser bir ifadeyle.
"Ne demek istediğini anlamıyorum Harry."
"Buna inanamıyorum! Bana Ruh emicilerle savaşmayı öğreten adam, bir korkak! Benim annem ve babam beni korumak için öldü. Ben yaşayayım diye hayatlarını feda ettiler! Ama sen-"
"Bana James'in nasıl öldüğünü hatırlatmana hiç ihtiyacım yok Harry!" Lupin ilk kez bağırıyordu.

"Sen onları hiç tanımadın. Ben onlarla büyüdüm, hayatımın en güzel yıllarını onlarla geçirdim, onların yasını ben tuttum!" eski KSKS öğretmenimi ilk defa bu kadar sinirli görüyordum.

"Ama şimdi, sevdiklerini savunmasız bırakabiliyorsun. Ya ölüm yiyenler Tonks'ların evini basarsa? Bunu hiç düşündün mü? Dora hamileyken ne kadar iyi dövüşebilir? Dora'nın babası bir Muggle! Onları hiç mi düşünmüyorsun?"

Lupin sadece dinliyordu artık. İkna olmuş gibi gözüküyordu. Ama Harry susmuyordu.
"Bunu biz halledebiliriz Profesör. Dumbledore bize güvendi."

Love or Life {Dramione}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin