talk or go

7.6K 423 158
                                    

Yataktan fırlayıp kapıya doğru koştum ve kapıyı açar açmaz onun nefret dolu bakışlarının altında kaldım. Beni öldürmek istiyordu sanırım. Bedeni kaskatıydı. Saçları özensizce alnında dağılmıştı ve kaşında kabuk tutmuş yeni bir yara vardı. Tıpkı Liam' da olduğu gibi onun da eklem kemikleri kızarık ve yaralıydı.

Üzerine atlamak istiyorum ama kendimi tutmalıyım lanet olsun.

"Ne istiyorsun?" dedim kapıyı tamamen açarak.

"Neden benimle konuşmuyorsun?"

"Gerçekten nedenini soruyor musun?"

"Evet."

"Biraz düşün öyleyse." Kapıyı kapatacakken elleriyle buna engel olup içeri girdiğinde korkuyla birkaç adım gerilemiştim. Ona ne oluyordu böyle?

"Ne yapıyorsun?"

Kapıyı gürültülü kapanacak bir şekilde geriye ittirdi.

"Üzgünüm."

"Üzgün müsün?"

"Evet."

"Beni küçük düşürdün. Benimle alay etmesine izin verdin ve üstüne beni evden kovdun. Ve sen sadece üzgünsün."

Cevap vermek yerine gözlerimin içine bakmaya devam ettiğinde gözlerimi devirdim ve güldüm. "Konuşmayacaksan gider misin?"

"Hayır."

"Öyleyse bir şey söyle."

"Üzgünüm."

"Siktir git Zayn."

Sırtımı ona dönecekken kolum ve belimden beni yakalayarak kendine doğru çekti. "Sana. Üzgünüm. Diyorum." dedi nefretle ve dudaklarını elmacık kemiğimin üzerine bastırdı. Onun özür dileme yöntemi.

Kollarını bana sarıp başını omzuma yasladığında "Benimle o iğrenç kelimelerle alay etmesine izin verdin." demiştim titreyen bir sesle. Hatırladıkça öfkem tazeleniyordu.

"Bir daha kimseyle alay edemeyecek."

Bu ne demekti?

Kollarından sıyrılarak ondan bir adım uzaklaştım. Dudaklarını birbirine bastırarak gözlerini kaçırdığında kaldırdığı elini yanağım ve boynum arasındaki o noktaya yerleştirdi.

"Winter." dedi. Şimdiye dek adımı ilk kez kullanmıştı. "Konuşmayı beceremediğimi görmüyor musun?"

Elinden tenime geçen sıcaklık öyle güzeldi ki başımı eline doğru eğdiğimde yumuşadığımı hissettim. Aramızdaki mesafeyi kapatmış ve yüzünü bana yaklaştırmıştı. Dudaklarını benimkilere sadece sürttü, ardından başını birkaç santim çekerek tepkimi izledi.

Boştaki ellerimi sakallarına yerleştirerek parmak uçlarımda yükseldim ve ona gerçek bir öpücük verdim. Beklediğimin aksine çekingen davranmadı ve sertçe bana karşılık verdi. Düşmemek için boynuna sarılırken elleri belimi daha sıkı sararak beni kendine bastırdı. Neredeyse ayaklarımı yerden kesmiş, beni havada tutuyordu.

Nefessiz kalınca geri çekildim. Yüzü hala bir kaya gibiydi. Bense kızarmış yanaklarımın arasında sırıtmış ve "Vay." demiştim nefes nefese. Başım dönüyor ve az önceki gibi yine beni öpmesini istiyordum.

"Çok güzel öpüşüyorsun. Tekrar yapalım mı?"

Ve beni tekrar öptü. Ona seks yapıp yapamayacağımızı da sormayı düşünmüş fakat bundan hemen vazgeçmiştim.

Geri çekilip beni bıraktı.

"Gitmem gerekiyor."

"Neden? Ama yeni geldin! Bir aydır görüşmüyoruz."

"İşim var."

"Ne işi?"

Yüzüme tuhaf bir şekilde baktı. "Liam' la buluşacağız."

"Nereye gideceksiniz?"

Sürekli soru sormamdan hoşlanmadığı belliydi. Fakat benimle olmak istiyorsa bunlara alışması gerekiyordu.

"Louis' in evine."

"Burada kal."

"Ertelenmeyecek bir iş." Tekrar yanağıma dokundu ve eğilerek elmacık kemiğimin üzerini öptü.

"Yarın da arkadaşlarınla işin olacak mı?"

"Hayır."

"İyi. Benimle ilgilen."

Başını onaylar anlamda salladıktan sonra elini geri çekti ve kapıya doğru yürüdü. Dışarı çıktıktan sonra bir kez daha bana döndü ve üzerime eğilerek beni öptü. Geri çekilmeden önce dudakları yanağıma da dokunmuştu.

"Görüşürüz." dedim arkasını döndüğünde. Fakat her zamanki gibi cevap vermeden gitmişti.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
sleeping with ghost • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin