O.32

1.4K 159 56
                                    

(Harry'nin anlatımıyla / hastahaneden öncesi)
▪Uyarı: intihar girişimi anlatımı▪

Tam anlamıyla yapayalnız hissetmek, nasıldır bilmiyordum.

Çünkü ona sahiptim.

Louis, girdaba kapılmış deniz gibi dönen hayatıma çapa olmuştu. Dünyama güneş; kalbime ruh olmuştu.

Olmuştu.

Olmuştu.

Ama şimdi, her şey değişecek.

Kendimi bu sonda bulacağımı, derinlerde bir yerlerde biliyordum. Gözlerim küçük şişeye ve jilete dikili. Çok tanıdık geliyorlar çünkü, kendileri hakkında birçok kez kafamı meşgul etmiştim. Aralıksız.

Eşyaların rengini, şeklini hatta verdikleri hisleri dahi ezberlemişim. Onlara ihtiyacım var. Bu küçük şey, bardağı taşıran son damlaydı. Bu küçük, minicik yanlış anlaşılma, ölümüme liderlik edecekti.

Nihayet...

-H.

Kalemi bıraktım veya daha çok, benden uzak bir yere fırlattım ve haftanın ilk gününden beri dikkatlice planladığım işleme koyuldum.

Depresyon gibi ölümcül bir hastalığa sahipken kimin okula ihtiyacı olur ki? Tabii ki de bütün hafta boyunca intiharıma çalışmıştım.

Bir şişe sıvıyı da gözlerimin önüne ekledim, bir şey yapmadan önce biraz sarhoş olmalıydım. Değil mi? Beni uyuşturacaktır.

Jilet soğuktu fakat parmaklarımın arasına tam oturuyordu. Daha öncesinde kendime bunu yapmamıştım. Düşünmüştüm.. Şimdi de düşünüyorum... Ama artık bu sonum. Artık çok geç.

Bitirdiğim votkanın kanımı mühürlemesi sayesinde uzuvlarımın hiç birini hissetmemeye başladıktan sonra, yavaşça kestim. Solgun tenim ayrılarak açıldı ve ışıl ışıl olan kanımı açığa çıkararak esrarengiz bir şekilde tatmin etti, beni.

Bir damla, iki... Mutfağımın zemini gittikçe kırmızılaşıyor. Kıpkırmızı..

Hap şişesine uzandım, içindekinin yarısını yanlışlıkla dökmüştüm çünkü bir nöbet gelmiş ve işimi bölmüştü. Kendime küfür ederek, dizlerimin üzerine halsizce çökmeme neden olmuştu.

"Asla bitmeyecek," Tek başına olduğum evimde kendi kendime fısıldayarak sızlanıyorum. "beni rahat bırak."

Titreyen parmaklarımla avuçladığım Lityum'u ağzıma götürdüm ve yuttum. Doktorumun bir süre önce yazdığı bir şeydi.

Doz aşımı sonucu öldürücü.

Mükemmel.

Görüş yetim bulanıklaştı ve jilet, daha derine sürtündü, yanlışlıkla.

Ya da kasten?

Siktir.

İrademe karşı rahatlamaya başlıyorum. Karanlık tarafından yutulmadan önce, görüşüm yine bulanıklaşıp kayıyor. Kulaklarım, kendi düşüncelerimi dahi duyamayana kadar çınlıyor. Ölmek böyle bir şey mi?

Louis.

Onu sadece düşünmek bile beni sakinleştiriyor. Uzun kirpiklerini, yumuşak dudaklarını ya da tatlı sesini düşündüğüm zaman, sanırım cennete gittiğimi hissediyorum. Bedenim hafifliyor.

Her şey hafifliyor...

Ta ki aklımın arka fonunda cılız bir çığlık sesini yakalayana dek.. Kim o?

Sanırım, bunu merak etmek için artık çok geç.

------------Diğer bölümü de geceye yetiştirmeye çalışıyorum, olaylar iyi gidiyor? -Tabii ki de gerçek anlamda iyi demedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

------------
Diğer bölümü de geceye yetiştirmeye çalışıyorum, olaylar iyi gidiyor? -Tabii ki de gerçek anlamda iyi demedim.....-
-E.

You Put The O in DisOrder// larrystylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin