O.29

1.8K 187 323
                                    

(Louis'nin anlatımıyla.)

Harry ve Eleanor son zamanlarda sürekli takılıyorlar.

Yani daha 2 hafta oldu ama şimdiden arkadaşlık bileklikleri var????

O kızın arkadan hançerleyen, aşağılık, pislik, deli birisi olduğunu nasıl bilmiyor??

Yinede Harry'nin, kızın bu yüzünü görmesini istemem. Eğer Harry'nin canını yakacak bir şey yapacak olursa neler yapabileceğimi sadece tanrı bilir. Konuşmaya uygun olmayan şeyler. Neredeyse psikopatça şeyler.

Kötü kısım şu: Harry'nin annesi, onların sadece arkadaş olduğunu bilmiyor. Bunların hepsi sadece bir gösteri ve gün gelir de işler, oyunculuk yapmaktan çıkar diye korkuyorum.

O gün yakında gelir mi? Mümkünse gelmesin çünkü ikimiz için kiralık ev bakmaya devam ediyorum.

Yataktan kalkıp, kendimi temizlemeye karar verdiğimde saat öğleden sonra beş idi. Dişimi firçalamakla bile mücadele eder oldum. Bugün çok ama çok tembelim.

Kendimi çimento gibi hissediyorum; bütün bu düşündüklerim yüzünden hareket edecek halim kalmıyor.

Banyomdan sonra Harry'yi aradım, telefonu omzum ve kulağım arasında sıkıştırmış bekliyordum. Kahvaltı edemeyecek kadar tembel değildim. -Bu iyi bir şey.-

Sadece yemeğin verdiği mutluluk için enerjim var.

Nesquik gevreğime sütümü boşaltırken sonunda telefonu açmıştı. Rahat bir nefes verdim. Kahvaltımı anında terkettim ve onunla konuşmaya başladım. Şimdi, telefonu elimle sıkıca tutuyordum.

Bu...kahkaha mıydı? Telefonun karşı ucundaki birinden gelen bir kahkaha mıydı?

''Hey aşkım!'' diyerek hemen sıraladı kelimeleri Harry ve küçük kıkırtılar devamında geldi. Ve uyarıcı sesiyle ''şşh, sessiz ol, arayan Louis!'' dedi odasındaki kişiye.

''Umm..Sen meşgul falan mısın?'' diye sordum. Biraz garip hissettim. Onun canını sıkmak en son isteyeceğim şeydir. Fakat şunu da bir kabul edelim: Harry'nin daha öncesinde hiç arkadaşı olmamıştı.

Sonuç: Eleanor, onunla birlikteydi.

''Oh, hayır tabii ki! Ellie ile birlikteyim. Dün gece bizde kaldı da.''

Ellie? Korkudan o kadar içime sindim ki, artık aç bile hissetmiyorum.

''Oh, harika.'' Yumuşak ve nazik bir tonda söyledim. -ve açıkça negatif tonumla iğneledim.-

Yani, cidden, bunu sorun etmeyeceğimi mi düşünüyor?

Ah evet, hadi erkek arkadaşımı tümüyle psikopat olan birinin ellerine bırakalım! Gözlerimi devirdim, diğer hattan iç çekiş duydum.

''Öğle yemeğine gitmek ister misiiin? Nasıl olsa birazdan gidecek o.. Her neyse. Mc Donald's?'' dedi. En tatlı ses tonuyla söylemiş olması muhtemel. Ona tavır takındığım için kendimi kötü hissettim.

Harry çok masum birisi. Şimdi ise 'Harry, o kızla beraberken de kesin orgazm yaşamıştır' fikri aklıma geldi ve yine sinirimin içinde sıkıştım.

Dişlerimi gıcırdattım, cevap verdim. ''Evet, lütfen.''

Sinirlenmemin benim hatam olmadığına, kahvaltımı yerken kendimi inandırmaya çalıştım. Sütün içinde uzun süre durduğu için vıcık vıcık olmuş mısır gevreğimin beni taktığı pek söylenemez.

Aslında gevrekten daha önemli, tedirgin olmam gereken şeyler var.

Mesela sevgilimin Eleanor'a -pardon Ellie'ye- takma isim bulması gibi.

You Put The O in DisOrder// larrystylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin