O.34

1.6K 170 111
                                    

(Harry'nin anlatımıyla)

Tamam, intihara kalkışmıştım yani.

Biliyorum bunu yapmamalıydım ama ne var biliyor musunuz? İyi ki de yapmışım. İyi ki de denemişim ve başarısız olmuşum çünkü, şimdi buradayım, hastanenin iğrenç yemeklerini harika erkek arkadaşımla paylaşabiliyorum.

Sonrası için enerji toplamamı söyledi ama sonrasının ne olduğunu bilmiyorum. Yine de beni beslemesine izin verdim, Eleanor'a domates çorbası için teşekkür ettikten sonra. Louis, ona karşı sinirden kuduruyor ve Eleanor ne zaman benimle konuşmaya çalışsa, gergin hava odayı dolduruyor.

''Shh, bebeğim, sesini dinlendir, tamam mı? Lütfen?'' Kıvırcıklarını parmaklarıyla geriye tararken, kibarca ricada bulunmuştu. Ve ben nasıl olacakmış da buna hayır diyecekmişim? Cevap olarak başımı salladım. Zarif bir gülümseme sundum.

Ve koridordan gelen topuk seslerini duyduğumda, kimin geldiğini biliyordum. Çok iyi biliyordum, gelen kişi ne derse desin, Louis'nin benimle birlikte yatakta kalması için elini kaptım ve sessizce yalvardım.

''Harry? Bebeğim? Oh, Tanrım--'' Annemin nefesi kesildi. Kapıyı hemen geçerek yatağın yanına geldi. O topukluları ve kalem eteği giyerken nasıl bu kadar hızlı hareket edebiliyor, asla anlayamayacağım... ''N-ne oldu? Neden yaptı--Sadece neden?'' Sorularını soruyordu, açıkça Louis yanağımı öpüp, elimi rahatça kavrarken onun varlığını görmezden geliyordu.

Söylemeli miyim? Kendisinin de, buna neden olan büyük bir parça olduğunu söylemeli miyim?

Söylemek isterdim fakat korktum. Gözlerinin içine bakmak, beni kusacakmış gibi hissettirdi. Özellikle ağladığı zaman.

''Nedenini mi bilmek istiyorsun anne? Gerçekten mi?'' Açıkça imalı sesimle sordum. Kalbimin kabardığını hissediyorum, şu anda. Bu, sinir olabilirdi ama bir taraftan da bir şeyler doğru hissettirmiyordu. Her şeyi göze alarak kafasını salladı. Umutsuzca parmaklarımı öpüyordu.

''Çünkü, sen--'' Ama cümlemi bitiremedim. Görüş yeteneğim bulanıklaşmıştı. Genel olarak kalbim atmak için mücadele ediyor gibi hissettirmişti. 

Bağlanmış olduğum monitör yavaşlıyor.. Bip sesleri arasındaki sessizlik uzuyor.. 

Bip..............................

Bip......................

Bip..............

_______________Bip__________________

Şimdi, şu halde, bir uçaktan paraşütsüz atlamış gibi hissediyorum. Etrafımdaki her şeye karanlık basıyor ve Louis'nin çığlığını zorlukla duyabiliyorum.

''Du-duruyor!'' Kelimesini duydum.

En azından, duyduğumu düşünüyorum? Bu, bir çeşit kötü rüya mı?

Bağırmaya çabalıyorum fakat sesim, çıkmayı reddediyor. Louis'nin hala hayatta olduğumu bildirmem gerekiyor. Ama nasıl? Bütün vücudum buz kesildi ve bütün sesim benden alındı.

Tam da o sırada, ani bir enerji sarsıntısı hissediyorum, bir akım gibi, ama hala bu korkunç gerçekliğin altında boğuluyorum.

Ölüyorum, değil mi?

________________ÇEKİLİN!_________________

________________ÇEKİLİN!_________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

----------------------------------------

Üzgünüm ayın 28inde böyle bir bölüm yazmak istemezdim but
it is what it is....
NEYSE ALL ALONG ICIN HEYECAN VAR MI HEYECAN WOOO -E.

You Put The O in DisOrder// larrystylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin