36-Finat part.1

496 45 5
                                    


Piknik herkesin kahkahaları eşliğinde son bulmuştu. Tabi buna ben dahil değildim. Yung Hwa sözde harika anılarımı herkese anlattığı için somurtmakla meşguldum.

"Hadi ama, sırf ilk okulda sevdiğin çocuğun üstüne kustun diye utanamazsın Choon Hee," Yung Hwa elini omzuma attığında sinirle elini ittim.

"Seni öldürmemem için bir sebep söyle," diye tısladım.

"Hana," Dedi direkt. Sinirle yanlarından ayrıldım. Elinde benim sepetimi taşıyan Jin'in yanına doğru ilerledim.

"Sepetimi sen niye taşıyorsun ki?" Güldü ve kaslarını gözleriyle gösterdi.

"Bu kaslar niye var?" Güldüğümde gözleri dudaklarıma takıldı. Hafifçe öksürdü ve bende gözlerimi o hariç her yerde gezdirdim. Yanaklarımın kızardığına emindim.

"Hey, şu klik sesini duyan var mı?" Jimin'in sesiyle gerçekliğe döndüğümde hızla bir yöne doğru koşan bir Namjoon beklemiyordum. Çalılıkların ardından bir beden çıkardığında şaşkınlıkla Namjoon'un tuttuğu adama baktım. Elinde bir fotoğraf makinası vardı. Yoksa...yoksa o fotoğrafları çeken o muydu?

"Sen!" Dedim hızla yanına gidip. Adam en şirin gülümsemesiyle bana bakıyordu. Elinden fotoğraf makinasını kaptığımda Jin'de hızla yanımda bitmişti.

"Bu ne?" Dedim bağırarak.

"Eh şey..."

"Seni gebertmemem için bir sebep söyle, yoksa seni sapık damgasıyla karakolun yolunda süründürürüm."

Adam gözlüğünü düzeltti.

"Madem yakalandım, söylemekten zarar gelmez." Herkes merakla ona bakarken sertçe yutkundu.

"Ben StarSky adlı bir marka sahibiyim ve kendi markamı oluşturmak için mankene ihtiyacım var, daha doğrusu, mankenlere."

"Ee?" Dedi Jin sinirle.

"Konseptim aşktı ve doğal, saf bir aşka ihtiyacım vardı." Gözleri Jin ile benim aramda gezindi.

"Ve sizi gördüm. Gözlerinizdeki parıltı, o harika duyguyu yansıtma şekliniz..." Fotoğraf makinasını açtım ve fotoğraflara bakmaya başladım. Her anımız fotoğrafla ölümsüzleştirilmişti. Her şey vardı. Kafede hepimizin toplandığı, Jin'in beni eve bıraktığı, yağmurlu günde tartıştığımız... hepsi fotoğraflanmıştı  ve ruhumuz bile duymamıştı.

"Ne dersiniz?" Cebinden bir kart çıkardı ve bize doğru uzattı.

"Nereden bileceğiz senin sahte olmadığını?" Adam tekrar gözlüklerini düzeltti.

"Araştırın internetten. Ya da sizi bizzat şirketime götürebilirim." Göğüsleri kabardı ve nazik bir şekilde gülümsedi. Namjoon onu serbest bıraktığında yakasını düzeltti.

"Biliyorum yaptığım çok saçma ama başka şekilde doğallığa ulaşamazdım. Bende risk aldım." Elimi kendine doğru çekip minik bir öpücük bıraktı.

"Beni karttaki numaradan aramanız yeterli, teklifim her zaman geçerlidir."

"Bu arada ben Kim Jungsook." Adam bizi orada bırakıp gittiğinde Hei ile Hana başıma üşüşmüşlerdi bile.

"Bu harika!" Dedi Hana hayran dolu bir sesle.

"Fırsatı değerlendirmeni çok isterim Choon Hee, bu...bu harika bir fırsat!"

Kızlar hala konuşurken ben Jin'e bakmakla meşguldüm. Bana bakmıyordu ama gözü dalmıştı.  Bir şey düşünür gibi bir hali vardı. Bu gerçekten çok büyük bir fırsattı.

Hemde çok büyük.

___

Herkes evine dağıldığında sessiz adımlarla Jin ile yürüyorduk.

"Ne düşünüyorsun?" Ona baktığımda gözleri kısa süreliğine bana döndü.

"Bilemiyorum Choon Hee, bilemiyorum." Beraber evin önündeki merdivenlere oturduk. Sepeti yanına koydu ve elini çenesiyle birleştirdi. Bende o halini izlerken kalbimin sesinin duyulmaması için uğraştım.
Aniden bana döndü.

"Choon Hee..." Gözleri duygu doluydu ve bu beni oldukça içine çekiyordu.

"Eğer istersen bende kabul ederim." Başımı iki yana salladım.

"Ben istedim diye yapmak zorunda değilsin ki..." Yüzünü bana doğru yaklaştırdı.

"Adamın dediği konsept neydi?" Hafifçe güldü ve daha da çok yaklaştı.

"Aşk, öyle değil mi?" Gözleri gözlerimin daha da derinine girmek istercesine bakıyordu. Kalbimin ritmine hakim olmakta artık zorlanıyordum.

"Öyle," Dedim boğuk bir sesle.

"E o zaman bu aşkın gerçek olması gerekmez mi?," Dudaklarını dudaklarımla birleştirdiğinde gözlerimi kapattım ve kendimi ona teslim ettim. Ayrıldığımzda alnını alnıma yasladı.

"Sana aşığım Choon Hee, yaralarını sarmak ve senin gülümseme sebebin olmak istiyorum." Duygu dolu bir gülümseme sundum gözlerine.

"Ol, benim gülümseme sebebim ol."

__

Hu hu~

Öpüldünüz :*

Alium| Kim Seok JinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin