🌸 4. Bölüm 🌸

2.4K 84 3
                                    

Dalyan Kayaoğlu.
   "Dediğim gibi Çınar, projeye bir ay kaldı yeni ortak bulman gerekiyor proje çizecek birini ayarladım sen sadece Ecem'i biraz fişeklemen gerekiyor ki kızı aramıza sokabilsin" dediğimde dediklerimi dikkatle dinleyip sessizce bekledi, bende odamda sessizce konuşuyordum derin bir iç çekişini duydum sonra konuşmaya başladı.
    "Bugün şirkete gelmen çok önemli, Ecem bir kaç kişi daha buldu çizim ve sunum için ama onlar da berbat çıktı Ecem zaten bahsetmişti hatta önermişti fişeklememe gerek yok Ecem de bunu öne sürdü ama sormaya çekindi sana"
    "O zaman doğru yoldayız"
    "Aynen öyle adamım...kız ne yapıyor?"
    "Tam bir sakar ve baş belası...ömrümde böyle asi ama lanet olsun ki..." sustum, dün akşam bana söyledikleri kulağıma gelince hafifçe kaşlarımı çattım kafasız kafa nedir ya? Gözlerimi kapattım ve başımı iki yana salladım, görmek ister misin soruma verdiği ürkek ve utangaç bakıştaki o sevimlilik ve tatlılık? Bir kız nasıl hem asi hem sevimli olabiliyordu anlamıyordum.
    "Evet lanet olsun ki?" diye sorunca hemen kendime geldim.
    "Yok birşey siktir et, gelirim birazdan kızı eve bırakacağım oradan akarım holdinge"
    "Tamam kardeşim" deyip kapatınca iç çektim ve odadan çıktım, kızın odasına yöneldiğimde kapıyı açıp içeri girdim irkilerek yatakta doğrulup gözlerime sevimli bir kız çocuğu gibi masumca bakınca bir an afalladım vücuduma titrekçe bir elektrik hücum etmişti kalbim yerinde sızlamıştı sonra kaşlarımı çattım ve bu ani hisleri yok saydım.
    "Uyandın mı?"
    "Görüyorsun işte uyandığımı?" diye asice davranıp kollarını göğsünde bağlayınca dişlerimi sıktım.
    "İyi kalk hadi eve bırakacağım seni, işlerim var seni bekleyemem"
    "Bende meraklısı değildim zaten oyalanmak için, bayılmıyorum sana!" deyip ayağı kalkmaya çalışınca tekrar yatağa oturdu ayak bileğini ovalayıp çocuksu sesler çıkardı bu sefer hiçbir şey yapmadan omzumu kapı pervasıza dayayıp ne yapacağını merak ettim tekrar ayağı kalkıp tek ayak üstünde seke seke ilerlemeye başlayınca yorgana takılıp yüz üstü düştü.
    "Sakar!" dedim sertçe. Oflayarak yere oturdu ve inatla benden yardım almadan kendisi kalkmaya çalıştı aptalca bir şeyi gurur yapmıştı resmen! Ona doğru ilerledim sonra oflayarak kolunu kaldırıp başını çevirince yanına gidip onu kucağıma aldım ve yüzüne baktım. "Ağrıyor mu hala?"
    "Sence az önce bale mi yaptım da düştüm, yoksa hala ağrıyıp oynatamadığım için mi düştüm?"
    "Bilmem her ikisi de olabilir, söz konusu sen olunca"
    "Hım...bu boz ayının içinde yaşayan şaka yapan biri varmış demek ki"
    "Şaka yapmam"
    "Dalga geçiyorsun ama, oysaki uzaktan nefes almayan bir robota benzediğini düşünmüştüm? Hani dışın soğuk ya! Klasik bir mafya gibi duruyorsun" dediğinde yürümeye başlayıp merdivenlerden yavaşça inmeye başladım, biraz korkutsa mıydım?
    "Mafya olduğumu nereden anladın?" diye sorunca gözleri kocaman açıldı ve masum çocuk gibi korkarak gözlerime baktı afallamamak için ona bakmadım ama yan gözle diye tabir ettiğimiz tekniği uygulayıp yüz ifadesinin ne olduğunu görmüştüm.
    "Se-sen mafya mısın? Katil misin? Ne yani ben bir kattile aynı evde mi kaldım? Biliyordum! O silahı boşuna taşımıyordun değil mi? Allah'ım!" diye korkuyla söylenince merdivenin son basamağından inip onu yere indirdim.
    "Bilmem, hayal gücüne bağlı herşey olabilirim"
    "İnsan dışında herşey tabi, bunu bilmen ne dürüstçe ve güzel bir kabulleniş" dediğinde sinirlerim oynadı ve kolunu tutup sıktığımda acıyla yüzünü buruşturup o ela gözlerine baktım.
    "Sana bu son uyarım güzelim, kelimelerine dikkat et yoksa senin için kötü olur"
    "Ben senin güzelin değilim sende o zaman dediklerine dikkat et!"
    "Kes sesini...baş belası!" dediğimde çocuk gibi beni itip yüzünü astı, kolunu bırakıp ceketimi giydim ve hızla kapıyı açıp onu sertçe kucağıma aldım ağzından ufak bir inilti firar ettikten sonra kapıyı kapatıp aracıma yöneldim.
Ela Elmas.
   Çocuk gibi arka koltukta ellerimle oynayıp gözlüğümü ittim ve tanımadığın bir adamın beni eve bırakmasını heyecanla bekledim ama o sırada ben evimin adresini söylemeden benim evimin yolundan ilerlediğini görünce kaşlarımı çattım. "Ben sana söylemedim adresi sen nereden biliyorsun bu civarlarda oturduğumu?"
   "Bu civarda değil, kapı numaranı bile biliyorum"
   "Nasıl...yoksa gerçekten de mafya mısın? Polisler belki de seni arıyordu başka suçlu sebeplerinden dolayı"
   "İçin rahat etsin, mafya değilim ama arkadaşlarım var" dediğinde tedirgin bir şekilde koltuğa daha çok sindim. Evimin kapısına gelince Ecem'i gördüm heyecanla ona el salladığımda oda kaşlarını çatıp bir bana bir arabaya bakıyordu ardından öfkeyle ellerini beline koyunca şaşkına girip hemen arabadan indim ona doğru topallaya topallaya gidip sıkıca sarıldığımda oda kollarını belime sardı.
   "Aptal kız nerelerdesin arıyorum açmıyorsun mesaj atıyorum cevap vermiyorsun senin için çok endişe ettim, patrondan izin alıp geldim buraya? Ayrıca bu adam kim?" diye sorduğunda başımı çevirip bize bakan kişiye döndüm, bezgince iç çektim.
   "Sana anlatırım bir kahvaltı yapıp kahve içmek istiyorum şuan"
   "Tamam" dediğinde o adam ve Ecem bir an bakıştırlar ama Ecem nedense hiç şaşırmışa benzemiyordu, sessizce konuşuyorlardı gözleriyle sanki...çok garipti.
Dalyan Telefonu Kapattıktan Hemen Sonra.
    "Ecem şimdi beni iyi dinle, bu herifler bizi yarı yolda bıraktılar bunu biliyorsun değil mi? Yeni bir ortak bulduğumuzda çizimi iyi yapan birine ihtiyacımız olacak hatta sende söylemiştin Ela çok güzel çizim yapar diye"
    "Evet ama siz..."
    "Dalyan şuan Ela ile birlikte..."
    "Ne?" Çınar sabırla iç çekip ona durumu baştan anlatmaya karar verdi yoksa bu böyle giderse aklını oynatacaktı, ona Dalyan'ın adamı vuracağını, Lunaparktaki olayları ve şimdi ki olayları teker teker detaylıca anlatınca Ecem durumu kavradı ve arkadaşı için çok üzüldü. "Kim bilir nasıl korkmuştur Dalyan bey umarım onun üzerine gitmez"
   "Ela mı üzerine gidiyor yoksa Dalyan mı? Adamın yanağını yoldu resmen"
   "Aslında öyle biri değildir Ela, çok sevimli sevecen biri ona karşı kötü davranmadığında da aslında iyi davranmaya devam eder ama Ela Dalyan beyi hiç görmedi tanımıyor o yüzden böyle tepki vermesi normal"
    "Şimdi bunları bırakalım iş konuşmanın sırası, o kızı buraya getirip bizimle çalışmaya ikna etmelisin sonuçta senin arkadaşın yabancı birine bu çizimi verip de daha fazla zaman kaybı yaşamayalım"
   "Aslında oda iş arıyordu en azından annesine ve kendisine bakabilecek bir durumu olacak zaten size söylemiştim teklif etmiştim ama Dalyan beye söylemeye çekindim"
   "Ben onunla konuştum fikrini onayladı oda istiyor kızı holdingde"
   "Ama zor kabul edecektir her ne kadar ihtiyacı olsa da işe, baya uğraştırır"
   "Şimdi Dalyan onu evine bırakmaya gitti sen onlar varmadan Ela'nın evinin orada onun gelmesini bekleyeceksin ama sakın Dalyan'ı tanıdığını belli etme zaten ikisi de birbirini kedi köpek gibi yiyorlar? Patron benim, sende benim çalışanımsın olarak bilsin anlaştık mı?"
   "Ama Ela orada sizi de gördü?"
   "Ben ona Dalyan gibi baskı yapmam güzellikle rica ederim, eminim ki kırmaz"
   "Anlaştık"
Şimdi Ki Zaman.
   "Anlayacağın saçma sapan bir olay oldu bir anda herif beni aldı eve götürdü sen kimsin ya kimsin sen? Pisliğe bak!" dediğimde Ecem hiç istifini bozmadan şaşırmadan beni dinlemişti diğer yandan nedense gülmemek için zor tutuyordu onun bu tepkisine sinirle karşılık verdim. "Ecem hiç birşey söylemeyecek misin? Gülmemek için kendini zor tuttuğun belli oluyor yani!"
   "Ya aslında ben sana birşey söyleyeceğim ama sakın kızma"
    "Ne?"
    "O adam benim patronum, Çınar beyi de tanıyorum oda onun en yakın arkadaşı" dediğinde şaşkınlık geçirdim, hemen durumu toparlamaya çalıştı. "Sende biliyorsun patron işten kovdu çizim yapanları, şimdi yeni ortak arıyorlar çizimi güzel birine ihtiyaçları var..."
   "Eee?" diye sordum şaşkınlıktan çıkıp yüzüne manalı manalı bakarak, çekingen bir tavırla yüzüme baktı ve ofladı.
   "Ela öyle bakma ödümü patlatıyorsun" dediğinde gözlerimi başka yöne çevirdim oda konuşmaya devam etti. "Aslında Çınar bey söylememem konusunda beni uyardı ama ben sana söylemek istedim sonuçta kaç yıllık arkadaşımsın senden gizleyemem, Çınar bey burada patron olup beni çalışanı zannetmen için sana böyle söylememi istedi..."
   "Sebep?"
   "Sebebi şu...çizimin çok güzel olduğu için seni şirkete aldırıp..."
   "Asla olmaz! Dur tahmin edeyim Çınar bey kendisini patron olarak tanıtacağını sana söylemiş demek ki gerçek patron o mafya kılıklı zorba herif mi?" dediğimde sesini çıkarmayıp bakışlarını kaçırınca deli gibi başımı iki yana salladım.
   "Asla olmaz git ona söyle!"
   "Ama sende iş arıyorsun..."
   "Arıyorum ama öyle bir adamla değil şirkette çalışmak, artık nefes bile almak istemiyorum"
   "Ama Ela bak onları düşünmeyebilirsin ama bu sefer bütün yük benim üzerime binmiş olacak, çizim yapan birini ayrı bulacağım sunum yapan birini ayrı bulacağım toplantı ayarlayacağım hangisini yapacağım? Lütfen benim için kabul et, üstelik şirkette çalışacaksın yüklü miktar maaş alıyorsun..."
   "Benim derdim para değil Ecem..."
   "Biliyorum ama lütfen Ela...kabul etsen ne olacak ölecek misin?"
   "Evet!"
   "Yalvarırım lütfen kabul et Ela, en azından bunca yıllık dostluğumuz için?" dediğinde derin bir iç çekip başımı bezgince tavana kaldırdım elimi boğazıma götürdüm o sırada telefonu çalınca gözlerim ekrana gitti Çınar beyin adını görünce dudaklarımı büzüp kollarımı göğsümde kavuşturdum oda üzgün bir şekilde telefonu açtı. "Efendim...şu an ikna etmeye çalışıyorum...Çınar bey herşeyden haberi var maalesef...mecburdum söylemeye çünkü ona yalan söyleyemezdim o benim arkadaşım..." dediğinde gözleri çipil çipil olunca üzgünce kaşlarımı çattım. "Tamam" deyip kapatınca merakıma yenik düştüm.
   "Ne dedi sevgili patron yardımcısı?"
   "Dalyan bey eğer gelip çalışmayı kabul etmiyorsa başka yerde de çalışmayacak dedi, engel olurum dedi? İşin zor" dediğinde öfkeyle ayağı kalkıp ağzıma gelen bütün küfürleri saydım.
   "Kendisini ne zannediyor herife bak, sen kaç gündür beni tanıyorsun ki hemen her şeyime karışıyorsun kimsin sen?"
   "Kabul edecek misin?"
   "Hayır!" diye bağırıp kollarımı göğsümde kavuşturdum, oda üzgünce başını eğdi.
   "Yani beni üzeceksin" dediğinde bıkkınca ona baktım.
   "O adamla aynı yerde çalışmam"
   "Ya ne var yani çizim için azıcık dayansan?" dediğinde ofladım ve avuç içimle alnıma vurup başımı iki yana salladım.
   "Olmaz!"
   "İnatçı keçi!" deyip hemen ayağı kalktı ve çantasını montunu alıp kapıya gitti.
   "Nereye?"
   "Şirkete!" diye sinirle söyleyip çıkıp gitti.
Dalyan Kayaoğlu.
    "Şirkete gelmeyi reddetti öyle mi benimle aynı havayı bile solumak istemiyor demek!" sinirle kendi kendime konuşup kahvemden bir yudum aldım ve öfkeyle alnımı sıvazlayıp küfür ettim. "İnatçı keçi, gururlu...hayatımda beni hiç böyle uğraştıracak biri olmamıştı" dedim ve iç çekip şirket telefonunu elime aldım ve Esma'yı aradım biri gelirse çıktığımı söylemesi için emir verip odadan çıktım, o sırada bir diğer sekreterim Alev bana doğru gülümseyerek yaklaştı ve elindeki dosyayı hafifçe salladı.
   "İmza için gelmiştim efendim"
   "Sonra şimdi işim var"
   "Gergin görünüyorsunuz, birşey mi oldu benim yapabileceğim birşey var mı?"
   "Yok!" deyip öfkeyle merdivenlerden inmeye başladım o sırada Çınar aceleyle bana doğru gelince kaşlarımı çattım.
   "Dur bir yere gitme, yeni ortak buldum yüklü bir miktarda ortaya hisse koyacak yarı yarıya"
   "Yüzde sekseni benim yüzde yirmisi onun olsun"
   "Kabul ettirmeye çalışırım" dediğinde bir kaç adam holdinge giriş yaptı, başımla işaret ettim.
   "Şunlar mı?"
   "Aynen"
   "Tamda işimin sırasında" deyip öfkeyle bir küfür daha savurdum, ortaklık bitmişti geriye çizim ve sunum kalmıştı lanet olasıca kız teklifi reddetmesi üzerine konuşmaya gidecektim ama adamlar gelmişti! Sekreterim yanıma hızla yaklaştı peşinden Ecem geldi ve adamlarla el sıkıştılar bende başımla selam verip elimle toplantı odasını gösterdim. "Önce bir kısa toplantı yaptıktan sonra net bir karar veririz ortalık için"
   "Tamamdır" dedi, adamları toplantı salonuna yönlendirip peşlerinden gittim.
Ela Elmas.
   Topallaya topallaya mutfağa gidip kendime yemek yaptım ve yedikten sonra güzel bir akşam kahvesi içip televizyonu açtım o sırada telefonum çalınca tanımadığım bir numara olduğunu gördüm, ilkinde açmadım ama ikinci kez arayınca ofladım ve tekrar cevap vermedim kesin Ecem'di açmayacağımı bildiği için başka birisinden aramış olacaktı? O adamı tanımıyordum bile yaşadıklarımı unutmadım Selin ablaya da özür dileyip olanları onların dilinden anlatıp yırtmıştım, iç çekip sıkıntıyla aklımı başka şeylerle meşgul etmeye çalıştım ama iş bulma olayım ciddiye binince markete gidip bir gazete almakta karar kıldım. Marketten gazete alıp yolda yavaş yavaş ilerlerken bir arabanın arkamdan beni takip ettiğini fark edip başımı çevirdim farları kapatıp durdurunca tedirgin olup hızlı hızlı yürümeye başladım ama ayak bileğim çok feci ağrımaya başlayınca yavaşlamak zorunda kaldım arabada benimle aynı tempoyla yaklaşınca hemen binaya girip anahtarla içeri girdim kapı uzun bir müddet kapanmayınca kapımın önüne gelip anahtarı deliğe soktum o sırada ensemde bir nefes sesi hissetmemle çığlık atıp arkamı döndüm iri cüssesi önümü kapatmış sırtım kapıya yaslanmıştı korku ve şaşkınlıkla yüzüne bakarken o sertçe yüzümü inceledi nefesimi tutup gözlerim büyümüş bir şekilde ona bakarken konuştu. "Telefonumu neden açmadın? Ayrıca teklifimi reddedecek kadar cesaretlisin demek ki"
   "Telefonumu nereden buldun? Ecem tabi ki değil mi? Ayrıca daha önce söyledim"
   "Başka işe gitmene engel olurum demiştim!" deyip hızla elimden gazete kupürünü aldı ve paramparça olana kadar yırtmaya başlayınca öfkeyle kolunu tutup engel olmaya çalıştım.
   "Sen manyak mısın deli misin ne yapıyorsun bırak gazetemi!"
   "Benimle çalışacaksın"
   "Seninle çalışmak istemiyorum"
   "O zaman başka yerde de çalışamazsın!"
   "Sen kim oluyorsun da karışıyorsun, seni tanımıyorum etmiyorum bu cüreti nereden buluyorsun kimsin sen?"
   "Sen inatçıysan bende inatçıyım, ya benimle çalışırsın yada burada böyle süs eşya gibi beklersin" dediğinde oflayarak başımı kapıya yasladım oda ellerini kumaş pantolonun ceplerine koyup bana tepeden bakınca dudaklarımı büzdüm, bir müddet o bana ben ona bakmıştım ısrarla ve inatla bekliyordu başımı iki yana salladığımda dişlerini sıktı ve iç çekti. "Teklifimi kabul edene kadar burada böyle dikileceğim, hadi bakalım!" son sözü gözlerini kısarak söylemişti ve niyetinde ciddi bir yüz ifadesi görünce tedirgin olup etrafıma bakındım eğer bu burada böyle durursa kesin komşularım yanlış anlayacaktı, adımı başka anlamlara getirip adım çıkacaktı korkuyla gözlerim büyüdü ve başımı iki yana salladım.
   "O-olmaz"
   "O zaman kabul edeceksin gelmeyi"
   "Allah seni bildiği gibi yapsın, zorba!"
   "Bu geliyorum mu demek oluyor?"
   "Başka seçenek bıraktın mı?"
   "Hayır"
   "Eee o zaman?" diye sorup kollarımı göğsümde kavuşturdum.
   "Yarın sabah odamda ol" dediğinde hiçbir şey demeden arkamı dönüp kapıyı açtım ve içeri girdim hala kapıda dikilince öfkeyle suratına kapatıp bağırdım.
   "Zorba!"

🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin