Annemin yanına gittiğimde içimdeki sıkıntı gitmek bilmemişti. Yanına oturdum ve başımı omzuna koydum. Düşünmemek imkansızdı. Bu gidişle başımı bir yerlere bile vurabilirdim.
"Choon Hee, bir problem mi var?" Başımı iki yana salladım.
"Sadece yorgunum." Elini kaldırdı ve başımı okşadı.
"O çocuk gerçekten çok tatlı~" Anneme inanmaz gözlerle baktım.
"Anne, lütfen ondan bahsetmesen?" Annem bir şey demeyince bende olduğum yerde gözlerimi kapattım. Düşüncelerimi her ne kadar bir kenara atmak zor olsada, annemin saçımı okşayan eli uyumamı ve düşüncelerimi bir kenara atmamı sağlamıştı.
Teşekkür ederim anne.
__
Sabah annemle güzel bir kahvaltı ettikten sonra etrafı topladım. Bulaşıkları yıkadığımda annem televizyon izliyordu.
"Choon Hee, bugün bir planın var mı?" Elimdeki tabağı köpürttükten sonra sudan geçirdim.
"Ne gibi?"
"Arkadaşlarınla dışarıya falan çıkarsın diye düşünmüştüm." Arkadaş mı? Aklıma dün Jin'in söyledikleri geldi.
"Aslında bir plan uyguladılar ama gitmekte kararsızım." Annemden mırıltılar geldiğinde son bardağıda yıkamıştım. Ellerimi kurulladım ve yanına gittim.
"Kararsız mısın? O da ne demek?"
"Bir fikrim yok işte. Ben seninle zaman geçirmek istiyorum anne," Annem olumsuz anlamda başını salladı.
"Arkadaşlarınla gidiceksin." Gözlerimi devirdim ve anneme bir şey demeden telefonumu çıkardım. Numarasını kaydetmişti. İlk başta Jin olarak aradım ama rehberde yoktu. Ardından rehberimde garip bir isim gördüm. Worldwidehandsome. Kesinlikle bu o olmalıydı. Deli, ne olcak?
Ben: Jin, benim Choon Hee. Annem sizle gelmemi istiyor.
Worldwidehandsome: Ve sende annenle vakit geçirmek istiyorsun?
Ben: Evet, evet öyle.
Worldwidehandsome: O zaman anneni de hazırla. Sana bir süprizim var.
Şaşkınlıkla yazdıklarına bakarken çoktan annemin yanına gitmiştim.
"Anne, seni bir güzel hazırlayalım." Annem deli bakışları atarken umursamadım.
"Ne diyorsun sen? Deli kız." Annemi bize hastaneden verdikleri tekerlekli sandalyeye oturttum.
"Anne, sadece dediğimi yap." Nedense Jin'e ayak uydurmak istiyordum. Annemde bir şey demedi ve beraber hazırlanmaya başladık. Gerçi üstüme klasik ve rahat şeyler geçirmiştim ama neyse.
___
Yaklaşık bir saattir Jin'den haber bekliyordum. Hala ne aramıştı ne de mesaj atmıştı.
"Neyi bekliyoruz Choon Hee?" Dedi annem en sonunda. Evin önünde babamın ben küçükken yaptığı bankta oturuyorduk. Elimi özlemle bankın üzerinde gezdirdim.
"Bende bilmiyorum." Derin bir nefes verdiğim sırada telefonuma mesaj geldi.
Worldwidehandsome: Gelmek üzereyiz.
Anneme haber verdikten sonra onu tekerlekli sandalyesine oturttum.
"Ah~ Bir an önce yürümek istiyorum." Sıkkın sesi yüzümü asmama sebep oldu.
"Az kaldı anne," O sırada bir sürü bisiklet önümüzü kapladı. Gözlerimi kırpıştırdım ve karşımdaki yedi adama baktım. Hepsi bisikletleriyle bize bakıyorlardı. Annem tişörtümü çekiştirdi. Ona baktığımda soran gözlerle tek kaşını kaldırdı. Jin hızla yanımıza geldi ve anneme hafifçe gülümsedi.
"Merhaba, izin verirseniz sizi güzel bir bisiklet turuna çıkarmak istiyoruz." Dedi ve selam vererek eğildi. Annem elini salladı.
"Amanın, nasıl olacak o iş?" Bacağını gösterdi. O sırada Namjoon değişik bir bisikletle karşımıza geldi.
"Sizin için tasarladık." Elimi ağzıma götürdüm ve büyümüş gözlerle ona baktım. Annem bisiklete baktığında kocaman gülümsedi ve gözleri doldu.
"Ben..." Dedi annem duygulu sesiyle.
"Bunu nasıl yaptın?" Jin havalı bir gülümseme gönderdi.
"Türklerin değişik bir atasözü vardır," Ardından bisiklete bir bakış attı.
"Üzümünü ye, bağını sorma."
"Hey, bu bisiklet tamamen benim fikrimdi." Jin Namjoon'a yan bir bakış attı ve ensesine bir şaplak indirdi.
"Sadece sussaydın, harika olurdu." Dedi donmuş bir sesle.
ARTİST!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alium| Kim Seok Jin
Fanfiction"Hâlâ seni düşünebiliyor olmak... bu can sıkıcı." Şemsiyenin altına kendisi de girdiğinde başımı yukarı kaldırdım. "Hâlâ seni koruma isteğim...bu can sıkıcı." Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. "Bu can sıkıcı ama, ne olursa olsun, içinde sen varsan...