two strangers

19.9K 523 268
                                    

En yakın arkadaşlarımla her zaman geldiğimiz Cheer' da oturuyor ve kahkahalar eşliğinde Elsa' nın tuhaf erkek arkadaşı hakkında konuşuyorduk. Geçen günlerde kuzeniyle birlikte bilardo oynamak için gittikleri Royal' da adı Liam olan bir çocukla tanışmış ve bir hafta kadar kısa bir süre içinde de sevgili olmuşlardı.

Bugünkü buluşma amacımız da onunla tanışmaktı zaten. Belki biraz önyargılıydım ama onların ilişkisini fazla hızlı buluyor ve Liam' ın iyi birisi olmadığını düşünüyordum. Bunun sebebi de tam anlamıyla belalı tiplere benzemesiydi. Elsa, Liam' ın fotoğraflarını bize gösterdiği ilk anda onun yine kötü çocuklardan birisine tutulduğunu -onlara nedensizce bir zaafı vardı- ve yakın zamanda yine hasarlı bir ayrılık yaşayacağını fark etmiştim.

Çikolatalı ve buzlu kahvemden bir yudum alırken yanımdaki Mercedes bana Instagram üzerinden tatlı bir çocuğun fotoğraflarını gösteriyordu. O sırada oturduğumuz masanın yanındaki cama vuruldu ve irkilerek başımı kaldırdığımda camın diğer tarafındaki iki çocuğu gördüm. Birisi sırıtarak Elsa' ya el sallıyor ve diğeri ise yoluna devam ediyordu, onun yüzünü görememiştim.

Elsa "Liam!" diye haykırdığında birkaç kişi dönüp ona bakmıştı fakat o kimseyi umursamadan Cheer' ın girişine doğru koşmuş ve içeri giren Liam' ın kucağına atlamıştı. Onu kalçalarından yakalayan Liam, Cheer gibi sevimli ve pembe bir kafenin içinde ateşli bir öpüşmeyi başlattığında istemsizce yüzümü buruşturdum. Çünkü Cheer sevimli bir kafeydi. Güler yüzlü tatlı insanları, çiçeklerle dolu masaları, rengarenk örtüleri, şekerlemeleri ve bunun gibi her şeyi ile sevimli bir kafe. Ama gelen bu iki çocuk hiç de böyle yerlere ait görünmüyorlardı.

Liam' ın arkasındaki arkadaşını inceledim ve onun umursamaz suratını görür görmez buraya zorla getirildiğini anladım. İnanılmaz bir şekilde ilgi çekiciydi. Bu sıcak yaz günlerinde giydiği siyah tişörtünün açık kalan yerlerinden dövmeleri görünüyor, yataktan yeni çıkmış izlenimini veren saçlarının uçlarındaki yeşil renkler olağanüstü duruyordu. Keskin yüz hatları nedense ona olan hayranlığımı daha da büyüttüğünde nefes almadığını fark etmiştim. Belki de ona olan bu ilgim sadece dövmelere olan aşırı sevgimdi, bilemiyorum.

"Kızlar, bu Liam. Liam, bunlar da Winter ve Mercedes."

"Selam kızlar." Liam az önce Elsa' nın oturduğu karşıdaki koltuğa çöktüğünde Elsa da küçücük bedenini sevgilisinin yanına sıkıştırdı. Ayakta kalan esmer çocuksa yanımdaki boş sandalyeyi sertçe çekti ve masanın yan tarafına, hemen çaprazıma, oturdu. Burada olmanın onu neden mutsuz ettiğini merak ettim. Sonuçta yeni arkadaşlıklar, daha fazla sosyallik ve eğlence demekti. Onlar gibi çocukların her zaman eğlendiği düşünülürse yeni arkadaşlıkları seviyor olmalıydılar.

"Sen de Zayn olmalısın." dedi Elsa sevgilisine sarılırken. "Liam senden hep bahsediyor."

Sadece başını sallamakla yetindi, oldukça ilgisiz bir şekilde arka cebinden paketini çıkardı ve bir sigara yaktı. Liam da paketten aldığı sigarayı Elsa' yla gülüşerek yakmaya çalışırken ben ise dövmelerini inceleyebilmek için Zayn' e dönmüş ve aynı anda onun da yan bakışlarla beni süzdüğünü fark etmiştim. Gülümseyerek selam vereceğim sırada başını önüne çevirip kabaca suratını astı.

Belki de çekingen bir insandır, dedim içimden ve gözlerimi sandalyenin yanına yasladığı kolunda gezdirdim. Karmaşık ama oldukça güzel dövmeleri vardı.

"Dövmelerin çok güzelmiş." dedim hayranlıkla.

"Çoğunu kendisi yaptı." dedi Liam arkadaşına duyduğu belli olan bir gururla ve sonra kendi kolunu da gösterdi. "Benim de tüm sikik dövmelerimi o yaptı. Amcık gerçek bir sanatçı ve eğer dövme yaptırmak istersen-" Cümlesini tamamlayamamasının sebebi Elsa' nın dudakları oldu.

"Aslında bir dövme yaptırmayı hep düşünüyordum."

Mercedes şaşkınca bana bakmıştı. "Gerçekten mi?"

"Evet."

"Hiç bahsetmemiştin bundan."

"Çünkü hiç dövmeler hakkında konuşmadık."

Mercedes, dövmelerin geleceğin pişmanlığı olduğundan bahsettikten sonra lavaboya gitmesi gerektiğini söyleyerek masadan kalktı. Bunun üzerine tekrar Zayn' e dönmüştüm.

"Bir dükkanın mı var? Ya da bunun gibi bir şey mi?"

"Evimde yapıyorum."

Bu hijyenik miydi?

"Peki çok acıyor mu?"

"Dayanıklılığına bağlı."

Zorla konuşuyor olması beni eğlendirdi ve onu biraz daha konuşturmak amacıyla "Sende acımış mıydı?" diye sordum.

"Hayır." Bıkkın bir iç geçirmiş ve gözlerini masaya odaklamıştı. Zaten konuştuğumuzdan beri ben orada yokmuşum gibi davranıyordu.

"Epey dayanıklıymışsın o zaman. Çok fazla dövmen var."

Cevap vermedi.

"Bana da dövme yapar mısın? Ücreti neyse ödeyebilirim."

Konuşma boyunca ilk kez bana baktı. Gözlerindeki boşluk bir kuyuyu andırıyordu. Daha önce hiç böylesine duygularını gizleyebilen birisini görmemiştim. Oysa kendimi insanları iyi okuyan birisi olarak görür ve hatta herkes böyle olduğumu da söylerdi ama bu çocuk... Ona dair hiçbir fikrim yoktu. Bu çok tuhaf.

"Ağlayacak mısın?"

Bu küçük alayı göz ardı ettim. "Hayır, o kadar acıyacağını sanmıyorum."

"Ne zaman?"

"En yakın zamanda. Tabi senin için de uygunsa."

"Yarın akşam dokuz. İyi mi?"

"Evet."

Telefonunu uzattı. "Numaranı yaz. Adresi mesaj atarım." Onun bu emirli cümleleri hiç hoşuma gitmese de dediğini yaparak numaramı yazdım ve kaydettim.

Bir daha hiç konuşmadık. Zaten sadece yarım saat masadaki bu boş konuşmaya katlanabilen Zayn -kahkaha attıkça bana attığı bakışlar öldürmek ister gibiydi ve bunun nedenini hiç anlamamıştım- arkadaşına gideceğini söylemiş ve kimseden cevap beklemeden masadan kalkmıştı. Cheer' dan çıkana dek onu izledim. Dudaklarımda küçük bir tebessüm vardı ve sebebini bilmediğim bir şekilde bu çocuğu daha da yakından tanımak istiyordum.

sleeping with ghost • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin