Dalyan Kayaoğlu.
"Kızı her yerde didik didik aramaya devam ediyor babası bir de o adam? Annesi güvende merak etme Ecem zaten sık sık ziyaretine gidiyor görev verdiğim kadında yanında adamlar evin dışında nöbet tutuyor" diye rapor verdi Çınar, elimi cebime koyup boydan cama ilerleyip dışarıya baktım.
"Arasınlar bakalım, bizim çocuklardan ne haber onlar ne yapıyor?"
"Nikah işlemleri tamamda...düğünü gerçekten yapacak mısın?"
"Onu gelinlikli görmek istiyorum"
"Biliyorum da...direk yıldırım nikahı yapsanız? Hazır oradayken balayını da aradan çıkartırsınız"
"Balayı için İtalya'ya gideceğimizi düşündüm, o düğünü yapacağım ama kına da olsun istiyorum? Sonuçta düğünden önce kına yapıyorlar" telefonum titremeye başlayınca annem yazısını gördüm ve sıkıntıyla iç çektim. "Ben seni ararım şuan annem arıyor"
"Tamam görüşürüz dikkat et"
"Dikkat etmesi gerekenler onlar, ben değil" dediğimde güldü ve telefonu kapattı, sıkıntıyla iç çekip annemi aradım hemen cevap verdi.
"Ne yapıyorsun?"
"İyiyim"
"Las Vegas'ta mısın?" diye sordu uykulu sesle, ofladım.
"Evet"
"O kızla evlenmeyi düşünüyor musun?"
"Size bunu daha önce de söyledim uçaktayken, evet evleneceğim"
"İyi tamam eğer mutlu olacaksan evlen"
"Öyle yapacağım" dediğimde kapatacağını söyledi ben ondan önce davranıp kapattım ve arkamı döndüm, Esmer Tanrıça uyuyordu odadan çıkıp aşağı indim o sırada kapı çalınca delikten baktım kumarhanemi göz kolaçan eden adamlarım gelmişti kapıyı açtım hepsi gülümseyerek yüzüme bakıyordu. "Dünde geldiniz, ne oldu bir sorun yoktur umarım"
"Hayır efendim, sadece ne zaman geleceksiniz onu öğrenmek için geldik"
"Telefonda söyleyebilirdiniz?"
"Bir kaç dosya da getirdik efendim, gittiğiniz günden bu güne kadar birikmiş birikimleri ve gidişatı size bildirmek için geldik" dedi adamlarımdan biri, dosyayı uzatınca elime alıp başımı salladım.
"Bu akşam geleceğim" dediğimde gülümseyecek uzaklaştılar bende kapıyı kapatıp mutfağa geçtim, madem Esmer Tanrıça uyuyordu bende ona bir jest yapsam hiç fena olmazdı.
Ela Elmas.
Aşağıdan yabancı bir şarkı yükselmişti gözlerimi açtığımda esnedim ve hayatımda en güzel keyifli uyanmaydı, gülümseyerek yatağı düzeltip tuvalete gittim ve elimi yüzümü yıkadım sonra aşağı indim salondan gelen müzik sesiyle beraber mutfaktan takır tukur sesler gelince başımı sağa çevirdim dudaklarım aralanmış şaşkınlıkla gözlerim büyümüş Dalyan'ın omlet yaptığını izlemiştim, yüzümde kocaman gülümsemeyle sessizce yanına gitmek için parmak uçlarımla ilerledim ve arkasında durup gülümsemeye devam ederek onu izledim sonra bir anda arkasını dönünce gülümseyip göz kırptı ve elindeki tavayı havaya kaldırdı. "Bize omlet yaptım"
"Sen nasıl bir adamsın?" dediğimde kaşlarını çatıp omleti masaya koydu ve kollarını belime sarıp beni çekince yanaklarım kızararak ellerimi göğsüne koydum.
"Nasıl bir adamım?"
"Zorba ama karizmatik, zorba ama eli her işe yatkın? Bir erkek hem zorba hem nasıl karizmatik olabilir?"
"Peki bir kız hem asi hem nasıl sevimli olabilir?"
"Ben asi değilim ki" çocuk gibi sitem edip omzumu silktim oda kaşlarını çatıp gözlerime baktı ve dudakları yukarı doğru kıvrıldı.
"Yüzümü cırmaladın, o bitmek bilmeyen lafların? Hepsini sayabilirim"
"E tamam belki biraz"
"Biraz mı?" dediğinde güldüm ve ona sıkıca sarıldım oda burnunu boynuma değdirip kokumu içine çekti. "Akşam kumarhaneye gideceğim oradaki işlere bakacağım, her şey nasıl, nasıl gidiyor bir göz edip görünmem gerekiyor"
"Ben?"
"Sen burada kalıyorsun"
"Nedenmiş?" diye sorup hızla geri çekildiğimde sinirlenmeye başlayarak kaşlarını çattı.
"Seni yanımda götürmemi istiyorsan avucunu yalarsın, orası bildiğin gibi yerler değil herkes herkesle işi götüyor sana söyledim burada herşey serbest seni oraya götürüp de katil olup gelemem!"
"Ama ben burada sıkılırım!"
"Hayır efendim kır dizini otur burada, o dediğin şeyi de unut"
"Bana ne!" dediğimde daha çok öfkelenip geri çekildi ve çayları döküp masaya oturunca kollarımı göğsümde bağlayıp ayağımı ritim tutarak yere vurmaya başladım oda çayından bir yudum içip gözlerini bana çevirdi ve dişlerini sıkarak konuştu.
"Otur!"
"Bana emir verme seni mafya kılıklı zorba!"
"Sana otur dedim, kahvaltını et"
"Benim burada canım sıkılır, hem sen yanımdasın ne olabilir ki? Bende geliyim?" diye sordum sevimlice, derin ve öfkeli bir şekilde iç çekip başını iki yana salladı.
"Olmaz, oralar tehlikeli"
"İyi! Konuşmuyorum seninle!" diye sesimi yükseltip çocuk gibi ayağımı yere vurdum ve salona gitmek için adım attım ama hemen bileğimi tutup kendisine çevirdi ve öfkeyle tekrar iç çekip ellerini omuzlarıma koydu.
"İyi tamam gel, başımın belası kız!"
"Gerçekten mi?" diye sordum çocuk gibi, dişlerini sıkıp başını çevirdi ve tekrar bana bakıp başını salladı.
"Evet, ama bir şartla!" dediğinde gülümseyerek yüzüne baktım.
"Neymiş?"
"Benim dediklerim olacak!"
"Senin dediklerin derken?"
"Ben ne istersem onu yapacaksın, işine gelirse bende buna, bana ne diyorum" deyip geri çekildi ve masaya oturdu, iç çekip bende karşısına geçtim ve başımı salladım.
"Kabul"
🌸
Akşam için hazırlanmaya başladığımda bir elbise giymiştim su yeşiliydi çok güzeldi sırtı biraz açıktı ama sorun değildi Dalyan beyle yarım saat boyunca bu elbiseyi giyicem hayır giymeyeceksin kavgası yapmıştık benim istediğim olacak diye şart koştuğunu hatırlatınca yine değiştirmemiştim, üzerime aşağıya kadar gelen kalın siyah paltomu çıkarmamak şartıyla giymeme izin vermişti göğüs dekoltesi zaten açık değildi bu konuda fazla tartışma yaratmadık. Yine o üstü açık arabayla beraber dolaşmaya başladığımızda etrafıma meraklı gözlerle bakıp izlemeye başladım gözlerim büyümüştü utancımdan yanaklarım kızarmıştı çünkü az önce gözümün önünde sevgili kucak kucağa öpüşürken görmüştüm başımı çevirmemle Dalyan'la göz göze gelince bakışlarımı kaçırdım oda arsızca gülümsedi. "Ne oldu gördüklerin seni utandırdı mı?"
"Fazla serbestmiş"
"Öyle...burası Türkiye değil, namus diye birşey yok" dediğinde kaşlarımı çattım gözlerine baktığımda oda tek kaşını kaldırmıştı acaba burada hiç biriyle birlikte olmuş muydu? O eve getirmiş miydi? Sanki düşüncelerimi okumuş gibi tek kaşını indirip çaprazca gülümsedi.
"Düşündüğün şeylerin her biri oldu" dediğinde gözlerim büyüdü ve bir anda kıskançlık tavan yapmış öfkeyle yüzüne bakmıştım.
"Yani o eve de getirdin..."
"Hayır kimseyi evime sokmam, sen ilksin hem burada hem Türkiye de ki evlerimde...o orman evine de ilk seninle girdim kendi evimde de...ama birlikte olma konusunda..."
"Yattın"
"Ben bir erkeğim, ama üzülmene gerek yok..."
"Üzülmeme gerek yok öyle mi?" diye sesimi yükseltip sırtımı ona çevirdim ve kollarımı göğsümde bağladım. "Erkekmiş!" deyip çenemi dikleştirdim, kıkırdadığını duyunca öfkeyle homurdanıp daha çok sırtımı döndüğümde kolumu tutup kendisine çekti ve elini çeneme koydu gözleri çakmak çakmak olmuştu.
"Senden önceydi hepsi, seni hiç tanımadan önceydi onlar...ama ne zaman seni tanıdım yemin ederim başka kadınla yatmayı geç, elini bile tutmadım" dediğinde yüzümde bir gülümseme oldu ve gözlerimle onu süzdüm kaşlarını çatmış gerçekten ciddi konuşuyordu ona sıkıca sarıldığımda oda aynı şekilde kollarını bana sarıp başımı öptü. Görkemli bir şekilde tasarlanmış büyük bir binanın önünde durduk korumalar hızla bizim arabaya yaklaşmıştı şöför hızla kapımızı açıp çıkmamıza yardım ettikten sonra Dalyan hemen yanıma gelip elini belime attı ve korumalarla beraber girişe yöneldik Dalyan İngilizce bir şeyler söylüyordu onlar da ona, bense etrafa çekingen ve tedirgin bakıyordum içeri girdiğimizde sesler gümbür gümbürdü içki için ayrılan bölmede tonlarca insan içiyor bir kısmı kuytu köşede öpüşüyor bir kısmı dans ediyor çoğu ise kumar oynuyordu yanlarında birbirinden güzel ve her yeri görünen kadınlar vardı hem kıskançlıkla hem tedirgince etrafa bakıp Dalyan'ın kolunu tuttum farkında olmadan sıktığımda başını bana çevirip kaşlarını çattı. "Bir şey mi oldu?"
"İyiyim sadece...tedirginim"
"Birazdan odama çıkacağız" deyip korumalara geri döndü, onlarla ayak üstü sohbet ederken karşı masadan elinde iki deri siyah çantayla bize doğru gelen adama baktım yaşlıydı ama karizmatik biriydi saçları hafif kırlaşmıştı yanında ise kızı yaşında kızıl saçlı bir kadın vardı Dalyan korumalarla konuşmasını bitirip bize gelen adama baş selamı verdi ve bana döndü. "Sen burada dur bir yere ayrılma bir şey olursa korumalara söyle, ben hemen geliyorum" dediğinde adamla İngilizce bir şeyler konuşup kırmızı ışıklarla döşenmiş bir koridora yöneldiler tedirgin bir şekilde etrafa bakarken o kızıl saçlı kadın bana samimi bir şekilde gülümseyince bende aynı şekilde gülümsemeye çalıştım o sırada içkiyle ilgilenen adam bana İngilizce birşey sorunca kaşlarımı çatıp anlamıyorum dilini der gibi el hareketi yapınca gülümsedi.
"Sen Türk'sün o zaman"
"Evet" dedim rahatlayarak, oda gülümsedi.
"Yabancı zannettim kusura bakmayın, siz herhalde Dalyan beyin sevgilisi oluyorsunuz? Gerçi evleneceğinizi ve bebek beklediğinizi duyduk" dediğinde gülümsedim ve başımı salladım. "Tebrik ederim"
"Teşekkür ederim"
"Valla Dalyan beyi nasıl etkilediniz evlenecek kadar hayret ediyorum üstelik bir baba olacak...o asla evlenmem diyordu hele baba olma düşüncesini çoktan kafasından silmişti gece hayatına ve tek gecelik ilişkileri severdi bir kadınla çıkardı ardından aynı kadınla hayatını sürdürmezdi" dediğinde tedirgin ve kıskançlıkla etrafa baktığımda siyah gözleriyle yüzümü süzüp sarı uzun saçlarını geriye attı. "Birşey içmek ister misiniz? Gerçi hamilesiniz, ama sizin için bir meyveli kokteyl hazırlayabilirim" dediğinde başımı iki yana sallayıp gülümsedim.
"Teşekkür ederim, Dalyan zaten birazdan gelir ben onu bekleyeceğim"
"Peki efendim nasıl isterseniz" deyip diğer müşterilerle ilgilenmeye başladı, kızıl saçlı kadın yanımda oturup bir içki sipariş verdiğinde başımı başka yöne çevirmemle dibimde oturan takım elbiseli genç bir iş adamını bana bakarken görünce irkildim ve geriye doğru sıçrayıp gözlüklerimi ittirdim gülümsedi ve İngilizce konuşunca kaşlarımı çattım oda kaşlarını çatınca Türk deyince başımı salladım ve Türkçe konuşmaya başlayınca gözlerim yuvalarından çıkmıştı.
"Benimle bir geceliğine var mısın? Kaç para istersin bunun için?" diye sordu Amerikan aksanıyla, gözlerim büyümüş ürkerek geriye giderken kolumu tuttu ve kaşlarını çattı. "Bak bu olmadı işte, bu kadar çok ürkmene gerek yok bebeğim canını yakmam" dediğinde birer içki söyleyince tedirgince etrafa bakındım, adam elini kolumdan çekmiyordu Dalyan'ın korumalarına baktığımda onlar da ortada yoktu başımı arkaya çevirdiğimde kızıl saçlı kadın başka bir adamla içki içerken barda duran genç çocuk bizi gördü kaşları çatıldı, bizim içkimizi geçiren başka bir çocuk önümüze bırakıp gidince kolumu çekmeye çalıştım.
"Üzgünüm zaten bir sevgilim var kendisi gelmek üzere zaten..."
"Buna inanacağımı mı sandın?" deyip daha fazla kendisine çekince öfkelenmeye başlayarak kolumu hızla çektim.
"Sen ne söylediğinin farkında mısın pislik herif? Ne gibi görünüyorum orada? Sen beni diğer kadınlarla kıyasladın herhalde ama onlar gibi değilim, buradaki kızlar gibi de serbest değilim! Uzak dur benden, yoksa seni çok fena yaparım duydun mu beni hayvan herif! Puşt! Orospu çocuğu!" diye sesimi yükselttiğimde kaşlarını havaya kaldırıp tekrar kolumu tuttu bu sefer daha sıkı kavrayınca yüzümü buruşturdum ve çekmeye çalıştım o sırada barda konuştuğumuz çocuk İngilizce bağırarak bir şeyler söyleyip adamın omzunu sertçe tutup itti korumalar bizi gördüğünde hızla bize yaklaşırken Dalyan'ın o tehlikeli gürlemesini duydum.
"Ne oluyor lan burada!" yerimde irkilip etrafa baktığımda hiç kimse bizi duymamış gibi arkasını dönüp bakmamıştı, Dalyan hızla belimi tutup arkaya çekmesiyle korumalar benim etrafımı kuşatmıştı barmen bir beyzbol sopası çıkarıp herifin kafasına vurunca ufak bir çığlık atıp ellerimle ağzımı kapattım, Dalyan herifin boğazını tutup sıkmaya başlayınca korkuyla ileri gittim ama korumalar engel oldu.
"Efendim siz geride durun, güvenlik açısından" dediğinde Dalyan hızla bize döndü öfkeyle gözlerini korumalara dikti.
"Onu götürün buradan!" dediğinde başlarını sallayıp sağ yanımdaki koruma eliyle işaret etti bende mecburen dediklerini yapıp ilerlemeye başladım, kırmızı koridora girerken bir anda başım, dönmeye ateş basmaya başladı gözlerimi büyütüp elimi boğazıma götürdüm dizlerimin bağı artık tutmuyordu yere çökünce korumalardan biri kolumu tutup endişeyle bana seslendi, sonra Dalyan'a haber verilmesini söyleyince kendimi direk yere attım ve gözlerimi kapattım.
Dalyan Karaoğlu.
"Sen benim olana dokunmakla kalmayıp yatmayı teklif ettin öyle mi?" dedim öfkeyle bağırarak, elime beyzbol sopasını alıp bacağına sertçe vurduğumda kemik dışarı fırladı acıyla gürleyip bacağını tutunca öfkeyle kafa atıp üzerine çıktım herif belindeki silahı çıkarınca bütün korumalarım daire yapıp ona silah doğrulttular ben daha çok öfkelenip boğazını sıktım. "Benim mekanımda bana silah mı çekiyorsun?" ve ardı ardına yumruk indirmeye başladığımda korumalarımdan bir kaçı arkama geçti.
"Efendim Ela Hanım'ın durumu iyi değil sanırım tansiyonu düştü, koridorda bayıldı" dediklerinde yumruk atmayı bırakıp endişeyle ayağı kalktım ve adamlarıma baktım.
"Ben gelene kadar sikin!" diye gürleyip hızla koridora yöneldim ilerlediğimde yan şeklinde uzanmış hareketsiz yatıyordu korumam onun başında beklerken beni görünce direk diğerlerinin yanına gitmesini söyledim, dizlerimin üzerine çöküp onu kucağıma çektim ve endişeyle kaşlarımı çattım elimi yanağına koydum. "Ela, güzelim aç gözlerini" dediğimde hareketsiz yatmaya devam edince bir küfür savurup onu kucağıma aldım, odama vardığımda göz tarayıcının önüne geçip gözlerimi kıstım kırmızı ışık gözlerimi taradıktan sonra yeşile dönüp kapı kendiliğinden açılınca içeri girip üç kişilik yatağa yaklaştım ve onu yatırıp daire şeklinde oluşan küçük bara gidip bir kolonya aldım ve yanına ilerledim vardığımda dizlerimin üzerine yatağa çöküp elime kolonyağı döktüm ve burnuna tuttum, bir kaç nefes çekip gözlerini yavaş yavaş açmaya başlayınca endişem dinmiş rahatlayarak gözlerimi kapamış onu hızla kucağıma çekip sıkıca sarılmıştım. "Beni korkuttun sevimli" dediğimde elini göğsüme koyup gömleğimi sıktı ve başını daha çok boyun girintime koyup iç çekti.
"İyiyim merak etme"
"Ben sana dedim gelme diye inat ettin bak ne oldu? Sana söyledim burası serbest diye, beni katil yapacaksın en sonunda!" diye sesimi yükseltince irkilip geri çekildi yüzüne öfkeyle bakıp hızla geri çekildim ve ufak bara yaklaşıp kendime bir viski koydum tek seferde bitirip dişlerimi sıktım ve oflayarak ellerimle yüzümü sıvazladım, çocuk gibi gözleri dolmuş bir şekilde ellerini önünde birleştirip yataktan kalktı ve bana doğru yaklaşmaya başladı, içimdeki öfke azalmaya başlamış ona bağırdığım için pişmanlık yaşamıştım yanaklarından pıtır pıtır damlalar akarken başımı kaldırıp tekrar ona baktığımda gözlerini bana çevirdi kaşlarımı üzüntüyle çatıp ellerimi yanaklarına koydum. "Ağlama" dediğimde bakışlarını yere çevirdi. "Ağlama dedim" dediğimde bana sıkıca sarılıp hıçkırdı içime resmen bir ateş düşmüştü, kendime sinirlenerek dişlerimi sıktım oda iç çekerek kollarını bana sıkıca sardı, saçlarına başımı gömüp kokusunu içime çektim. "Özür dilerim sevgilim, bağırdığım için...özür dilerim, ağlama yeter ki" dediğimde gözlerimi kapatıp iç çektim tekrar, ellerini göğsüme koydu ve alnını yasladı.
"Bende sözünü dinlemedim...özür dilerim" dediğinde gülümsedim ve geri çekilip yanaklarını tuttum ve alnını öpüp alnımı dayadım.
"Önemli değil geçti artık...bir daha sözümü dinlememezlik yapma ama...senin yüzünden az kalsın katil olacaktım"
"Özür dilerim" dediğinde kendimi zor tuttum onu yatağa atıp yeter diyene kadar öpmemek için, kendimi zor tuttum ateşimle onu kavurmamak için...derin bir iç çekip geri çekildim.
"Hadi gidelim, burada bir işimiz kalmadı artık, biriken paraları aldım adamdan" dediğimde başını sallayıp koluma girince yanağını ısırdım ardından emip ıslak öptüğümde titrediğini fark edince kendimi bir kere daha dizginlemek zorunda kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸
RomanceZorba bir adamla sevimli kızın ilişkisi nasıl olabilirdi? Ortaya karmaşık, ama bir o kadar da tatlı bir görünüm oluyor aslında. Diğer taraf uzlaşmayı seçerken diğer taraf burnunun dikine giderken nasıl bir aşk doğabilirdi? Biri soğuk, dışarıdan acım...