Zillere basıp kaçma fikrime bir türlü ikna edememiştim onu. "Ya sen kaç yaşındasın?" demişti bana.
"İnsanın içindeki çocuk diye bir şey var, sen ne yaptın ya o çocuğa?" diye sorduğumda ise, "İcabına baktım," diye karşılık vermişti sadece.
Itiraf etmem gerelirse buna pek ikna olmamıştım. Acaba bay mükemmel neler saklıyordu derinlerde?
Yürürken şöyle bir baştan aşağı süzünce onu aslında baya uzun olduğunu fark ettim. "Boyun kaç senin?" diye soruvermiş bulundum sonra birden.
Yüzünde beliren hayret çok da şaşırtıcı değildi. Ne alaka yani değil mi. Boyun kaç senin nedir acaba. Sana ne bundan.
"Hayır, ona göre taktik belirleyeceğim ondan sordum..." diye ekledim toparlarcasına. Yoksa merak ettiğimden değil yani.
Ne merak etcem.
Alaycı gülümsemesi çok fazla bekletmedi kendini. "Sence?" Ne bileyim ben. Ben seni mi inceliyorum da boyunu tahmin edeceğim. 1,86? Doksan yoktur. Var mıdır? Ben hiç tahmin edemem ki böyle şeyleri. Ben insanların yaşını bile hiç tahmin edemem. "Seksenaltı?"
Dudakları biraz daha kıvrıldı. Al işte. Ben bilemem demiştim ama. "O taktik olmaz tamirci kız, tekrar hesaplamak zorunda kalacaksın."
Gözlerimi devirdim. Aman sakın söyleme zaten. "Devlet sırrı ya çünkü..." diye söylenirken ileride gözüken arabaya doğru yürümeye devam ettim.
"Seksensekiz!" diye seslendi arkamdan. Yaklaşmışım ama. İki santim. Seksensekiz. Hm. Evet baya varmış. Yürümeye devam ettim. Bana boyunu söyledi diye ona teşekkür edecek değilim sonuçta. "Yetmişiki!" diye tekrar seslenince olduğum yere çakılı kaldım.
Yavaşça ona doğru dönerken yüzümü ifadesiz tutmaya çalışıyordum. Tamamen dönüp gözlerimi ona diktiğimde başını hafifçe yana yatırdı. "Değil mi?"
Değil demeyi çok isterdim aslında. Nereden bilebilirdi ki bunu? "Sen nasıl...?" Önemsemez bir tavırla omuz silkti. "Sadece tahmin ettim." İnsan bunu nasıl santimine kadar tahmin edebilir ki? Gerçekten sadece tahmin mi etmişti? Ne gözmüş arkadaş. Hayır, ben de tahmin etmiştim ama 2 santimle ıskaladım.
Şüpheli bakışlarımı çekmedim. Sadece bakarak boyumu tahmin edebilmesi imkânsız değil mi? "Peki kaç kilosun?" Kaşlarım alayla kalktı. "Naapcan? Vücut kitle endeksimi mi hesaplayacaksın?" "Sadece merak ettim..."
"Çok kibarsın gerçekten. Kadınlara yaşları ve kiloları sorulmaz, bunu bilmiyor musun?" Sinir bozucu ukala gülümsemesi biraz daha büyürken, "Kibar olduğumu öne sürmedim ki..." dedi açıklarcasına.
"Hm, sorun değil, zaten ben de kibar olduğunu hiç düşünmemiştim. Buna göre ikimiz de zararda değiliz."
Bu konuda da anlaştığımıza göre artık devam edebiliriz. Yine yürümeye devam ettiğim sırada yine seslendi arkamdan. "Kırkaltı?"
Kaşlarım çatılırken omzumun üstünden 'yok deve' bakışı attım. 1,72 boyunda birinin kırkaltı kilo olma ihtimaline biz anoreksi diyoruz. Zayıflık ve hastalık arasında bir fark var.
"Kırk?" dedi bunu üzerinde. Ben de dayanmayıp, "Yok otuz beş!" dedim alayla. Arkamdan güldüğünü duydum. Sonra bana yetişip, "Ben biliyorum aslında ama şimdi kabalık yapmayayım..." dedi kendinden emin ve gizemli bir şekilde. Gözlerimi devirdim.
Hi, tabi biliyorsundur...
Ukala.
Nereden bilecekse? Biliyor mudur ya?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arıza tespit
RomantizmGümüş rengindeki gözleri beni ilgiyle süzerken, "Neden tamircilik?" diye bir soru yöneltti. Birkaç saniye ölçercesine beklentili bakışlarına karşılık verdikten sonra, "Seni zerre ilgilendirmez," dedim sadece. Zaten benden daha iyi bir cevap beklem...