(Louis'in anlatımıyla)
''Hey Bambi!'' diye bağırdım. Elimi salladım ve ne kadar kendimi tutmaya çalışsam da deli gibi gülümsüyordum. Koridordaki kalabalığı karşı gelmeye çalışırken onu hevesle izledim. Bol kazağı ve siyah pantolunuyla harika görünüyordu.
İnkar edemem. Onu özledim. Ama aradan sadece bir gün geçmesine rağmen farklı görünüyordu.
Kötü olarak değil....ama iyi bir farklılık da değildi.
Gözlerinde soluk ve donuk bir yeşil vardı ve altlarına da koyu halkalar yerleşmişti.
Bana yaklaştığında bir gülümseme-sahte olduğunu biiyordum- gösterdi.
Parmaklarımı omzuna koydum. Gülümsemem solarken kaşlarım çatıldı. Dokunuşum yüzünden bir adım geri attı.
Ah.
Geri çekildim ve boğazımı temizledim. Garip bir ortam
V
A
R
D
I
Aramızda kalın bir battaniye varmış gibi.
''Harry?'' diye yumuşakça sordum, hatta fısıldadım. Bana ters yöne döndü. Gözleri bir kar fırtınası gibi soğuktu. Ölümcül. Tehlikeli. Ama kahretsin, beni içlerine doğru çekiyorlardı.
Her zaman.
''Harry bana bak, lütfen. Ne oldu?'' resmen yalvarıyordum.
Cidden şu an tam Bambi'ye benziyordu. O herkesin izlemekten nefret ettiği korkunç sahnedeki haline... Küçük çocukların gözlerinden yaşlar damlatan sahnedeki haline... Herkesin 'bu nasıl Disney filmi' diye düşündüğü sahnedeki haline...
Böyle Disney filmi mi olur ya?
Biraz daha yaklaşırken onu izledim, inceledim, soludum. O yanımdayken her zaman hissettiğim tatlı gerginliği yüzünden onun çekimine hevesle kapılmak için kendime izin verdim.
Şu son günlerde, yörüngesinde dönüp duruyorum. Onunla vakit geçirmek isteyip, elinde olmadan bu duyguları hissettiği zaman titreyişini izliyorum.
Kafasını salladı, biraz daha geri çekildi ve yolunu kaybetmiş bir yaş yanağından aşağı indi.
''Harry, lüt--''
''H-hayır.''
''Neden?'' diye sızlandım.
''Ç-çünkü iğrencim.'' Sesi son derece titrekti ve kalbim, endişe ışığının yanmasıyla hızlandı.
''Sen
g ü z e l s i n.''
Tek söylemek istediğim buydu.
Ama biraz garip kaçardı. Değil mi?
Öyle olurdu değil mi!?
Şu anda tanrı bile bilemiyordur bence.
Dudaklarımın bana onu öpmem konusunda bağırdığı birkaç dakikadan sonra, dayanamadım. Pes ettim. Dudaklarımı alnına karşı bastırdım ve ayrılamadım. Bana izin verdi.
''Dur.'' dedim. Sesim çok sert çıkıyordu ama onun için endişelendiğimi hissediyordu. Onu sardım -umutsuzca ihtiyacı vardı.- ''İyisin, Harry. Burada benimle iyisin.''
Başını salladı ve tişörtüme doğru sessizce ağladı. Lülelerini okşarken göğsümde tamamen gevşemiş haldeydi.
Kalp atışlarımı hissedebilir mi? Onu ne kadar önemsediğimi anlayabilir mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Put The O in DisOrder// larrystylinson
FanfictionHarry, genital bir hastalığa sahip ve Louis, proje ödevi için onunla röportaj yapmak zorunda. Bambi!Harry story/all rights belongs to louuuology cover by protruding™ #1 at #larry -Haziran/2018-