Telefonu kapattığım anda hızlıca yerdeki kağıtları toplayıp çöp kutusuna tekrar attım ve dışarıya çıktım. Ashton kapımın önünde ayakta beni bekliyordu. Sesleri duydu mu emin değildim ama bakışları buruktu.
"Michael'ı mı aradın?" dedi.
Elimdeki telefonu kapıya doğru işaret edip "Evet ve gitmem gerek." dedim. İki adımla yanıma gelip elimi yakaladı.
"Neler olduğunu bana anlatmayı düşünüyor musun?" dedi. Sesi sakinliğini koruyordu ama her an tartışmaya geri dönecekmiş gibi görünüyordu.
Başımla onu onayladım ve kabanımı üzerime geçirdim. Saçlarımı kabanımın içerisinden çıkarırken "Geldiğimde açıklayacağım." dedim. O zamana kadar bir yalan bulabilmeyi umut ediyordum. Botlarımı giyerken peşimden gelip gelmemeyi düşündüğünü görebiliyordum. Bizimle gelmemesi için "Ayrıca biraz yalnız kalıp hava almak istiyorum." dedim.
Pes ettiğini gösteren bir nefes verdi ve omuzlarını düşürdü. "Pekala. Michael'ı bekletmesen iyi olur. Ben burada olacağım. Her zaman yanındayım biliyorsun." dedi.
Onu üzmekten hoşlanmıyordum. Sakin olduğu zamanlarda ona haksızlık ettiğimi ve bir şansı hak ettiğini düşünüyordum. Ama sonra beni kısıtlamaya çalışıyordu ve ondan soğuyordum.
"Biliyorum. Geldiğimde görüşürüz." dedim ve o bana sarılmaya kalkışmadan hızlıca anahtarı da alıp kapıya yöneldim. Evden çıktığımda derin bir nefes aldım. Ashton kolay ikna olmuştu. Belki de bana söyledikleri yüzünden pişmandı. Çünkü beni her seferinde üzmeyi başardığını biliyordu. Üzüldüğümde ondan uzaklaştığımı da biliyordu. Ama yine de davranışlarına dikkat etmiyordu. Onun bana söylediği hiçbir sözü hak etmiyordum.
Garaja indiğimde Michael arabanın içerisinde beni bekliyordu. Kafasını camdan dışarıya çıkarıp "Central Park olduğuna emin misin? Sabaha kadar turlamamız gerekebilir." dedi. Yolcu koltuğuna oturup kemerimi bağladım ve başımla onu onayladım.
"Orada. Buna eminim." dedim. Michael arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında Calum'ı eve nasıl geri döndüreceğimi düşünüyordum. Sonsuza kadar gelmeyecek birini orada bekleyemezdi. Buna izin veremezdim.
Açlık ve Calum'ın yokluğu yavaş yavaş migrenimi tetiklemeye başlamıştı. Ama Michael'ın elime tutuşturduğu krakerler dışında bir şey yiyebileceğimi hiç sanmıyordum. Calum da acıkmış olmalıydı. Hikayelerde bu kısımları atlamak kolaydı. Okuyucular ne zaman duş aldığını, yemek yediğini, saçını taradığını merak etmezdi. Bu ayrıntıları yazmam gerektiğini Amanda'dan önce Michael bana söylemişti. Rutinleşen ayrıntılara o gün önem vermeye başlamıştım. Açlık beni öldürebileceği gibi bir roman karakterini de öldürebilirdi. Hayali olsa bile.
"Geldik Felicia. Sen in ben aracı park edip geleceğim. Telefonunu açık tut."
"Teşekkür ederim Mike." dedim ve arabadan inip parkın içerisine girdim.
Nereden başlamam gerektiğini düşünürken kendime sakin kalma şartı koştum. Neden gidip bu kadar büyük bir alan yazmıştım ki? Ama yine de belli bir nokta yazdığım için mutluydum. Onun burada olduğunu düşünüyordum. Eğer burada değilse daha büyük sorunlar beni bekliyor olacaktı.
"Calum!" diye bağırdım. Muhtemelen gelecek ay kar yağmaya başlayacaktı ve o yüzden dışarısı akşam daha da soğuk oluyordu. Calum'ın kalorifer sıcaklığında olduğuna emindim ama bu ısı onu ne kadar sıcak tutar işte ondan hiç emin değildim.
Ashton da dahil bazı sporcular özellikle böyle havalarda parka gelirlerdi. Vücut daha fazla kalori yakıyormuş, Ashton öyle söylemişti. Ne kadar doğrudur bilmiyorum tabi. Aklıma takılan konuları araştırmayı severdim ama bu konuyu araştırma fırsatım hiç olmamıştı. Ama bu sporculara şu an minnet duyuyordum. Çünkü etraf beklediğimden daha kalabalıktı. En son yayınlanan romanımda ana karakter böyle bir yerde içkiyi fazla kaçırdığı için bayılmış ve kimse ona yardım etmemişti. Sabah uyandığında yine parkta yalnız başınaydı. Bazı olaylar kurgulardaki kadar kolay değildi ve bunu yansıtmak istemiştim. Bunun için karakterimden özür diliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
War of Hearts
Fanfiction⭐ 2019 Wattys Ödülleri "Hayran Kurgu" kategorisi kazananı ⭐ Kendi hayalinizde oluşturup aşık olduğunuz kişi karşınıza çıksa ne yaparsınız? Felicia Godfrey, başarılı bir genç kurgu yazarıdır. Son yazdığı romanındaki ana karaktere durduramadığı bir aş...