(Harry'nin anlatımıyla)
En boktan bölüm: Kimse, benim nasıl hissettiğimi bilmiyor.
Bazen Louis bile..
Evdeyim, yatağımda oturuyorum. Gözlerimin önünde telefonumun ekranı parlıyor. Bakışlarımı ona dikiyorum.
10 dakika boyunca bakışlarım devam ediyor. Işık solmaya başladığında ekrana tekrar dokunuyorum, eski parlaklık geri geliyor. Nedenini anlamıyorum ama, Louis'in yazıyor oluşunu izlemek istiyorum, sadece ne yazmış olabileceğini bilmek için.
Ayrılık haberimizi bekliyorum. Bizim son noktamız üstünde, kendime karşı yaptığım imhanın etkisi birazcık olabilir.
Kim bilebilir ki, cidden.
Sadece, aşırı derecede depresif hissediyorum.
Onsuz; onun sesi ve sözleri olmadan, ne sikim yapacağım ben?
Yeni bir mesaj bildirimi kendisini, telefonumda belirtiyor ve okundu bilgimi kapatmış oluşuma şükrediyorum. Birkaç dakika fazladan, onlara bakma şansım oluyor. Kelimelere bakıyorum, oldukları anlamlardan, başka anlamlara geçiş yapmalarını dileyerek.
Bir "Seni seviyorum." mesajı, çok iyi olurdu şu an.
Aslında, sevgiye dair herhangi bir şey, çok iyi olurdu şu an.
Ne demek bu?
Tanrım. Şaka yapıyor olmalı.
Sen okuldan çıktığında konuşacağız. Evdeyim. Beni gelip, alırsın. Soru sorma.
Kendine güvenen bir insan değilim. Zalimce bir şey beni tetiklemezse, çok nadiren deliririm.
Yani, belki, mesajı gönderdiğimde ses tonumdan daha sakin bir tonda yazabilirdim. Ama bilirsiniz, Louis olayın ciddiyetini anlamalı.
Çünkü siktir. Onu seviyorum; ona ihtiyacım var.
Ona cinsel anlamda ihtiyacım var. Tamam mı? Uzun bir süre boyunca kendini dizginlemiş biriyim. Gerçekçi bir hisle.
Geçen gece, Louis'i gerçekten o kadar çok düşündüm ki.. Dokunulmaz hale gelene kadar. Ve hayır. Bu, küçük, minicik bir spazm değildi. Bu daha çok, benim yüksek sesle inleyişim ve yatak örtümü yumruğumla sıkışım gibiydi. Çığlık atmamak için kendimi çok sıktım, çünkü bu...
Orgazmlar bazen iyidir. Bazen.
Sadece, Louis'in beni emdiğini düşündüğüm zamanlarda iyidir. Heh.
Ama ona karşı sinirli olmam gerekli.
Eylemde sinirli Harry, tıpkı şu anki gibi.
(Ama cidden, bu ne zaman son bulacak?)
Saat 14.34dü, dışarıdan bir korna sesi duyduğumda. Annem iş yerinde olduğu için şansına, kulakları bu sesi duyamazdı.
Louis, siktiğimin kapısına yürüyemedin mi cidden??
Sıradaki ne? Ben köpekmişim gibi, sikik bir ıslığınla beni çağırmak mı?
Okulun 14.25de bitmesine teşekkür ettim. Bu demek oluyor ki: Louis bu süreç içerisinde, üç kırmızı ışığı ve 'dur' tabelasını ve bir sokak kedisini aldırmadan geçmiş.
Ah, aşkım. Zamanın başımdan beri, araba kazalarına, cinayetlere ve parçalanmış kalplere neden oluyor.
Ne kadar etkileyici.
"Ciddi misin? Kapıma kadar bile yürüyemedin mi? Bu baya boktan, dışarı çık."
Bana, bunun olacağını beklemediği için afallamış bir bakış attı. Ben evimden çıktığımda o da arabasından indi. Onu ittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Put The O in DisOrder// larrystylinson
FanfictionHarry, genital bir hastalığa sahip ve Louis, proje ödevi için onunla röportaj yapmak zorunda. Bambi!Harry story/all rights belongs to louuuology cover by protruding™ #1 at #larry -Haziran/2018-