better than edward

6.2K 359 319
                                    

Kısa hayatımın birçok en mutlu günü vardı. Babamın Jo' yu yaptığı gün, babamın çok istediğim o bisikleti aldığı gün, kızlarla henüz lisedeyken Londra' ya gittiğimiz gün,  Zayn' e çıkma teklifi ettiğim ve onun da kabul ettiği gün, Zayn' le seviştiğimiz her gün, Zayn' le yalnız olduğumuz her gün ve bugün. Bugün bir zafer günüydü. Bugün, hayatımı bir süreliğine cehenneme çeviren sikik alçılardan kurtulduğum gündü.

Dün geceden beri tanrıya durmaksızın kemiklerimin kaynamış olması konusunda dua etmiştim. Bu boktan alçılarla nefes almaya bir günlük daha tahammülüm yoktu ve doktor yapılan kontrollerin sonucunda alçılarımın çıkabileceğini söylemişti. Ne diyebilirim ki? Hemen duvarın dibinde kollarını birbirine bağlamış bir şekilde duran Zayn' e tam olarak aklımdakileri belli edebilecek bir bakış yolladım.

Bu gece benden kaçamayacaksın salak çocuk.

Onun donuk yüzünde hiçbir tepki yoktu. Zaten bu sabah garip bir şekilde sinirli uyanmış ve oldukça huysuz davranıyordu. Öyle ki, ilk gelen müşteriyi yumruklarıyla evden kovmuştu. O sırada uyuyordum. Onun küfürlerine sıçrayarak uyanmış ve duyduğum gürültüler de beni epey dehşete sokmuştu. Ona ne olduğunu sorduğumda "Önemsiz." dedi.

"Öyleyse neden ona vurdun?"

Bunun gibi birçok soruma daha fazla dayanamadığında agresif bir şekilde "Sıkıldım. Tamam mı?" demiş ve gidip kahvaltı hazırlamıştı. Öfkesinin bir süre geçmeyeceğini yanık pankeklerden anlamak zor değildi. Eh, herkesin asabi uyandığı sabahlar vardı.

Beni ayrı bir odaya aldıklarında kadının teki geldi ve alçılarımı çıkarmaya koyuldu. Aynı zamanda iyileşmiş olmasına rağmen bir süre ağır iş yapmamam ve dikkatli olmam konusunda bana tavsiyeler veriyordu. Hala kemiklerim hassasmış falan. Fakat benim dert ettiğim bacaklarımı acilen tıraş etmem gerektiğiydi. Sikeyim. Bu durumdan nefret ediyorum.

Yine de her şeyin sonunda artık özgürdüm. Günler sonra ayağa kalkıp yere sağlam basmak mükemmel bir histi ve doyasıya, hiç durmadan koşmak istiyordum.

Ceketimi üzerime geçirip kadına teşekkür ettikten sonra odadan çıktım. Dışarıda beni bekleyen Zayn vücudumu baştan aşağı incelemişti.

"İyi görünüyorum değil mi?"

"Evet."

Bir şeyler söylemesini beklemek aptal gibi hissettirdi. Bu yüzden "Beni eve bırakır mısın?" diye sordum.

"Zaten eve gitmiyor muyuz?"

"Hayır, benim evime demek istemiştim."

Kaşlarını çattı. "Neden?"

"Bazı eşyalarımı toparlamalıyım. Biraz işim var yani."

Ağda gibi işler Zayn. Akşam için hazırlık yapmalıyım.

"Orada mı kalacaksın?"

"Hayır!" Bunu nereden çıkarmıştı? "Akşam olmadan döneceğim."

Başını sallamakla yetindiğinde hastaneden çıkıp arabasına binmiş ve oradan da hızlıca sürerek beni evime bırakmıştı. Yol boyunca sessizliğini koruduğu için ben de pek konuşmadım. Sadece evin önünde durduğunda "Seni almaya geleyim mi?" diye sormuştu.

"Yürümek istiyordum aslında."

Şüpheli bir şekilde bana baktı. İnanılmaz derecede yakışıklı görünüyordu. "Dikkatli yürüyemiyorsun."

"Ben her zaman dikkatliyim."

Alayla kaşlarını indirip kaldırdığında tekrar önüne döndü. Bakışlarım keskin çenesinde gezerken "İşin bittiğinde mesaj at. Geleceğim." dedi.

sleeping with ghost • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin