8.Bölüm /Hogsmeade

537 26 15
                                    

Draco

Snape bana baktı ve dışarıyı gösterdi. Hermione'ye hemen döneceğimi söyledim ve odadan çıktım. Snape'in peşinden gittim. Kimsenin bizi duyamayacağı bir yere geldikten sonra konuşmaya başladı.

"Sen ne yaptığını zannediyorsun Draco!"
"Ne yapıyormuşum?"
Snape bana tiksintiyle baktı.
"Senin için bozulmaz yemin ettim! Ama sen görevin için çalışacağına, kız arkadaşınla akşam yemeklerinde eğleniyorsun! Sen başaramadın diye ben ölürsem ne olacak, ha! Bu hiç mi umrunda değil! Vaftiz baban hiç mi umrunda değil Draco! Bu kadar kibirli misin!"

Aramızdaki gerginlik sinirimi bozuyordu ama konuşmadım. O tekrar konuşmaya başladı.
"Daha çok odaklan, ne yaparsan yap ama vaktini böyle boşa harcama." Dedi ve gitti. Sesinin tonu hiç bozulmamıştı. Her zaman ki Snape. Ama bana hiç bu kadar kızmazdı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Sanırım işin ucunda hayatım olsa ben de kızardım. Ama Bozulmaz yemin etmesi benim suçum muydu?

Salona geri döndüm ve Hermione'nin yanına oturdum. Bana sorarcasına gözlerle baktı.
"Önemli bir şey değil." Dedim ve gülümsemeye çalıştım.

Hermione

Ertesi gün yatakhaneden çıkıp büyük salona geldiğimde Harry ve Ron'u konuşurken gördüm. Harry'nin yanına oturdum. Bana dün gece duyduklarını anlattı.

"Demek bozulmaz yemin etmiş." Dedim. Harry bana döndü ve sordu "Bozulmaz yemini bozarsan ne olur Hermione."

Cevabı çok basitti. Ama aynı zamanda söylemesi zordu. "Ölürsün."

Harry biraz düşünür gibi oldu. Ama sonra gülümsedi. "Snape ölürse çok üzülmem herhalde."
Gülmeye başladık. Sonra Ron konuşmaya başladı
"Hermio-"

"Görüşürüz, Harry."
Dedim ve ortak salondan çıktım. İlk dersim aritmansiydi. Ron'u bir süre görmeyecektim.

Daha Sonra

Harry'e bir not geldi. Hemen açtı. Not Dumbledore'dandı. Heyecanla sordum:
"Dumbledore ne demiş Harry!"
Harry bana baktı ve güldü, "Okumadan bunu anlamam imkansız, değil mi Herm."
Okuduktan sonra konuştu. "Cumartesi akşamı beni çağırıyor. Bana ders verecekmiş."

"Dumbledore'dan ders mi göreceksin, Harry! Ama bu muhteşem bir şey!" Çok sevinmiştim. Ama içten içe merak ediyordum.
"Sana ne öğretecek ki, savunma büyüleri mi?"
"Hermione." Dedi arkadan bir ses. İçim burkuldu.
"Granger." Diye düzelttim. Ron gelmişti.
"Hermione lütfen bunu yapma."
"Ne yapıyormuşum? Yanlış bir şey yapmıyorum."
"Haklısın, bana yapacağın her şeyi hak ediyorum. Ama lütfen. En azından konuşmama izin ver."
Ona ilk defa baktım. Ağlamıştı. Gerçekten pişman gibiydi. İçim acıdı.
"Peki, ama sadece 5 dakikan var. Sonra ders başlıyor."
"Teşekkürler, Hermione!" İlk defa mutlu gözüküyordu. Beraber boş bir sınıfa geçtik.

"Hiç bir şekilde kendimi savunamam. Sadece beni affetmeni istiyorum. Tekrar arkadaş olmamızı istiyorum. Sana o şeyleri söylememeliydim. Özür dilerim."
Sanırım ben de çok uzatmıştım. O en iyi arkadaşımdı ve ben de onu özlemiştim. Şimdi ise gerçekten pişman görünüyordu.

Ona sarıldım. Bunu beklemiyor gibiydi. Ama o da bana sarıldı.

"Lütfen bunu bir daha yapma, Ron."
"Elbette, Hermione."

Draco

İhtiyaç odasından çıktım. Neyi yanlış yapıyordum? Her şeyi denedim ama dolap hala çalışmıyordu. Belki Hermione'ye sorsam, o kesin hallederdi. Çok zekiydi.

Ne diyorum ben? Ona nasıl açıklardım ki?

'Hey, Hermione. Hogwarts'a ölüm yiyenler sokmak için bir Kaybolan Dolap tamir etmem gerekiyor. Bana yardım eder misin?' Hıh. Ne aptalım.

Love or Life {Dramione}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin