Papatya: Kitap için teşekkürler. Değerli görünüyor.
Yurttan çıktıktan hemen sonra telefonu ceketimin cebine sıkıştırarak beni suratındaki gergin ifadeyle bekleyen Ayan'ın yanına doğru yürüdüm.
"Günaydın."
Kafasını kaldırdı ve, "Selam," dedi yavaşça.
"Gergin görünüyorsun," Ayan söylediğime gülmeye çalıştı fakat becerememişti.
"Biraz."
"Merak etme," diye mırıldandım omzunu ona güç vermek için dostça sıkarken. "Her şey iyi olacak."
"Umarım," dedi. "Umarım."
Ali abinin kafesine gitmek için durağa doğru yürümeye başladığımızda Ayan çok dalgın duruyordu, öyle ki bir şey söyleyecek olsam duymazdı bile.
Derince aldığım nefesimi yavaşça bırakırken boynumu atkımın içine gömmüştüm ki cebimdeki telefon mesaj sesiyle birlikte titredi. Telefonu kavrayıp cebimden çıkardığımda durak için karşıdan karşıya geçmeyi beliyorduk.
Tarık: Büyük babam ölmeden önce tüm kitaplarını bana bırakmıştı. Onlardan biri.
Tarık: Arasına papatyayı koyacak mısın?
Yavaşça gülümsedim. O gün bana papatyamı getiren kişi tamamen tanımadığım bir insandı, oysa şimdi onun aslında beni çoktandır tanıyor olduğunu biliyordum. Artık bana bir şeyler anlatmalıydı. Kim olduğunu, beni nasıl tanıdığını...
Papatya: Okumaya başladığım zaman.
Tarık: Güzel.
Tarık: Bu arada, arkadaşını sormayı unuttum. O akşam bir sorun çıkmadı değil mi?
Papatya: Hayır. O iyi.
Tarık: Sen? Sen iyi misin?
Papatya: Bu soruyu bana akşam tekrar sor, tamam mı? Ancak o zaman sana istediğin cevabı verebilirim.
Yeşil ışık yandı, Ayan başını önüne eğmiş düşünüyordu. Omzumu ona çarpıp ilerlemesi gerektiğini belli ettiğimde birlikte yolun karşısına geçtik. Duraktaki kalabalığın arasına katıldığımızda titreyen telefonumu suratıma kaldırdım.
Tarık: Duymayı istediğim cevabı değil, senin verdiğin cevabı umursuyorum.
Papatya: Kim olarak?
Bunu yapmam gerekiyordu. Ne kadar acıtırsa acıtsın tek bilmeyen taraf olmak oldukça zordu.
Tarık: Bahsedeceğim sana.
Papatya: Neden bekliyorsun?
Tarık çevrimiçi görünüyordu ama yazmadı. Ama ben onun yakasını bırakmaya niyetli değildim. Üsteledim.
Papatya: Neden, Tarık?
Yazıyor yazısı göründüğünde nefesimi tuttum.
Tarık: Beni yaralayacağından emin olduğum şeyin gerçekleşmesinden korkuyorum.
Nefesimi derince bırakırken bana karşı bu kadar dürüst olmasını şaşkınlıkla izlediğimde üşümüş parmaklarım klavyeye gitti.
Papatya: Neymiş o?
Cevap vermesini bekledim fakat üstteki çevrimiçi yazısı değişmedi. Öylece ekrana bakmaya devam ederken Ayan omzuma omzuyla vurdu. Kafamı dalgınca kaldırdığımda otobüsün çoktan gelmiş olduğunu gördüm.
Aynı anda, dakikalar sonra telefonum titredi. Dakikalar gerektirecek ne yazdığını merak ederken okuduğum cümlelerle adeta içim titredi.
Tarık: Beni unutmuş olman, Papatya. Seninle dolu anılarımı kimsesiz bırakman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Papatyalar Bahçesi
Fiksi Remaja(Tamamlandı.) "Seni soldurduklarını sananlar aslında senin, yapraklarının arasına sakladığın güzelliğini göremiyorlar." Derin bir nefes aldığını göğsünün şişip alçalmasından anladım. Koyu kırmızı tonlarında iri dudaklarını araladı. Alt dudağının köş...