Hermione
Ben, Ron, Fred ve George, Bill ve nişanlısı Fleur, Hagrid, Deli-Göz, Lupin, Tonks, Mundungus, Kingsley ve Arthur Weasley hep beraber Privet Drive'a gelmiştik. Harry yazları burda, teyzesi ve eniştesiyle kalıyordu. Harry'nin evinin kapısının önüne doğru geldik.
Deli-Göz, kapının kilidini açtı ve içeri girdik. Çok gürültü çıkarmış olmalıydık demek ki, çünkü Harry elinde asası ile merdivenlerde pusmuştu.
"Selam 'Arry." Dedi Fleur fransız aksanıyla.
"Ah, siz miydiniz." Dedi Harry ve asasını cübbesine geri koydu.
Deli-Göz birden hiddetlendi.
"Asanı hiçbir zaman indirme çocuk. Ya biz, çok özlü iksir içmiş ölüm yiyenler olsaydık?"Lupin, Deli-Göz'ü koluyla sardı ve gülümseyerek konuştu.
"Ah, çocuğun bu kadar üstüne gitme Moody. Sonuçta yarın doğum günü."Deli-göz homurdandı. Harry'nin yanına gitti ama o daha bir şey söyleyemeden Harry sorularına başlamıştı bile.
"Buraya neden geldiniz?"Deli-Göz ona kurtarma operasyonumuzdan bahsetti. Bunu kimse Harry'e anlatmamıştı çünkü ona sadece mektuplarla ulaşabilirdik ve bakanlık çoğu mektubu incelerdi. Ve bakanlık şu an ölüm yiyenlerin baskısı altındaydı. Aynı zamanda cisimlenemezdik de, çünkü tüm cisimlenmeler bakanlık tarafından kontrol ediliyordu. Bakanlık, ölüm yiyenlerin etkisi altındayken, bunu yapamazdık. Oldukça riskli olurdu.
Deli-Göz cebinden bir şişe dolusu çok özlü iksir çıkardı.
"Şimdi Harry, bize saçından bir tel ver de planımızı uygulayalım."
"Ben, emin değilim. Bu çok tehlikeli. Ya ölüm yiyenler, ben olduğumu sandığı birini öldürürse? Ya ölürseniz?"Kıkırdadım. Yoldaşlık üyelerine, Harry'nin böyle davranacağını söylemiştim.
"Size söylemiştim.""Harry, buradaki herkes yetişkin, ve bu göreve katılmayı kabul etti. Şimdi o kıçını kaldır da bir işe yara. Ölüm yiyenler her an buraya gelebilir." Dedi Deli-Göz Moody.
Harry tam itiraz edecekti ki arkasından gizlice yaklaşıp saçından birkaç tel kopardım.
"Yavaş ol Hermione!" Diye bağırdı sinirlenerek.Elimdeki telleri Deli-Göz'e verdim. Deli-Göz saçları çok özlü iksirin içine koydu. Bize döndü.
"Evet, Harry, sen Hagrid ile gidiyorsun."Hagrid, Harry'nin omzuna o devasa elini koydu ve onu sıvazladı.
"Seni büyücülerin dünyasına ben getirmiştim. Bu ilk yolculuğun benimle olmuştu. Şimdi de seni benim götürmem en doğrusu olur."Deli-Göz homurdandı.
"Aman ne duygusal." Dedi ve Ron ile Tonks'a döndü.
"Nymphadora, sen Ron'u götüreceksin."
"Bana Nyhmphadora deme!" Diye köpürdü Tonks.
"Neyse ne, Arthur, sen George'u götüreceksin. Kingsley, sen Fred'i götüreceksin. Bill, Fleur'u sen götür.
Remus, Hermione'yi sen götür. Ben de Mundungus'u götüreceğim."
"Neden beni sen götürüyormuşsun ki?" Dedi Mundungus titrek bir sesle.
"Gözüm üstünde olacak." Dedi Deli-Göz, Mundungus'a yaklaşarak. Sihirli gözüne vurgu yapıyordu. Üstüne Deli-Göz'ün geldiğini fark eden Mundungus ürkek bir şekilde geri çekildi."Tamam, şimdi çok özlü içecekler buraya gelsin."
Sırayla çok özlü iksirden içmeye başladık.
Şişe elden ele geziyordu. En son benim elime geldiğinde bir iki yudumluk anca kalmıştı iksirden.Şişeyi aldım ve kafama diktim. Bu iksirin tadı genelde o kadar kötü oluyordu ki, bir dikişte ondan kurtulmak istemiştim.
Evet, tadı tahmin ettiğimden kötüydü.
Ron biraz öğürdükten sonra gülerek konuşmaya başladı.
"En azından Goyle'un tadından iyi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love or Life {Dramione}
FanfictionDraco ve Hermione'nin aşkı gerçekleşseydi, seri nasıl biterdi? Serinin 6. Ve 7. Kitaplarını bambaşka bir açıdan okuyun ve Draco ile Hermione'nin şehvetli aşkına ve tehlikeli maceralarına ortak olun...