Giriş

5.3K 286 162
                                    

"Calum, kuzguni saçlarını eliyle gözlerinden uzaklaştırıp Faye'in gidişini izledi. Gözleri sulanmaya başlamıştı. Onu durdurmak istiyordu. Onu sevdiğini söylemek istiyordu ama ayakları onun komutlarına yanıt vermiyordu."  

Yazdığım kağıdı buruşturup yere attım. Kitabımda çok derin bir noktada takılı kalmıştım ve hiçbir ilerleme kaydedemiyordum. Editörüm kağıda yazma fikrini öne sürdüğünden beri düzinelerce kağıdı katletmiştim. Kitabı çöpe atmak istemiyordum. Ön okumaları tüm okurlarımın ilgisini çekmişti.

Hayalimdeki şehirde güzel bir evde yaşamak için bu kitap elimdeki en büyük fırsat olabilirdi.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve kahvemden bir yudum alıp kalemi sıkıca tutup yeniden yazmaya başladım.

"Calum, yağmurun kendisini sırılsıklam etmesini umursamadan Faye'e son bir kez daha seslendi. Ama Faye ona aldırış etmeden yürümeye devam etti. Calum, hikayelerinin böyle sona ereceğini düşündükçe deliye dönüyordu. Faye, onun hayatındaki en önemli kişiydi."

Yağmur mu? Gerçekten mi Felicia? Yapabildiğin en iyi şey bu mu?

Sinirle kalemi elimden bırakıp sandalyemi masadan uzaklaştırdım. Salonda bıraktığım telefonumu alıp televizyonun karşısına geçtim. Michael'ın numarasını tuşlarken bulduğum ilk romantik diziyi açtım.

Dizide esas kadın ve aşık olduğu adam sonunda birbirlerini sevdiklerini itiraf edip öpüşmeyi başarmışlardı. Ve ne tesadüftür ki tam o sahnede yağmur yağmaya başlamıştı. Kim derdi ki "Felicia Godfrey klişelere sığınacak." diye? Sinirden saçlarımı yolmak üzereydim ki Michael, neşeli sesiyle telefonu açıp ismimi söyledi.

"Felicia! Akşam yemeği için muhteşem bir restoran buldum. Yine süper kahramanlık yapıp seni kaçırmama ne dersin?"

"Buna çok sevinirim. Yoksa evi ateşe vereceğim." dedim. Michael derin bir iç çekip "Hala aynı yerdesin değil mi?" dedi.

Odama doğru bir bakış atıp umutsuz sesimle "Evet. Hiçbir şekilde ilerleyemiyorum." dedim.

"Acaba Faye biraz daha özgüvenli olsa nasıl olur?" dedi ve ekledi. "Belki de o zaman açılır romanın."

Burukça gülümsedim. "Öyle olmasını ben de en az senin kadar istiyorum. Ama sorun şu ki kitabı okuyacak olanlar bunu istemiyor. Sanırım herkes biraz drama seviyor." dedim.

"Saçma sebeplerle ayrılıklar, ağlamalı kavuşmalar, uzun tartışmalar, her şeyi yanlış anlamalar ve bunlar gibi pek çok klişe diyorsun yani?" dedi.

"Evet." diyerek içimi çektim. "Biliyorsun her okuyucum yaratıcı olduğum için beni okuyor. Ama neden bilmiyorum bu defa herkes benden güçsüz bir kadın okumak istiyor ve ben böyle bir karakter yazmak istemiyorum." dedim. 

"Şimdi de o güçsüz kadın yine yanlış anlamaları yüzünden sevdiği adamdan ayrılıyor ve sen de bu yüzden tıkanıyorsun. Yani sorun tamamen karakterinde. Tüm yükü üzerine almaktan vazgeç." dedi.

Michael, her zaman beni sakinleştirirdi. Haklı olduğunu biliyordum ama yine de kendime yüklenmeden duramıyordum. Onlar benim oluşturduğum karakterlerdi. Yani bana uymak istememeleri olağan dışı bir durumdu.

"Calum ile sevgili olan ben olsaydım böyle olmazdı." dedim. Michael kıkırdadı. Arkasında da yeni çalışmaya başlayan bir kahve makinesi sesi duydum. Anlaşılan güne uyku molası vermişti ve şimdi de akşam için ayılmaya çalışıyordu.

Michael, "Faye ile birlikte hikayenin içinde olsaydın Calum kesinlikle seni seçerdi bundan eminim." dedi. Bu cümlesi beni gülümsetmeyi başarmıştı.

War of HeartsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin