33. Bölüm/ Sihir Bakanlığı

313 11 15
                                    

Arkadaşlar yeni bir kitaba başladım. Adı The Gifted. Okumanızı tavsiye ederim. Kafamda bir kurgu planladım ve eğer yapabilirsem çok güzel olacakmış gibi hissediyorum. Çok teşekkürler :):)

Not= The Gifted serisi ile isim dışında alakası yoktur. Hatta yazarken daha çok labirent ve x-men'den ilham aldım.

Draco

Evet, az kalsın sevdiğim kız tarafından kolum koparılıyordu ama iyiyim. Üstelik sadece Hermione de değildi, Ron ve Harry de oldukça fazla tepki vermişlerdi ama sonradan yola gelmişlerdi.

Onlarca ölüm yiyenin ve seherbazın olduğu bakanlığa sızıp, bir şey çalıp(aslında Harry'nin vaftiz babasına ait olanı alıp) sonra da ordan çıkmamız gerekiyordu ve bunu riske edemezdik. Hermione ve Ron aranıyordu ama Harry'nin üstüne ödül bile koymuşlardı. Ne mutlu ki buraya da Gelecek Postası geliyordu ve büyücü haberlerini okuyabiliyorduk.

Eğer Umbridge'e Malfoy'luk yapıp dikkatini dağıtabilirsem, madalyonu alabilirdik. Tabii bu arada, saklanmak ve Yoldaşlık için çalışmak için sarf ettiğim tüm çaba ziyan olabilirdi. Annem ve babamın hayatı tehlikeye girebilirdi ama daha iyi bir planımız yoktu.
Hatta bu plan sayesinde Harry'nin bile çok özlü iksir içmesine gerek yoktu. Benim ve Umbridge'in yanına görünmezlik pelerini ile gelecekti.

Ron ve Hermione de gelmek istediler ama hep beraber o pelerinin altına sığmıyorlardı. Gerçi aklımı kurcalayan bazı şeyler vardı. Görünmezlik pelerinlerinin genelde çok uzun ömürleri olmazdı. İyi bir şaka dükkanından en iyisini bile alsanız anca bir ay dayanırdı. Ama ben bu pelerini Harry'nin üstünde, Dumbledore ile son kez terasta iken görmüştüm ve yaklaşık 3 ay geçmişti. Nasıl bir pelerindi bu?

Bunu Harry'e sormuştum ama o da cevabını bilmediğini, tek bildiğinin bu pelerinin babasına ait olduğunu söylemişti. Demek bu pelerin en az 17 yıldır çalışıyordu, belki de daha fazla. Üstünde kara büyü mü vardı? Lanetli miydi? Bu düşüncelerimi Harry ile paylaştığımda gülmüştü, ama benim içim rahatlamamıştı.

Ben bunları anlatırken, biz çoktan Grimmauld meydanından çıkmıştık ve hatta Sihir bakanlığına geçişi sağlayan telefon kulubesine yaklaşmıştık bile. Daha doğrusu, ben ve yüzünü büyükçe bir şapkayla gizleyen Hermione yaklaşmıştı. Ron ve Harry görünmezlik pelerinin içinde yürüyorlardı.

Sokakta 7 ila 8 kişi ile yürüyorduk. Ama zamanla bu sayı azalmaya başladı. Telefon kulübesine yaklaştığımızda sadece 2 erkek ve bir kadın kalmıştı. Onların büyücü olduğundan emindim. Hermione'ye işaret verdim. Hermione başıyla onayladı ve diğer büyücülere çaktırmadan, önünde yürüyen kadına arkadan asasıyla yaklaşarak onu bayılttı. Hermione'nin yanına gittim ve beraber, kadının baygın vücudunu bir köşeye taşıdık. Kulübeye ilk giren büyücü doğru numaraları çevirirken, pelerinin altından çıkan Ron ve Harry, sırada bekleyen büyücüyü bayıltıp yanımıza getirdiler.

"6-2-4-4-2" doğru numaraları girdim ve telefon kulübesinin içi hareketlenmeye başladı. Bir yük asansörü gibi aşağı hareketlendi ama çok sallanıyordu. En son durduğunda, kapıdan ilk çıkan ben oldum. Kusmamaya çalışıyordum.

Ardımdan orta yaşlarda kumral bir cadı ve hafif ihtiyarlamış, saçları ağarmaya başlamış, bıyıklı bir adam indi. Başta bizimkilerin nerede olduğunu merak etmiştim, ama sonra kafama dank etti. Zaten o ikisiydi. Hermione ve Ron.

Birinin omzuma dokunmasıyla irkildim. Ama tanıdık gelen o sesin fısıldamasıyla rahatladım.
"Benim Draco."
"Bunu bir daha yapma Harry."
"Yerimi öğren diye yaptım."

Love or Life {Dramione}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin