O.17

3K 239 177
                                    

(Louis'in anlatımıyla)

Harry'nin alarm zırıltısıyla uyandım ve sıkıntıyla hufladım.

Altında saklandığımız yorgan topunun içinden kolumu kurtarıp, erteleme butonuna vurdum.

Harry anlamsız şeyler mırıldandığında onun hala uyuduğunu anladım, birazcık daha uyumasına izin verdim.

Lüleleriyle oynadım ve onu uyandırmadığımdan emin olarak, nazikçe yüzünün her yerini öptüm.

Cennetten düşme küçük sevgilim benim.

''Harreh...'' on dakika sonra fısıldamıştım çünkü artık okula gitmemiz gerekiyordu.

Kotumla ve şu an üstümde olan tişörtümle gidecektim.

Onları dün de giymiştim.

Kim umursar?

Gözlerini açarak yavaşça kırpıştırdı. Bana tembelce sırıtmadan önce, hımladı ve parmaklarıyla gözlerini ovuşturdu.

Kendime nefes almam gerektiğini hatırlatmalıydım çünkü...

(klişe bir cümle yükleniyor...)

...o, nefesimi kesiyor.

''Mmm günaydın, güzel salak.'' beni bir esnemeyle karşıladı ve ben kocaman güldüm.

''Güzel salak mı?'' diye sordum ve yorgunca kafasını salladı.

''Bu sensin. Güzel suratlı bir salak.'' burnunu çekmiş ve pis pis sırıtmıştı.

Kafalarımızı yorgandan kurtardı ve benden uzağa sürünerek çekildi. Zemine ilk önce parmaklarıyla dokundu daha sonra bütün ayağıyla...

''Soğuk.'' diye mırıldandı. Damalı baksırıyla dolabına doğru ilerlerken onu izledim.

Baya bi' dikkatli izliyordum. -eğer merak ediyorsanız.-

Bir kot ve rolling stones tişörtü kaptı. Hazırlanışına, çamaşırını çıkartarak devam etti.

''Harry, sen--'' poposunu tamamen görene kadar cümlemi devam ettirmedim.

''Kıçımı mı sergiliyorum? Evet, biliyorum Louis,'' deyip kıkırdadı. Sonrasında poposunu, elindeki damalı kumaşla örttü.

Bu çok tatlı.

Onu çimdiklemek istiyorum!

O, temiz bir çamaşıra uzanırken yataktan kalktım ve sessizce arkasına sokuldum. Etini, işaret ve baş parmağım arasına sıkıştırdım.

''Lo--!''   bağırdı ve kıkırdadı. Bana suratını döndüğünde onu öptüm.

Öpücüğüm sayesinde eriyip gitti ve bunu, baksırıyla penisini saklarken yaptı.

 ((ya da bamyasını mı demeliyim? çünkü o öyle diyor.))

Sevimli..

Kollarımı beli etrafında sardım, ellerimi poposuna kaydırdım ve kibirlice onu dolabına yasladım.

''Louisssss...'' Boynunu öperken o, kapalı gözleriyle ve gülüşüyle birlikte uğuldadı. ''Okula geç kalacağııııız...''

Hala devam ediyorum.

''Günümü seninle geçirmek çok isterim ama annem deliye dön--'' o konuşmaya devam ederken yatak odasının kapısı açıldı ve ben, beklenmedik ses yüzünden kafamı boynundan kaldırmak zorunda kaldım.

Harry parlak kırmızı rengine bulandı, annesi kapının eşiğinde duruyordu. Düpedüz şaşkındı. (Bakışlarından anladım.)

Şey..biraz önce çocuğunun gey ya da bi olduğunu öğrenmişti ve odasında başka bir çocukla beraber çıplaktı.

Şaşkın olmak için sebepleri vardı, kabul...

''Anne, ben...'' Harry'nin suratına bütün utancı yayılmıştı.

''Okula hazırlanın, ikiniz de.'' Annesi laf arasında hızlıca söyledi ve kapıyı kapatmadan önce bana pis bir bakış attı.

Bok.

Harry'ye döndüm ve sertçe yutkundum, ''Bebeğim, çok üzgünüm..siktir. Her şeyi batırdım.'' fısıldamıştım. Suratını astı ama azıcık güldü.

''Bir gün mecbur öğrenecekti...'' dedi ve aslından bu, beni daha iyi hissettirdi.

Çünkü ben ve Harry sonsuzuz ve bu,nihayetinde söylenmek zorunda.

Alnına dudaklarımı bastırdım. Sessizlik içinde okula hazırlandık.

''Hadi, aşkım.'' Cılızca güldüm, Harry beni sakinleştirdi.

İkimizin de bok çukurunda olduğunu biliyordu.

Ama yine de gülümsüyordu.

O, her şeyin batmasına rağmen gülümser.

Aşağı yürüdüğümüzde gergindim. Annesi kapının yanında duruyordu. Sertçe bakışlarını bana kitlerken kapıyı bizim için açtı.

Siktir.

 ''Ben, cidden çok üzgünüm Bayan Styles.'' dedim ve kaşlarını kaldırdı.

''Üzgün müsün? Hmm, çok tatlısın.'' çok..alaycı konuşmuştu.

Harikaaaa.

Harry, bana endişeyle baktı, boğazımı hafifçe temizledim sonrasında annesi tezgahın üstünde duran anahtarlarımı bana verdi.

''Oğlumu okula götür. Bittiğinde ikinizi de burada istiyorum,birazcık laflarız. Olur mu?''

Bu bir soru değildi. 

Ben ve Bambi, annesinin söylediklerine itaat ettik ve başımızı salladık. Sonrasında evden çıktık ve serin havada yürüdük. 

''Bu sefer, bok çukuruna iyi düştüm.'' dedi ve kıkırdadı.

Arabaya bindiğimizde kaşlarımı kaldırıp ona baktım.

''Sen mi? Annen beni, seni yatağa atmaya çalışırken gördü. Sanırım ben senden daha derindeyim, sevgilim.'' dedim ve mutluca içini çekti.

''Evet, evet öylesin.''

------------------------------------------

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

------------------------------------------

-E.

You Put The O in DisOrder// larrystylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin