•the sun in her eyes•

7.7K 392 332
                                    

"Ona dokunmak ister misin?"

Elimi alıp zorla dokuz aylık karnının üzerine yerleştirdiğinde içindeki şeyin hareketlerini hissedebiliyordum. Geri çekilmek istedim, hatta bunun için tüm gücümü kullandım. Fakat Winter' ın ince elleri parmaklarımın biraz yana kaymasına bile izin vermezken bunu yapmak imkansızdı.

Ve dudaklarındaki o tehlikeli gülücük... Gözlerimin içine bakarken gülücüğü her geçen saniye biraz daha büyüyordu.

"Ona dokunmak ister misin?"

Karnındaki hareketler hızlanmış, sanki içerde bir at koşuyordu. Sonra bacaklarının arasından akan suyu gördüm. Hala gülümsüyor.

"Geliyor. Ona dokunmak ister misin?"

"Bırak beni."

Elimi kendime çekmeye başardım ancak bundan daha kötü bir şey olmuştu. Karnındaki garip hareketler artıp sonunda patladığında yüzüme, her yanıma kan ve et parçaları sıçradı.

Uyandığımda gözlerimi açmadan, gördüğüm bu saçma görüntüleri umursamazken kolumu Winter' a doğru uzattım ancak elim onun tarafındaki soğuk çarşafın üzerine düşmüştü. Saçma. Winter benden önce uyanamazdı.

Uykudan ağırlaşan göz kapaklarımı zorla araladığımda boş yatakla karşılaştım. Ama odadaydı. Pencere sekisinde, sırtı bana dönük olacak şekilde otururken sigarasından son bir nefes aldı ve dumanı aralıklı pencereye üfledi. İzmariti dışarı attığında kendisine çektiği bacaklarına sarılmıştı.

Alışılmadık bir güneşli hava vardı bugün. Pencereden giren ışık tenine yansıyarak onun ışıltılı görünmesine, ılık rüzgarsa saçlarının geriye doğru savrulmasına neden oluyordu. Şampuanının kokusunu alabiliyorum. Güzeldi. Saçlarını henüz dün akşam yıkadığı için kokusu epey yoğundu.

Ses çıkarmadım. Sadece sessizce onu izliyordum. Durmadan hareket halinde olan ayaklarını, dizinin üzerinde ritim tutan parmaklarını, önüne düşen saçlarını eliyle geriye doğru taramasını... Tüm bunları izlerken dakikalar geçmiş ve garip ki, uykum daha da ağırlaşmıştı. Gözlerimi açık tutmak gittikçe zorlaştığında omzunun üzerinden bana baktı ve sonunda uyandığımı gördü. Gözleri sanırım güneş yüzünden daha da yeşil ve parlaktı. Aslında gözlerinde güneş vardı. Saçlarının rengi daha açık görünüyor. Teni fazla pürüzsüzdü ve gülümsediğinde tuhaf bir şeyler hissetmiştim.

"Günaydın!" Kuş cıvıltısına benzer sesiyle bunu söyledikten sonra oturduğu yerden kalkıp bana doğru koştu ve üzerime atladı. Ani sarsıntı hala uykunun eserinde olan bedenimi rahatsız etse de önemsemeden kollarımı ona sarmıştım. Üzerimde olmayı seviyor ama ben üstte olmayı daha çok seviyordum. Kolayca onu alta alıp yüzümü saçlarının arasına gömdüğümde gözlerimi kapadım. Biraz daha uyumak istiyordum. Tabii o konuşurken, bu pek mümkün değildi.

"Biliyor musun, çok garip bir rüya gördüm. Bununla ilgili bir kitap yazmayı düşünüyorum."

Ne gördüğünü sormam gereksizdi. Zaten anlatacaktı ve ben de dinlemek zorundaydım.

"Sen bir prenstin Zayn! Bir ejderhan vardı ve ben de düşman bölgeden gelen bir leydiydim. İmkansız bir aşk yaşıyorduk. Sonra kral oldun. Ejderhanla beni düşmandan kurtardın. Sonra-"

"Game of Thrones çakması."

"Evet, öyleydi. Ama inanılmaz yakışıklı bir kraldın. Özellikle ejderhanın üzerindeyken... Herkesi yak, diye bağırıyordun."

Ağırlığımın büyük bir kısmını üzerine verip elimi kısa şortunun altından sokarak kalçasını kavradım.

"Neden hala uyuyorsun? Neredeyse öğlen olacak. İlk defa bu kadar çok uyuduğunu gördüm."

sleeping with ghost • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin