"Bugün çalışıyor musun Choon Hee?" Başımı iki yana salladım.
"Hayır, neden sordun?" Yung Hwa hevesli bir şekilde el çırptı."Bir şeyler yapmak ister misin?" Ensemi kaşıdım.
"Bilemiyorum, biraz dinlenip ders çalışmak istiyordum aslında."
"Derste çalışırız. Biraz gezelim, farklılık olur." Düşününce aslında gayet farklı şeyler olmuştu ama bunu Yung Hwa'ya söyleme gereği duymadım. Söylemesem bile anlıyordu zaten.
"Peki, gidelim madem. Ama çok oyalanmayalım. Annemi tek bırakmak zaten benim için zor."
"Oyalanmayız."
Beraber sınıfa girdik. Dersin matematik olması gözlerimi devirmeme neden olsada derslerime öncelik vermeliydim.
___
Okul çıkışı annemi arayıp Yung Hwa ile takılacağımı söyledim. Çok geç kalmamamız şartıyla onaylasada zaten geç kalmayacaktım. Anneme zaman ayırmak istiyordum. Bir alışveriş merkezine geldiğimizde bana neşeyle baktığını fark ettim.
"Bir şeyler içmek ister misin?" Başımla onu onayladığımda büyük bir sırıtışla önümden gitmeye başladı.
Beraber bir kafeye geldiğimizde bana soran gözlerle bakıyordu.
"Ne içelim?"
"Galiba sıcak bir içecek tercih edeceğim. Kahve olsun." Başını salladı ve siparişleri verdi. Oyalanmak için elime telefonu aldığımda ard arda gelen mesajlarla gözlerimi büyüttüm.Min Sung: Kafede yoksun. Neredesin?
Min Sung: Hayır, o adam da yok. Yoksa onunla mısın?
Min Sung: Neden kafede olmadığını bana söyleyecek misin?
Min Sung: İlk defa bir kız mesajıma cevap vermiyor ve bu bana çok koydu. -,-
Ben: O adam?
Min Sung: Konu o adam mı gerçekten? Neden onu bu kadar merak ediyorsun?
Ben: Bu seni ilgilendirmiyor.
Min Sung: Pekala, şu an ufak bir işim çıktı. Daha sonra konuşacağız.
Ben: Seninle konuşmayacağım.
Bana cevap vermemesi sinirlerimi gersede bunu Yung Hwa'ya belli etmedim. Onu sorunlarımla boğmak istemiyordum.
"Bir şey mi oldu?" Bana merakla bakan gözlerine bakamadım.
"Ha? Yok bir şey. Annem mesaj atmışta." Başını salladığında kahvem de çoktan gelmişti. Kahvemden bir yudum aldım ve gözlerimi kapattım. Aklıma bana çarpışı geldiğinde gözlerimi hızla geri açtım."Hey! Dikkat et!" Adam arkasına dönüp şaşkın gözlerle bana baktı.
"Asıl sen dikkat et," elimdeki sütü gösterdi. Aman
Tanrım, sesi mükemmeldi."Onun yüzünden az kalsın yere yapışacaktın."
Başımı iki yana salladım. Şu an onu aklıma getirmemeliydim. Ardından telefonum tekrar titrediğinde bakmamak için dirensemde gözlerim sürekli telefonuma kayıyordu.
"Öyle işte Choon Hee..." Yung Hwa'yı dinlemeyi yarıda kesmek istemiyordum."Ne dedin? Özür dilerim dalmışım da." Yung Hwa hafifçe gülümsedi ve cümlesini tekrar söyledi.
"Hana ile konuşmak istiyorum. Yani....adım atmak istiyorum." Telefonuma tekrar baktım. Büyük ihtimal Min Sung'tandı."Öyle mi? Bu gerçekten güzel olur Yung Hwa. Senin için." İkimizde gülümsediğimizde telefonuma tekrar mesaj geldi. Yung Hwa gözleriyle telefonumu gösterdi.
"Annen çok merak etmiş olmalı," dedi gülerek."Galiba,"
"Açmayacak mısın?"
Endişeyle telefonumu elime aldım. Min Sung'tan iki ayrı mesaj vardı.
Min Sung: Öyle olsun, bende sen kafeye gelene kadar burda kalırım.
Min Sung: Ciddiyim. -_-
Deli, tam bir deli!
![](https://img.wattpad.com/cover/151483949-288-k30126.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alium| Kim Seok Jin
Fanfiction"Hâlâ seni düşünebiliyor olmak... bu can sıkıcı." Şemsiyenin altına kendisi de girdiğinde başımı yukarı kaldırdım. "Hâlâ seni koruma isteğim...bu can sıkıcı." Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. "Bu can sıkıcı ama, ne olursa olsun, içinde sen varsan...