Draco
Yemekten sonra Hermione ile dışarı çıktık. Hogwarts bahçesinde dolaşıyorduk. O günün sabahında, Profesör Slughorn'a bir şişe göndermiştim. Ama o, bunu kimin gönderdiğini bilmiyordu. Paket'in üstünde sadece Dumbledore'a olduğu yazıyordu. Elbette şişe zehirliydi. Kolye numaram tutmamıştı ve Dolap da bir türlü tamir olmuyordu.
Hermione'ye baktım. Acaba şu an düşündüklerimi bilse, benim hakkımda ne düşünürdü? Beni kesin terk ederdi. Ama biliyor muydu. Bunu, onun için yapmak zorunda olduğumu? O ölmesin diye yapmak zorunda olduğumu?
Düşündüklerimi bilemezdi belki, ama ben onunkileri bilebilirdim. Muzipçe gülümsedim. Yazın Snape'den Zihinefend ve Zihinbend dersleri almıştım. Hermione'ye zihinefend uygulayıp onun zihnini okumak istedim. Acaba ne düşünüyordu.
Vay Merlin'in sakalı! Beni düşünüyordu! Buna şaşırmamıştım. Ama beni, olduğumdan kaslı şekilde düşünüyordu. Gülümseme engel olamadım. En son ise sesli gülmeye başladım. Sonra da kahkaha atmaya.
O anlamamıştı. "Neye gülüyorsun sen?" Yanakları kızarmıştı. Ve ben de, ona söylemekten hiçbir zaman bıkmayacağım şeyi söyledim.
"Yanakların kızarınca çok tatlı oluyorsun."
Yanakları daha çok kızardı. Bir süre sustu ve sonra neye güldüğümü sordu."Aklıma Snape'in elbise giymiş hali geldi de. Bilirsin, 3. Sınıftaki KSKS dersinde Longbottom'ın böcürtü gibi."
O da gülmeye başladı. İyi sıyırmıştım. Zihinefend olduğumu bilmemeliydi.
Gün hızlı geçiyordu. Hermione biraz ders çalışmak istediğini söyledi ve yanımdan ayrıldı. Ben de zindanlara döndüm.
Hermione
Asamı almak için yatakhaneye çıktım. Ron ve Harry neredeydi? Bütün gün onları hiç görmemiştim.
Kütüphaneye doğru yola çıktım. Yolda giderken Ginny beni gördü. Koşarak yanıma geldi. İfrit görmüş gibiydi.
"Herm- o - ron-"
"Ne olmuş Ron'a?"
Ginny konuşamadı. Ağlıyordu. Beni kolumdan çekerek Madam Pomfrey'in odasına kadar götürdü. Ron'un başına ne gelmişti de hastane kanadındaydı?Odaya girdiğimde Harry Ron'un başındaydı. Gözleri biraz kızarmıştı. Profesör Snape, Profesör Slughorn ve Profesör Dumbledore da ordaydı.
Profesör Slughorn şok geçirmiş gibiydi. Onu hiç bu kadar korkmuş görmemiştim.
"Harry." Dedi Dumbledore şefkat dolu sesiyle.
"Rica etsem, bize neler olduğunu anlatır mısın?"
Harry sinirden titriyordu. Ama sonunda konuşmaya başladı"Alt sınıflardan bir öğrenci, şekerlemelerime aşk iksiri katmış. Ron ne kadar açtır bilirsiniz. Benden önce onları yedi. Çok saçma davranmaya başladı. Hayatı boyunca bir kere bile görmediği kıza aşıkmış gibi davranıyordu. Aşk iksiri içtiğini anladım. Onu kandırarak, Profesör Slughorn'un yanına getirdim. Slughorn aşk iksirinin etkisini geçirdi. Sonra bir paketten içki çıkardı. Kendisine bu sabah hediye olarak geldiğini söyledi. Aslında başka birine vermesi gerekiyormuş. Ama Ron'u kurtarmıştık ve içmeye değerdi. Üç bardağa doldurdu. Ron bizden önce davrandı ve 2 saniye bile sürmeden yere düştü. Ağzı köpürüyordu. Profesör şok geçirmişti. Benim aklıma ise bezir geldi. Bilirsiniz, bezir her türlü zehrin pan zehridir. Slughorn'a bezirlerin nerede olduğunu sordum. Bana yerini gösterdi. Hemen bir tane alıp Ron'un ağzına koydum. Ron, krizi atlatmıştı. Ama hala baygındı ve kötü gözüküyordu. Sonra onu buraya getirdik."
Dumbledore Slughorn'a baktı. "İçkinin olduğu paketin üstünde, kime verilmesi gerektiği yazıyordu, Horace?"
İsmini duyan Slughorn ayıldı. Biraz ağlamıştı. Vicdan azabı çekiyor olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love or Life {Dramione}
FanfictionDraco ve Hermione'nin aşkı gerçekleşseydi, seri nasıl biterdi? Serinin 6. Ve 7. Kitaplarını bambaşka bir açıdan okuyun ve Draco ile Hermione'nin şehvetli aşkına ve tehlikeli maceralarına ortak olun...