12

617 66 14
                                    

Medya: Min Sung.

  Onun o solgun yüzüne bakarken onu reddetmek çok zordu.
"Üzgünüm Jin, kalamam." Baygın gözleri kapanırken derin bir nefes üfledi.
"Sadece biraz daha, lütfen." Yatağın ucuna oturdum ve dikkatle bana bakışını izledim.
"Neden yanıma geldin ki? Gitmeni istemiyorum. Lanet olsun." Gözlerini sıkıca kapattı. Ardından elimi tuttuğunda gözlerimi büyüttüm.
"O çocuğu seviyorsun, değil mi? O yüzden benden uzaklaşmak istedin." 

"Ha-"

"Öyle işte. Yoksa neden benden uzaklaşasın ki?" 

"Jin beni-" 

"Neden o?" Beni dinlemiyordu.

"Beni dinleyecek misin?" Başını iki yana salladı.

"Seni dinlemeyeceğim, sadece bugün yanıma geldiğin için, biraz bencilce davranacağım." Tuttuğu elimden beni kendine çekti.
"N-ne yapıyorsun?" 

"Neden benden kaçmıyorsun? Ya hastalığım sana da bulaşırsa?" 

"Jin-"

"İsmimi söyleme, lütfen." Kollarını bedenime sardı.

"Sadece şu an bencil olmak istiyorum." Hasta olmasına rağmen benden güçlü olması garipti. 

"Şu an bencil olmak istiyorsun ama beni dinlemelisin." 

"Sen beni dinlemedin ki. Kaçtın benden." Yüzünü saçlarıma gömdüğünde kalbimin hızını kontrol edemez hale gelmiştim. 

"Artık konuşmayalım, tek istediğim uyumak." Sırtım ona dönük olduğu için yüzünü göremiyordum ama görmek istiyordum. Hızla ona doğru döndüm. Hafif bir mırıltıyla uyuyordu. Elimi kaldırdım ve saçlarına dokundum. Bu...çok hoştu. Yumuşacık saçları elimde kayboluyordu. Bu hisle kendimi gülümsemekten alıkoyamadım. 

"Ben katilim, Jin. Babamın katili." Gözlerini açtı ve bir şey demeden bir süre öyle kaldık. 

"Bende bir katilim Choon Hee," dedi boğuk sesiyle. Şuracıkta nefessiz kalacaktım. 

"Bende bir katilim. Oraya ben gitmek istedim. Sanki onları ölüme ben götürüyordum." Elini kaldırdı ve saçlarımı okşadı.

"Bu senin hatan değil." Gözlerinden akan bir yaşı hızla elimi kaldırıp sildim. 

"İkimizinde hatası değil." Başımı salladım. 

"Onlar bir daha geri gelmeyecek olsalar bile, arkalarında bizi bıraktılar." Saçlarımı okşamaya devam etti.

"Çünkü biz bu dünyaya renk katacağız. Renk katmadan burdan gidemeyiz."
Ardından elini yüzüme bıraktı. Uykuya dalmıştı.

Biz bu dünyaya renk katmadan gitmeyeceğiz. Gidemeyiz.

___
 
    "Anne, bugün ne yapmamı istersin?" Dedim gülümseyerek. Evet, Jin'in dediğini yapacaktım. Dünyaya renk katacaktım. Küçük çaplıda olsa, etrafımdaki insanların hep gülümsemesini sağlayacaktım. Bu dünya üzülmeye değmezdi. Babamında böyle düşüneceğine emindim.
"Choon Hee, o yüzündeki de ne?" Elimi yüzüme götürdüm.

"Ne varmış yüzümde?" Annem hafif bir kıkırdama eşliğinde bana baktı.
"Yüzünde çok güzel bir gülümseme var," Yanına oturdum ve bana daha yakından bakabilmesini sağladım. 

"Senin hep gülümsemeni istiyorum Choon Hee, kocamdan kalan tek armağanım sensin." Ona sıkıca sarıldım.

"Biliyorum sana iyi bakamadım. Durumu kabullenmek benim içinde zor oldu. Ama bu gülüşün her şeyi değiştirebilir." Duygu dolu bir gülümsemeyle ona karşılık verdim. 

"Babam bizim üzülmemizi istemezdi anne, sadece yanımızdan ayrılması kötü oldu." Gözümden akan bir yaşı sildi.

"Öyle oldu, ama arkasında kalanlar-"

"Dünyaya renk katacak." Annem şaşkınlıkla bana baktı.

"Evet, dünyaya renk katacaklar." Oda gülümsediğinde başımı karnına koydum.
"Söyle bakalım,  kim bu seni böyle güldüren insan?" Başımı kaldırdım ve büyük gözlerle anneme baktım.

"N-ne insanı anne?" omzuma dokundu.

"Ben çok kıskanç biriyim Choon Hee, haberin olsun."

"Anne, neden bahsediyorsun?"

"Anlamadım mı sanıyorsun?"

"Anne, bu konuları konuşmanın zamanı değil. Hem ben daha üniversiteye gideceğim, sana harika bir gelecek sunacağım."

"Senin mutlu olman bana yetiyor." Duraksadı. Ardından gözlerini ben hariç her yerde gezdirdi.

"Ne?" Dedim merakla.

"O çocuğu buraya getir."

"Ama önce, tavuk sipariş edelim. Canım tavuk istiyor."

NE!

____

Tae, unutma her zaman yanındayız, sana her zaman destek olacağız💜

Alium| Kim Seok JinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin