Bölümü, kulaklıkla şarkıyı dinleyerek okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Vote ve yorum yaparsanız sevinirim. Kendinize iyi bakın. -E.
(Louis'nin anlatımıyla)
Bugün yanlış gidebilecek tek bir şey vardı--ve o da yanlış gitti.
Teninin bu kadar soğuk olmasından veya nefes sesinin ne kadar yavaş tempoyla çıkmasından anlamalıydım.
Sevdiğim her şey, toza toprağa dönüşür, ölür. Bu yüzden onun da ölebileceğini bilmeliydim çünkü onu seviyordum. Hıçkırıklara boğulmuş şekilde, sevgilime birkaç kere şok verilmesini izlerken, neden bu dünyaya gönderildiğimi sonunda anladım.
''Harry!'' diyerek bağırdım, doktoru yolumdan çekilmesi için ittim. Hareketlerime karşı geldiler ama ben yine de devam ettim. Yaşam belirtisine dair bir işaret ararken, 'hala yaşıyor olabilir' düşüncesine sımsıkı sarıldım. Dudakları beni tekrar öpebilir.
''Louis! Kes şunu-'' doktorlardan birisi, beni azarladı fakat yine de yerimden hareket edemedim. Son bir şey vardı. O son bir şeyi bilmeden, Harry'yi bırakamazdım.
''Seninle evlenmek istiyorum-Seninle evlenmeliyim--ölme, lütfen, Harry, benim için!!'' Çığlık atarak yalvarıyordum. Ellerini yakalamıştım. Eğer ellerini bırakırsam, parçalarıma ayrılacakmışım gibiydim.
Birkaç dakikadan sonra, hiçbir yöntem yaramadığında, doktor yaptığı şeyi bıraktı ve kolundaki saatini kontrol etti. Konuşmaya tereddüt eder bir şekilde, ''Ölüm saati..'' dedi.
''Hayır! Hayır!'' Bağırıyordum. Göz yaşlarım, Niagara Şelalesi gibi yüzümden aşağı akıyordu. Durduramıyordum. Harry, solup gidiyordu. Önümdeki salağı yolumda çektim ve kendim yapmaya başladım. Harry'nin kalbine masaj yapıyordum--umutsuzca. ''Beni bırakma,'' sızlanıyordum ve herkesin gözlerini üstümde hissediyordum. Hepsi benim delirdiğini düşünüyordur. Aşkın ne olduğuna dair hiçbir fikrimin olmadğını düşünüyorlardır.
Ama yanılıyorlar. Hepsi yanılıyor.
''Bebeğim, lütfen-'' Ağlıyordum, omzumda bir el hissedene kadar. Arkamdaki kişinin, annem olduğunu bilmem için arkamı dönmeme gerek bile yoktu.
Yıkıldım. Her santimim yıkıldı. Kulağımı, Harry'nin göğsüne dayadım ve sadece...nefes aldım.
Bu, Harry'nin benden isteyeceği şeydi, nefes almamı isterdi. Omzumu, annemin ellerinden kurtarmak için kıpırdanmaya bile kuvvetim yoktu. Arkama geçmiş beni rahatlatmaya çalışıyordu. Beni kimse rahatlatamazdı. Kimse hiçbir şey yapamazdı.
Anne, hıçkırıklar içindeydi. Bunu, karşımda olmasına rağmen zor fark etmiştim. Yatağın diğer kenarındaydı, Harry'nin elini kendince sıkıyordu. Odadaki hiçkimse ne söylenmesi gerektiğini bilmiyordu. Sonrasında herkes kafeye inip, sakinleşmeye çalıştığı zamanda, ben hala Harry'nin yatağına yapışmış vaziyetteydim. Göğsünü dinliyordum. Bir hareket yoktu ve boştu. Beni, neden hala burda olduğuma dair sorgulatmaya itmişti.
Neden benim hayatım hala alınmadı? Harry, nefes almıyorken..ben neden hala nefes alıyorum?
''Harry... Bebeğim,'' Seslice inledim, ümitsizlik içinde tişörtünü avuçlarımla yakaladım. Gözlerimi yumarak, kafamı ona gömdüm. Neredeyse duymuyordum. Kulaklarım o kadar ayarlanmıştı ki, ölmüş olduğu haberine.
Ama
Ölmemişti.
Neredeyse duymuyordum.
Kalbi atıyordu. Kulağımı daha çok bastırdım, hafiflemiş bir şekilde soludum. Delirdim mi? Bunu ben mi uydurdum?
''Louis...'' Çatallaşmış bir ses zayıfça söyledi ve ben, anlık bir hızla kafamı kalırdım. Sürprizimle karşılaştım. Bunu biraz önce cidden duymuş muydum? Kahretsin. Kafayı yedim. Delirdim. Siktir.
''Bambi? Tanrım- benim bebeğim,'' Sevinç ve hüzün karışık halimle sızlanıyordum. O yosunlu yeşil gözleri yavaşça açılana dek, yüzünü avuçlarımla kavradım.
''Ne-nefes alamıyo-rum-'' dedi. Birden panik atak falan geçirmeye başlamış olabilirim. Çok panikledim. Sikeyim. Onu tekrar kaybedemezdim.
''Yardım edin!'' Olabildiğince bağırıyordum, ''O yaşıyor!''
Sonrasında, Harry için nefes alıp, vermeyi bir kere bile düşünmeden yapmaya başladım. Ağzım, ağzındaydı; bunun, bir öpüşmeden daha önemli olduğunu hissediyordum. Bu, benim savaşan bebeğimi hayata bağlayacaktı.
''Teşekkür ederi-m-'' Bambi, büyük bir nefesin arkasından güçlükle konuşabildi. Ve ben de havaya büyük bir ''hoh'' sesiyle nefesimi verdim; yanıt olarak, hiç mi hiç önemli değil. deme şeklim bu olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Put The O in DisOrder// larrystylinson
FanfictionHarry, genital bir hastalığa sahip ve Louis, proje ödevi için onunla röportaj yapmak zorunda. Bambi!Harry story/all rights belongs to louuuology cover by protruding™ #1 at #larry -Haziran/2018-