O.20

2.3K 212 248
                                    

(Harry'nin anlatımıyla)

Bu adil değil.

Çünkü çoğunlukla, eleştirilmek ve alay edilmek nasıl hissettirir biliyorum.

Sevdiğin birini o halde izlemek çok acı verici. Ve şimdi insanlar benden uzak durduğunda Louis'in nasıl hissettiğini anlıyorum.

Ama bu geçecek...değil mi?

Jay, Louis'den sonsuza kadar nefret edemez...

Louis, onun oğlu--tanrı aşkına!

Lou bana olanları anlattıktan sonra, annemle bir hafta boyunca konuşmadım çünkü, yüzüne bakamayacak kadar sinirliydim ona.

Neden söylemesi gerekiyordu ki?

Ona, bunu yapmaması için binlerce kez yalvarmıştım ama o, benim arkamdan işler çevirip, her şeyi anlatmıştı.

Evet, teşekkürler anne. Ben de seni seviyorum.

Artı olarak, şu anda büyük stres altındayım: Louis'in durumu, okulum, benim 'güzel' sikim.

Stresin, benim hastalığıma neler yaptığını biliyor musunuz?

On kat daha kuvvetli ve acılı hale getiriyor!

Harika değil mi?

(buraya iğneleyici bir gülücük eklendi.)

Koridorda adamakıllı yürümek bile çok zor ve böyle zamanlarda eşofman giymek zorundayım.

Louis, okuldan sonra röportajımızı yaparken halimi fark etti ve sırtımı sıvazlayarak beni rahatlatmaya çalıştı.

Yedi gündür bahanem şuydu:

''Okuldan sonra proje için kalmalıyım.''

Yarısı doğruydu?

Yarısı röportaj sorularıyla geçiyordu...

Diğer yarısı ise, el işleriyle.

Bunu cidden ağırdan alıyoruz.

Ve bu çok hoşuma gidiyor çünkü bu, Louis bekleyebilecek kadar umursuyor anlamına geliyor.

Ayrıca, bu tip el hareketleri gayet güzel bir başlangıç şekli. Benim fikrime göre.

Artı, stresimin birazını alıp götürüyor, bu yüzdeeen--kocaman bir alkış,Louis adlı meleğe.

Seni seviyorum, Boo.

Cuma günü, eve gittim ve çantalarımı kapının yanına bıraktım. Louis'in de evde annesiyle olduğunu bilmek gözlerimi sulandırıyordu.

Birkaç gündür garip şeyler yapıp duruyordu.

Louis, ona incil verdiğini ve okumayı düşünmesini önerdiğini anlatmıştı.

Düşünmek?

Hah.

Bir saat sonrasında bana mesaj atmış ve kitabın şöminede olduğunu yazmıştı.

Bir fotoğraf eki bile eklemişti.

Sonuç olarak: Düşünmek seçeneklerimiz arasında değil.

Üzgünüm Bayan Tomlinson.

(Aslında değilim.)

Annemi mutfakta gördüm, meyve suyumu alırken ve onu bilerek görmezden gelirken.

Kim haklı olmaz?

''Harry, bütün hayatın boyunca beni görmezden gelemezsin, tatlım.'' dedi. Tatlı olmaya çalışıyor.

Çenemi kaldırdım ve bir sürahi portakal suyumu -ve tabii bir de bardağımı- aldım. Hala onu umursamıyordum.

Ona bakamam.

Ah şu zamane ebeveynleri..

''Louis sadece.. Louis senin için doğru olan değil, tatlım. Ve ben..seni onunla görmek istemiyorum''

Sinirden suratım kızarıyor, demir tutacaklı beyaz kupama portakal suyumu döküyorum.

''Komşumuzun kızı Eleanor'a ne dersin? İyi biri gibi görünüyor.''

Tanrım.

Ne?

Ne?!

Annemin bunu sorun etmediğini sanıyordum!

Beni sorun etmediğini sanıyordum.

Ona döndüm, soğuk ve kötü bir bakış attım.

''Sorunun nedir, anne? Hah? Kahretsin cidden kızlara ilgi duyuyormuşum gibi davranıyorsun.''

Sinirden köpürüyorum resmen. Sertçe yutkundum. Kollarını göğsünde buluşturdu ve tezgaha yaslandı.

''Seni onunla görmek istemiyorum. Her gün okul çıkışı seni gelip, alacağım.''

Bu sikik bi' şaka falan mı????????????

Şaka olsa iyi olur çünkü, Louis'in projesi tehlikede şu an.

''Yapamazs--''

''Yaparım, Harry.''

Ona baktım ve kaşlarımı çattım. Duvara yumruk atacak kadar kızgınım.

Tabii....atmam...

Çünkü...acıtır.

''Siktir git.''

Gözleri kocaman açıldı ve ben bile inanamadım...

Ben biraz önce o şeyi mi söyledim?

''Bana telefonunu ver ve bana yardımcı olarak, kendi ayaklarınla odana çık. Aksi halde kulağından tutup sana eşlik edeceğim!''

Çok sempatik ve nazik.

Ta kii,  beni bir erkekle görene kadar.

Yapamıyorum...

Anlamıyorum...

Gözlerimdeki yaşlarla, evde olduğum zamanlarda Louis ile olan tek bağlantımı ona verirdikten sonra arkamı döndüm.

Yürürken, o şeyi hiç söylememeyi diledim,

yürürken, farklı olmayı diledim,

ve yürürken, portakal suyumu içeride unuttuğumu fark ettim.

Neyse, onun için de hevesim kaçmıştı zaten.

----------------------------------------------------

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

----------------------------------------------------

-E.

You Put The O in DisOrder// larrystylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin