33

473 57 4
                                    

Bir süre daha sarılı vaziyette kaldık.

"O-o büyükbabasını çok severdi. B-ben..." Dedi ve bir hıçkırık patlattı. Burnunu çekti ve benden ayrıldı. Islanmış gözlerini kırpıştırdı ve gözleri yüzümde gezindi. Bu başka bir zamanda olsak beni gerebilirdi ama aksine ona endişeyle bakmama sebep oluyordu.

"Jin...ben ne desem işe yaramayacak ama ona destek olursak en azından acısını hafifletebiliriz." Başını salladı.

"Haklısın," Başını yere eğdi ve eve doğru yol aldık.

"Bugün çok yorulmuş olmalısın, bir de bana eşlik ediyorsun." Suratını karış karış gözlerimle tarıyordum. Sanki bir şey bulacakmış gibi. Yorgunluk vücudunun her yerinden belli oluyordu. Çökmüş omuzları, yorgun bakan gözleri...

"Ben iyiyim Choon Hee," Başımı iki yana salladım.

"Bende, sende iyi değilsin. Boşuna yorma kendini." Nasıl bu kadar soğukanlı davranıyordum bilmiyorum ama ben böyle davranmazsam Jin kim bilir ne halde olurdu.

"İstersen güzel bir çorba iç bizde, sonra gidersin." Evin önüne geldiğimizde ona soran gözlerle bakıyordum. Ensesini kaşıdı.

"Ah, bilemiyorum. Diğerleri benden daha kötü, onlarla ilgilenmem gerek." Bu düşünceli hali çok hoştu ama yüz ifademe bunu yansıtmadım.

"Onlarla ilgilenmen için kendine bakman lazım." Başını kaldırdı ve minnetle bana baktı. Omuz silkip kapıyı açtım.

"Anne, sana misafir getirdim!" Annemin neşeli çığlığı evi doldurduğunda yapmacık bir gülümseme sergiledim.

"Ah, çok sevindim elinizi yıkayıp içeriye gelin çocuklar."

Ellerimizi yıkadıktan sonra içeriye girdiğimizde annem Jin'in şişmiş gözlerini gördü ve ağzından hafif bir çığlık kaçtı.

"Oğlum, bu ne hal?" Jin yüzünü yere eğdi ve ağır adımlarla annemin yanına gitti. Yanına oturduğunda annem Jin'in saçlarını okşamaya başladı. Kafasının üstünden bana bir bakış attı.

"Taehyung'un büyükbabası vefat etmiş." Dedim dudaklarımı oynatarak. Umarım anlatabilmişimdir. Jin annemin elinin verdiği huzurla uyuya kalmıştı. Annem hüzünle Jin'e baktı.

"Ne güzel bir arkadaşlıkları var..." Dedi duygu dolu sesiyle.

"Öyle, diğerlerinin de Jin'den farkı yok." Diyebildim ve bu sefer ben ağlamaya başladım. Kendimi tuttuğum için artık patlamıştım. Taehyung'un neler yaşadığını tahmin edebiliyordum. Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında annem seslendi.

"Choon Hee, yapma böyle. Git elini yüzünü yıka ve hepimize güzel bir çorba yap." Dedi zar zor. Gözyaşlarımı sildim ve ayağa kalktım.
Mutfağa girdiğimde leziz bir çorba yaptım ve masayı hazırladım.

"Jin'i uyandırda yemek yiyelim," Dedim anneme bakarak. Jin uyandığında mahcup bir şekilde annemden özür diledi ve masaya kurulduk.

"Çok...çok teşekkür ederim." Dedi Jin aniden. Masadaki sessizlik onun sayesinde bozulmuştu.

"Boşver teşekkürü, sağlığına dikkat et yeter." Dedi annem şevkatle. Bende sadece başımı salladım. Yemeğin ardından masayı toplamama yardım etti ve tekrar teşekkür edip evden ayrıldı. Yorgun hali beni çok...çok üzmüştü. Arkadaşının yaşadıkları onu çok üzmüştü.

"Choon Hee?" Dedi annem merakla.

"Hım?"

"O çocuk seni azla üzmez. Hislerim kuvvetlidir."

"Bunu neden söyledin ki?"

"Onun üzülmesi seni ne hale getirdi görebiliyorum." Dedi beni baştan aşağıya süzerek.

"Kendini tuttuğununda farkındayım." Ellerini iki yana açtı.

"Gel buraya," Kollarımı anneme doladım ve göz yaşlarımı serbest bıraktım.

Buna ihtiyacım vardı.

Alium| Kim Seok JinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin