6

715 68 10
                                    

Kafeden çıktığımda kolumun tutulmasıyla duraksadım.

"Etraf tehlikelidir, seni ben bırakayım." Yavaşça başımı salladım. Beraber yürümek çok hoşuma gidiyordu. Midemin guruldama sesleri geldiğinde hafif gülme sesini işittim. Çok güzel gülüyordu. Ona baktım ve bende güldüm.

"Acıktın galiba ha?" Utançla başımı yere eğdim.

"Gel şurda bir market var, bir şeyler alalım. Bende acıkmıştım zaten."

Teklifini kabul ettim ve beraber bir markete girdik. Marketten iki paket ramen aldık ve marketin önündeki masalardan birine kurulduk. Gerçekten çok acıkmıştım. Afiyetle yediğimde o hâlâ yememişti. Her çubuğu ağzına götürdüğünde gülümsüyordu.

"Sanırım ramen yemeyi seviyorsun," dedim aramızdaki sessizliği bozarak. Bana bakmadan başını salladı.

"Sadece ramen değil, yemek yemeye bayılıyorum. Hobi gibi bir şey benim için." Ama oldukça güzel bir fiziği vardı. Elimi çeneme götürdüm ve onu izlemeye başladım. Gerçekten mükemmeldi. Her kelimesiyle. Hayranlıkla ona bakarken elini önümde salladığını daha yeni farkediyordum.

"Hey, iyi misin?" Yalandan öksürdüm ve başımı salladım.

"Üşüteceğim galiba." Hızla üstündeki ceketi üzerime geçirdi. Hangi ara ayağa kalkmıştın sen yahu?
"Üşütmeni istemem, bana bulaştırırsın falan." Gözlerimi devirdim.

"Hiçte bile, gayet iyiyim ben." Bir anda hapşırmamla kahkahalara boğuldu. Gülerken çıkardığı ses çok komiğime gitmişti. Bende onunla birlikte kahkaha attım. Kendimi durduramıyordum.

"Tamam tamam, baya iyiymişsin." Utançla başımı eğdim. Tekrar güldü.

"Ne değişik bir kızsın Choon Hee." Lanet olsun, ilk defa ismimi söylüyordu ve ağzından bir melodi gibi çıkmıştı. Gözlerimi ondan alamadım.

"Bir daha desene," ups, ağzıma hakim olamadım. Yanaklarım kıpkırmızı olurken duymamış olduğunu varsaydım.

"Choon Hee?" Dedi ve soran gözlerle bana baktı. Lanet olsun. Elimle alnıma şaplak attım.

"Gitsek iyi olur, eve geç gitmeyeyim." Sakin bir şekilde başını salladı.

"Annen bacağını kırmış, bir şeye ihtiyacın olursa bana söylemen yeterli. " Daha fazla şasırmamalıydım.

"Sen nereden biliyorsun?" Elini salladı.

"İş bulman için bir sebep gerekliydi. Bende Namjoon'dan araştırmasını istedim. Kendisi bilgisayar işlerinde iyidir."

"Anlıyorum," dedim ayağa kalkarken. O da ayağa kalkmıştı. Beraber eve doğru yol alırken düşündüm. Sürekli benimle beraber yürüyecek miydi? Bir klik sesi duymamla irkildim.

"S-sende duydun mu?" Etrafa bakındı.

"Kim var orda?" Yanımdan ayrılıp karşıya geçti. Kimseyi göremeyince yanıma geri geldi.
"Bir şey mi duymuştun?" Başımı salladım.

"Tuhaf," dedi ensesini kaşırken. Galiba gerçekten kafayı yemiştim. Kendime tokat attım. Bana deli bu bakışları atsada umursamadım. Eve geldiğimizde üstümdeki ceketi ona verdim.

"Teşekkür ederim," dedim nazikçe. Önemli değil dercesine başını salladı. Ceketi üstüne geçirirken bana yandan bir bakış attı.

"Kendine dikkat et," dedim arkasını döndüğünde. Geniş omuzları dikkatimi dağıtmama sebep oluyordu. Cevap olarak elini kaldırdı. Çok değişikti. Fazlasıyla hemde. Yüzümde aptal bir sırıtışla eve girdim. Annemin yanına oturduğumda bana iğrenerek bakıyordu.

Alium| Kim Seok JinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin