Bana kollarını saran Min Sung'tan başkası değilidi. Sinirle onu ittirdim.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Aniden ozmundan biri tuttu ve suratına sıkı bir yumruk attı. Ve yumruğu atan Jin'di. Şokla neredeyse ağzıma sinek kaçacaktı. Min Sung yumruğun etkisiyle yerde kıvranırken Jin hızla kolumdan tuttu ve beni sürüklemeye başladı. Arkasına döndü ve diğer elini ifadesizce bakan Namjoon'a uzattı.
"Gerisi sana," Namjoon hızla başını salladı ve Min Sung'a doğru ilerledi.
"Ona ne yapacak?" Aniden durdu ve buda sırtına çarpmama neden oldu.
"Cidden onu mu düşünüyorsun?" Başımı iki yana salladım.
"H-hayır, meraktan-"
"Merakta olsa sorma bana onu. Sinirlerimi geriyor." Beni tekrar sürüklemeye başladı. Bu süre boyunca sormam gereken bir çok şey vardı ama sesimi kesmeyi tercih ettim.
___
Sonunda durduğumuzda kafeden oldukça uzaklaştığımızı farkettim. Han Nehri'ne gelmiştik.
"Burada ne işimiz var?" Bana dönmek yerine Han Nehri'ne doğru döndü.
"O çocuk tam bir pislik. Her şeyi mahvetti."
"Ne?"
"O çocukla aynı sınıfta mısınız yoksa?"
"Ne?"
"Bir daha 'ne' dersen seni..." Kaşlarımı çattım.
"Ne? Ne yapars-" Dudaklarımda hissettiğim sıcaklıkla gözlerimi pörtlettim. Sertçe yutkundum ve hızla geri çekildim.
"Seni öperdim. Böyle." Dedi ve tekrar eğildiğinde alnından tuttum. Utancımdan kıpkırmızı olduğuma emindim.
"N-ne y-y-aptığının f-farkında mısın?" Kahretsin! Gözlerimi yere çevirdiğimde hafif bir öksürük sesi duydum. Aish! Burdan kendimi atarsam utancım anca geçerdi.
Sessizliğmizi bozan telefonumun zil sesi olmuştu. Arayan annemdi.
"Efendim anne?" Annemin neşeli sesi kulaklarımı doldururken hafifçe gülümsedim. Tabi bu sırada bana bakan bir adet Jin beklemiyordum. Gözlerimi hızla çektim.
"Choon Hee, bana marketten diyeceğim şeyleri alabilir misin?"
"Alırım anne." Telefonu kapattım ve Jin'in yanından geçtim.
"Nereye gidiyorsun?" Arkamdan gelen sesi sinirimi bozmuştu.
"Cehennemin dibine, markete gidiyorum!" Onunla konuşmak istemiyordum. Kendime gelmem gerekiyordu.
"Kendinden yaşça büyük birine böyle davranmamalısın!" Durdum ve arkamı döndüm.
"Dalga mı geçiyorsun?" O da durdu ve omuz silkti.
"Yoo," Öne doğru eğildi. Kendime sabır diledim ve yoluma devam ettim. Bu manyakla uğraşmaya niyetim yoktu. Önüme geçti ve bana doğru yaklaşmaya başladı.
"N-ne yapıyorsun?" Bir adım daha attı ve istemsiz olarak geriledim. Gözlerini irileştirdi ve dudaklarıma baktı.
"Bir kere daha öpsem ya?"
NE!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alium| Kim Seok Jin
Fanfiction"Hâlâ seni düşünebiliyor olmak... bu can sıkıcı." Şemsiyenin altına kendisi de girdiğinde başımı yukarı kaldırdım. "Hâlâ seni koruma isteğim...bu can sıkıcı." Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. "Bu can sıkıcı ama, ne olursa olsun, içinde sen varsan...