(Louis'nin anlatımıyla)
Dinle.
Bu, insanlığın doğru düzgün yapabildiği tek şey.
Harry ve benim ilk randevumuzda gittiğimiz sahilin sesini hala duyabiliyorum.
Dalgaların sahile vuruş sesi, ileri ve geri... sanki bir şarkıyı anımsatıyor; şu an dinlediğim şarkıyı.
''Creep.''
Derin nefes al Louis derin nefes al. Banyoya doğru koştururken kendime söylüyordum.
Bugün sonunda o gündü.
Bütün notlarım, hikayelerim; daha da önemlisi hislerim, düşüncelerim...hepsi toplanıp koca bir portfolyo oluşturuyorlar.
Beklemek en zor şey galiba. Herkes bana bakıyor, onlarla benim çiçek çocuğum hakkında paylaştığım bilgileri düşünüp kızarıyorlar, fısıldaşıyorlar.
Bugün neden okulda olamadığını biliyorlar. Dün de neden okulda olamadığını biliyorlar. Herkes biliyor.
***
Parmaklarım titriyor. Kürsüdeyim ve kağıtlarımı düzenliyorum, slaytları kontrol ediyorum.
Bok gibiyim.
Belli oluyor mu acaba? Tabii ki oluyordur.
İşte sunum yapacak son kişi olmak bu yüzden kötü. Beklerken ızdırap çekiyorsun, en kötü senaryoları düşünüyorsun.
Her şey hazır olduğunda ışıklar kapandı ve baskıcı sessizliğin karşısında tek kaldım.
Ta ki sessizliği ben bozana kadar.
''Orgazm,'' Nefes verdim, tahtadan yapılmış kürsünün kenarını sıkıyordum. Sıkmaktan etim dışarıdaki karın beyaz rengini almıştı.
Normalde bu sunum yazın olacaktı fakat Bayan Hanna bunun gereksiz uzunlukta bir zaman olduğunu söyledi. Hak verdim zaten ben de o kadar uzun süre Harry'nin dosyasına takılı kalmak istememiştim.
Fiziksel olarak çalışmayı tercih ederim. Umarım ne demek istediğimi anlamışsınızdır(şu an göz kırpıyorum bakın..
Şu an bir şeyler yemeyi ya da uyumayı çekiyor canım..ama bunu Harry için yapıyorum. Yapacağım son şey olsa bile yapmak zorundayım.
''Güldüğünüzü biliyorum,'' slayttaki ilk fotoğrafa bakış atmıştım.
Fotoğraf Harry'nin siyah beyaz bir fotoğrafıydı, yatağımdaydı ve bakmıyorken çekilmişti. Bukleleri gözlerine düşmüştü ve ışıklandırmayla birlikte yanağında süzülen, kristal göz yaşı belli oluyordu.
''Fakat bu gülünecek bir şey değil,'' dedim. Sonunda ses tonumu ayarlayabilmiştim.
''Bu. Bu acı çekmek, yaralanmak ve utanç duymak.'' Sesim keskindi. Şimdiden bana suçluymuşum gibi bakan gözler belirmişti.
Diğer slayta geçtim. Bu fotoğraf öncekinden daha renkli, daha neşeliydi. Benim ve Harry'nin arabamdayken öpüştüğümüz bir fotoğrafımızdı. Gülümsemelerimiz birbirini çekmiş ve bir öpücükte buluşmuşlardı, Harry'nin sırıtışının yanından bir gamzesi de utangaçça kendini gösteriyordu.
Birkaç öksürme sesi duyulmuş, ekrandaki görüntüyü değiştirmem le gözlerini kaçıranlar olmuştu. Bayan Hanna hepsinin susturdu ve bana devam etmem için sözü geri verdi.
Gayet özgüvenli bir şekilde devam ettim.
''Ama her defasında bir işkence değildi; her defasında böylesine yenilmez olacak diye bir şey yoktu.'' konuşurken bir yandan da ekrandaki güzelliğe bakıyor, kalbimin uçuşmasına engel olamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Put The O in DisOrder// larrystylinson
FanfictionHarry, genital bir hastalığa sahip ve Louis, proje ödevi için onunla röportaj yapmak zorunda. Bambi!Harry story/all rights belongs to louuuology cover by protruding™ #1 at #larry -Haziran/2018-