8 - Ceza

44 9 0
                                    

MEDYA : Bayan Milles

Mp3 - Little Dume - Dangerous man * Epic *

* * * * * *

" Geç evlat. Senle bir konuşalım bakalım."

Sesi üzerine bakışlarımı kendi odasının kapısını kapatan Bayan Milles'e döndürdüm.

"Eee, ne duruyorsun? Geçsene hadi. " sesiyle kendime gelip işaret ettiği tekli koltuğa doğru geçip oturdum.

" Evet, sorunun ne olduğunu bana açıklar mısın lütfen?"

Bakışlarımı parkeler üzerinde gezindirirken bana sorulan bu ani soru üzerine derince bir iç çektim.

"Bir sorunumun olduğu falan yok efendim. Sadece, sadece o egoiste haddini göstermek istedim, hepsi bu kadar." diyerek içimdeki öfkeyi mavi gözlerime yansıtarak bakışlarımı ona çevirdim.

"Egoist dediğin kişi manyağın teki. Onun ne kadar belalı bir tip olduğundan haberin var mı senin? Ona gününü göstermekle ne planlıyordun acaba, başına bela almak mı? Bak sana ne olduğunu çok iyi biliyorum. Bunu sana kimin ve neden yaptığını da... O yüzden sana beladan uzak durmanı söylemiyorum, sana bunu emrediyorum!"

Biraz duraksayıp önündeki belgeri karıştırarak konuşmasına bir kâğıt önüne çekerek devam etti.

" Şimdi, gel gelelim cezana. Tüm ay boyunca o çocuktan uzak duracak, kışkırtmalarına dahi yüz vermeyeceksin. Bu konularda seni uyarıyorum. Umarım ne dediğim iyi anlaşılmıştır?"

"Ama..." diye karşı çıkmıştım ki Bayan Milles'in bakışları bu sözü söylememin bir faydası olmayacağını belirten bir hal alınca susup öylece boyun eğdim.

"Peki efendim."

Önündeki kağıda birşeyler karaladıktan sonra yine yüzünü bana çevirdi.

"Aferin. Şimdi git ve dediklerime bir bir uy. Aksi takdirde bana değil de ona uyduğunu falan görürsem veya duyarsam cezanı iki katına çıkarırım, haberin olsun. Bilmem anlatabildim mi?"

Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttuğum şu her bir saniye gitme isteğim daha da körüklenip harlanıyordu. Dışarıdan ne kadar boyun eğmiş gibi görünsem de
İçimdeki asi yanım çığlık atarcasına buna karşı çıkıyordu ve bu yanımı zaptetmek sandığımdan da güç gibi görünüyordu.

Buna daha fazla dayanamayıp,

" Çok iyi anladım efendim. İzninizle artık gidebilir miyim?" diye izin istemek mecburiyetinde kaldım aksi halde, 'Bu sizi hiç ilgilendirmez efendim, bu mesele benim meselem!' demek isteyen yanıma bu sefer hiç karşı koyamayacaktım.

"Bu konu tarafınca anlaşıldığı sürece tabi ki çıkabilirsin."

Bakışlarını önündeki evraklardan kaldırarak bana döndürdü ve yüzünde yer edinen hafif bir tebessümle eliyle gitmemi işaret ettiğinde olumluca kafa sallayıp odadan ayrılmış oldum.

Dişlerimi sıkıp dilimi yaralamış olduğumu ise ağzımda beliren demirimsi tattan anlamıştım. Derin bir nefes alarak hemen erkekler tuvaletinin yolunu tuttum. Hem kendime gelmem hem de bu iğrenç tattan bir an önce kurtulmam gerekiyordu.

Bayan Milles, ne derse desin ben intikamımı o çocuktan alacak, bizim grupla ilgili ne gibi hain bir plan kuruyormuş bir an önce öğrenecektim. Sırf Bayan Milles dedi diye planlarımdan vazgeçip geri adım atacak biri hiç değildim. Cezaların canı cehennemeydi!

Erkekler tuvaletine ilk adımımı atmamla birlikte yüzüme hemen bir su çalmış oldum. Ağzımı da suyla çalkalayıp tükürdükten sonra suyla temas etmiş olmanın vermiş olduğu rahatlıkla bakışlarımı aynadaki öfkeyle bakan bene çevirdim.

Bu çocuk beni harbiden değiştiriyordu! Ben bu kadar öfkeli, bu kadar isyankar biri hiç olmamıştım bugüne kadar. Hem de hiç...

Tekrar yüzümü eğip yüzüme su çaldığım sırada kapının kapanma sesiyle bakışlarımı aynadan arkamdaki bedene çevirdim.

" Anlaşılan senin yüzünü görmekten biran olsun kurtulamayacağım dostum! Söyle, bu sefer ne istiyorsun?" dediğimde bezgince iç çekerek yönümü ona döndürdüm.

Gülümseyişi, bedenimi her ne kadar onu boğma isteğiyle dolup taşırsa da umursamazlıkla kollarımı birbirine bağlayıp arkamdaki lavabo tezgahına yaslandım.

"Şu bizim müdireyle ne konuştuğunu merak ettiğimi söylesem? Söylesene, benden uzak durman ile ilgili birşeyler geveledi, öyle değil mi? Mesela ne kadar tehlikeli biri olduğumu falan, ha? Muhtemelen ceza olarak da sözlerine boyun eğmeni falan istemiştir o kadın."

Benden ne istediğini söyledikleri şeyden anlamıştım. Bayan Milles ile ne konuştuğumuzu nerden biliyordu bilmiyordum ama bir ceza daha almam için elinden gelen herşeyi yapacağı kesindi. Şuanda ise ona istediğini vermem için beni kışkırtma aşamasındaydı.

Düşündümde hayır, ona istediğini bir süre vermeyecektim!

"Evet, aynen öyle dostum. Söyleyeceklerin bittiyse ben gidiyorum." diyerek kapıya doğru hamle yapmamla hemen önümde bitiverdi.

"Sakın buna uyacağını söyleme bana küçük prens? Gerçekten mi? O bana karşı çıkan tarafına ne oldu ha?"

"Damien, bak dostum. Yapmam gereken daha önemli işlerim var benim. Seninle hiç uğraşamayacağım, tamam mı? Şimdi çekil yolumdan ahbap!"

Kahkası oda boyunca yankılanırken dişlerimi sıkıp yanlış bir hareket yapmamam için kendime engel olmaya çalıştım.

" Hadi ama ufaklık! Bu boyun eğmişliğin çok sıkıcı. Aklından geçeni yapmayacak mısın yani?" diyerek işaret parmağıyla şakağıma birkaç kez vurduğunda onu bileğinden tutarak kendimden hızla uzaklaştırdım.

"Ne yapmaya çalıştığını çok iyi biliyorum dostum ama yemezler. Sana o istediğin şeyi ne yazık ki veremeyeceğim." sözüm üzerine alaylı gülüşüne eşlik ederek onu kenara itip kapıdan çıktım.

Çıkmadan önce en son duyduğum şey ise Damien'nin, " Demek asi kedicik uysallaşmayı seçti ha? Güzel. "diye çıkan keyifli sesi oldu. Demek senin gözünde asi bir kediciktim ha?

'O halde sen bu asi kediciği ne yazık ki henüz tanıyamamışsın dostum. Nankör bir kedicikle oyun oynamayı seven yanın ondan yana tırmalanmayı da göze alsa çok iyi olurdu aksi taktirde bana bulaşmanın bedelini çok ağır bir şekilde ödeyeceğin kesindi!..'


*************

Oh, Vurdu ve gol oldu! Helal sana Taylor! Buda sana kapak olsun Damien'cık! Gerçi sen Taylor'un bu içinden geçirdiği sözleri duyamadın ama olsundu. ( Bayan kötü gülüşlü Zaferina "Niihahahahha" )

Yorumlarınızı belirtin ama sakın "Bölüm güzel olmuş, eh fena değil, iyiydi vs. " gibi kısa yazmayın. Biraz uzun tutun canım 😂

Sevgilerle.

H.T

Yıldızlar KampıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin