sleeping with ghost • malik

i ❤ new york

Sabah uyanır uyanmaz "Sana hediyeler aldım!" demiştim Zayn' e. Pek meraklı görünmese de ben onun için fazlasıyla heyecanlıydım. Yataktan çırılçıplak fırlayıp köşedeki bavula koştum ve onun hediyelerinin olduğu poşeti alarak geri döndüm.

İlk hediye paketini ellerine verdim. Paketi açıp içindeki beyaz tişörtü çıkardığında yüzünde hiçbir mimik hareket etmemişti. Üzerinde New York' u Seviyorum yazan bu kalpli tişörtün aynısından kendime de almış ve birlikte giyebileceğimizi düşünmüştüm.

"Beğendin mi?"

"Evet."

"Giysene."

Tişörtü üzerine geçirdi. Bir beden küçük olmasına rağmen böyle tatlı bir tişörtün üstündeki suratı somurtmasa aslında daha da tatlı olabilirdi.

"Bu da diğer hediyen." Küçük paketi ona uzattığımda paketi aldı ve kolayca açtı. Özgürlük Heykeli' nin mini halini paketten çıkardığında yüzünde yine değişen bir şey olmamıştı.

"Ve bu da sonuncusu."

Son paketi de alıp açtı. Orada bulduğum bir dövmecinin tavsiyesi üzerine aldığım ve içinde mavi tonlarını barındıran bu beşli mürekkep setini görür görmez gözleri ışıldamıştı.

"Markası iyi mi bilmiyorum fakat-"

"Çok güzel."

"Gerçekten beğendin mi?"

Paketi bırakarak beni kendisine çekip kollarını etrafıma sardı. "Teşekkür ederim." diye fısıldaması gülümsememe neden olmuştu.

*

Heyecanla transfer kağıdına kendi tasarladığı mandalayı çizmesini izlerken hala bedeninde benimle ilgili bir dövme olmasının mutluluğunu yaşıyordum. Çünkü Zayn bana her dövmenin anlamlı olması gerektiğini söylemişti geçmişte. Yani bu da beni anlamlı yapıyordu.

Tamamlanmış çizime kısaca göz attıktan sonra elindeki kalemi bıraktı ve çizimi bana gösterdi.

"İyi mi?"

"Çok güzel."

"Nereye istiyorsun?"

"Nereye olmalı?"

Arsızca sırıttığımda benim aksime çatık kaşları ile bedenimi inceledi. Bugün fazla suratsızdı.

Parmaklarını iki göğsümün tam orasından üç parmak aşağısına değdirdi.

"Burası iyi." Ayağa kalkarak çıplak sırtını bana döndü ve mürekkeplerin olduğu masaya doğru yürüyüşünü izledim.

"Tişörtü çıkar."

Üzerimde sadece ona ait olan bol bir tişört vardı. Eteklerinden tutarak onu yukarı çektiğimde iç çamaşırım ile kalmıştım. Siyah deri koltuğa uzanarak derin bir nefes aldım. Bu üçüncü dövmem olacaktı fakat hala gergin hissediyordum.

Radyodan kısık seste bir müzik açtıktan sonra ellerine siyah eldivenlerini geçirdi ve transfer sıvısının olduğu küçük kutuyu alarak yanıma geldi. Çıplak göğüslerime kısaca baktı, ardından gözlerini yüzüme çevirdi. Ona gülümsediğimde tepki vermemişti. Artık bunların hiçbiri umrumda değildi zaten. İsterse yüzüme bile bakmayabilirdi. O dövmeyi gördükten sonra beni kendisinden soğutması neredeyse imkansızdı.

Tabureye oturarak kutunun kapağını açtı ve parmağıyla bir miktar aldıktan sonra kremsi sıvıyı tenime sürdü. Ardından masanın üzerindeki kağıdı alarak sıvıyı sürdüğü bölgeye bastırdı.