🌸 29. Bölüm 🌸

953 34 0
                                    

Uyandığımda Dalyan bana sıkıca sarılmış halde bulmuştum gülümseyerek ona iyice sokulup boynundan göğsüne kadar parmaklarımla okşamaya başlamıştım göğsü çıplaktı pürüzsüz ve mükemmeldi gözleriyle beni takip ettiği zaman utanıyordum ama şimdi uyuduğunu bilmek ve ona böyle yaklaşmak beni daha iyi hissettiriyordu, elimi yanağına koyup okşadım ardından çenesine indim sonra dudaklarını okşadım. "Seni çok seviyorum"
   "Bende seni seviyorum" deyince elektrik çarpmış gibi elimi çekip hemen yanaklarım kızarmaya başlamış bir şekilde ellerimi yumruk yapıp dudaklarıma bastırdım, kaşlarını çatıp gözlerini açtığında daha çok utanarak gözlerimi kaçırdım ama hemen elimi tutup çekti ve çenemi okşamaya başladı. "Bak bana sevgilim" dediğinde gözlerimi ona çevirdim kaşları düzelmiş dudakları yukarı doğru kıvrılmış bir şekilde bana baktı ardından uzanıp tam beni öpecekken telefonu çalınca okkalı bir küfür savurup eliyle neyse der gibi havaya salladı ve tekrar bana uzandı bu sefer ben onu durdurdum.
   "Ya önemliyse?" dişlerini sıkıp bir küfür daha attı ve yataktan kalktı bunu yaparken kendi kendine homurdanıyordu.
   "Özel hayat diye birşey kalmadı anasını satayım, gelen geçen arıyor? Bir öpemedim!" alttan kıs kıs gülerken hemen arkasını dönünce gülmeyi kesip bakışlarımı kaçırdım ama hemen anladı tabi. "Gülme"
   "Gülmüyorum"
   "Yalan söyleme"
   "E tamam belki birazcık, ama ne yapayım komik? Çok tatlı oluyorsun"
   "Ben mi?"
   "Haklısın sen zorba, kaba, duba gibi sorunlu bir adamsın..." kaşlarını tekrar sertçe çatınca sevimlice gülümsedim. "Ama çok yakışıklısın, ve tatlısın bunu inkar etme sakın"
   "Senden bulaştı sanırım"
   "Bilmem, belki!" deyip kıkırdadığımda siniri geçmiş başını yana eğip baştan çıkaracak kadar güzel bir gülümseme yolladı sonra telefonuna uzanıp bir anda sertleşerek cevap verdi.
   "Ne var Çınar?" dediğinde bir süre bekledi ardından bir anda öfkeyle dişlerini sıkınca kaşlarımı çatıp yerimde doğruldum ve yataktan kalkıp Dalyan'a yaklaştım, gözlerime bakıp elini yanağıma koydu. "Çok fazla hasar var mı peki? Nasıl durumda?" diye sorunca meraklı gözlerle bakmaya devam ettim, Dalyan bir süre bekledi ardından tamam deyip kapatınca sıkıntıyla oflayıp elleriyle yüzünü sıvazladı.
   "Ne oldu kötü bir haber mi?"
   "Evet" dediğinde elimi hemen kalbime götürüp panikle gözlerim büyüdü, benim bu halimi görünce elimi tutup sıktı.
   "N-ne peki? Anneme mi birşey oldu yoksa?" diye sordum hemen elini sıkarak, başını iki yana sallayıp ellerini yanaklarıma koydu.
   "Hayır annen iyi"
   "Eee o zaman?"
   "Şirkette yangın çıkmış" dediğinde elimle ağzımı kapatıp gözlerim büyümüş bir şekilde ona baktım, daha fazla sıkıntı edip yüzünü buruşturunca kaşlarımı çattım.
   "Herkes iyi miymiş?"
   "Merak etme hepsi iyi"
   "Peki bu nasıl olmuş?"
   "Baban yapmış"
                     🌸
Hemen özel uçakla İstanbul'a dönmüştük Dalyan ve ben şirkete gittiğimizde şirketin bir kısmı harap olmuştu babamın bunu tek başına yapması tabi imkansızdı başka adamları da kesin araya sokmuştu, Dalyan şirketin daha iyi bir hale gelmesi için masrafı karşılamıştı tadilat yapılacaktı şirket zaten gece yanmaya başlamış güvenlikler zaten hep dışarıda nöbet tutuyordu bu vesileyle de Dalyan'ın ailesini tanımak için beni eve götürmek istediğini söyleyince tedirgin olmuştum. İlkten benim evime gidip evimde duş almıştım Dalyan'ın evine gidemezdim bu şekilde çünkü ailesi bizi orada bekliyordu, annemi de çok özlemiştim üstelik? Hem tanışırlardı da. Önemli eşyalarımı aldım Dalyan kiracıyla konuşup evden ayrılacağımı söyledi ve anahtarı teslim etti evin eşyalarını gelecek olan gariban kimse varsa onlar kullansın diye bırakmıştım kiracı da çok tonton biriydi sözümü ikiletmedi zaten bir tane gariban kadın ve bir oğluyla sokakta kalmış birinin olduğunu söyleyip bu evi onlara vereceğini söyleyince daha iyi olmuştu, arabada ilerlerken ellerimle sürekli oynuyordum babamın böyle bir şeyi yapması beni deli etmiş yetmez gibi sevdiğim adama mahçup olmuştum kendimi suçlu gibi hissediyordum yapan ben değildim evet, ama yine de bu içimi rahat ettirmiyordu, başımı ona çevirip mahçup bir şekilde baktığımda sert yüzü yumuşadı ve oda bana baktı. "Ne oldu tatlı sevimli?"
"Babamın yaptıkları için özür dilerim..."
"Sen neden özür diliyorsun? Saçmalamayı keser misin Ela?" diye sinirle konuşunca oflayarak başımı koluna dayadım oda iç çekip kolunu omzuma attı ve saçlarımla oynadı, diğer eliyle direksiyon hakimiyetini sağlarken o kalın eli narince saçlarımdan koluma indirip okşamaya devam etmişti. "Bunu bir daha söyleme, kendi suçlu hissettirecek bir şeyin olmadı baba yaptı, onun suçu kendine yüklemen adil değil sevimli"
"Haklısın biliyorum ama yine de içim el vermiyor..." konuyu değiştirmek istedim çünkü devam edersem yine zorbalığı tutup kendimi suçlu hissettirmemek için bir sürü ağır abi lafları ederdi kesin, aklıma ailesi gelince heyecanlanmaya başlayarak dudaklarımı büzdüm. "Aileni tanıyacağım için çok mutluyum ama keşke böyle ani olmadaydı? Nasıl davranacağımı bilmiyorum, huylarını bilmiyorum..." başımı kaldırıp ona baktım ve yutkundum. "Beni severler mi?"
"Bu soğuk, zorba adam sana deli gibi aşık oldu gözlüklü, sence onlar sevmezler mi? Tabi ki severler" dediğinde gülümsedim.
"Ama yine de stres yapıyorum işte"
"Sevimli, sevsinler sevmesinler umurumda değil ben seni seviyorum sende beni seviyorsun önemli olan o, zaten ailemle yaşamayacağımız? Yeni bir ev, yeni nir hayat kuracağız" dediğinde kaşlarımı çattım.
"Ama annenler burada olacak..."
"Onları umursamıyorum, tek derdim sensin sadece Esmer Tanrıça"
"Onlar senin ailen Dalyan, nasıl umursamazsın?"
"Ela dediğim gibi bilmediğin çok şeyler var o yüzden üzerime gelme, ben birşey söylediysem ve ben bir karar aldıysam sorgulama...bir bildiğim var ki yapıyorum"
"Bana neden söylemiyorsun, nedir bu kadar seni boğan şey? Ne yaşadın geçmişte?" diye sorduğumda iç çekip başını salladı.
"Şu tanışma işi olsun, beraber seninle ormandaki eve gideceğiz, orada sana her şeyi anlatırım anlaştık mı?"
"Anlaştık" dediğimde alnımı öptü. Evine geldiğimizde heyecanım ve tedirginliğim daha fazla artmış kalbim kıpır kıpır atıyordu yanaklarım şimdiden sımsıcak olmuş tedirginliğim azalsın diye Dalyan'ın elini sıkı sıkı tutuyordum, kapıya geldiğimizde zile basınca elimi çekip heyecanla bekledim ve kapı açıldığında nefesimi tuttum, oldukça genç görünen sarışın mavi gözlü bir bayan merakla bakmıştı siyah bir kumaş pantolon ve üzerine siyah beyaz kareli gömlek giymişti saçlarını tepeden topuz yapmış bir bana bir Dalyan'a bakıyordu peşinden genç bir adam geldi uzun boylu ve yapılıydı Dalyan'ın tam tersine sarı saçlı ve mavi gözlüydü sonuncu olarak bir genç kız yaklaştı siyah saçlı ve mavi gözlüydü...çaktırmadan Dalyan'ın ceketini tutup sıktım ve titrekçe nefesimi verdiğimde üçü de sımsıcak bir şekilde gülümsemişti.
   "Hoşgeldiniz canlarım" dedi kadın sevecen bir tavırla, gerginliğim bir nebze azalmış bende aynı şekilde gülümsemiştim ama ellerim ayaklarım o kadar titriyordu ki Dalyan belimi tutmuş destek verircesine okşamış bu tavrı biraz olsun cesaret vermişti bana.
    "Geçsenize kaldınız öyle" dedi babası sert sesiyle, Dalyan elini omzuma koyup bir adım atınca bende peşinden gittim. Salona geldiğimizde tedirgin bir şekilde koltuğa oturup ellerimi önümde birleştirdim Dalyan da yanıma gelip oturdu genç bir kız karşıma geçip oturmuş bana bakıyordu annesi ve babası yan yana tekli koltuklara oturmuş ikimizi süzüyorlardı evin hizmetçisi gelip annesinin yanında durdu birer kahve söylediğinde bakışlarımı Dalyan'a çevirdim sakin olmamı bakışlarıyla ifade edince nefesimi düzene sokmaya çalıştım.
   "Dalyan senden çok bahsetti...söylediği kadar sevimli ve...çok güzelmişsin" dedi annesi, hemen yanaklarım daha fazla ısınmış başımı eğmiştim istemeyerek de olsa sesim utangaç, titrek ve kekeleyerek çıkmıştı.
   "Te-teşekkür ederim" dediğimde dişlerini göstererek gülümsedi.
   "Çekinmene gerek yok hayatım, sonuçta sen bizim artık gelinimizsin rahat olabilirsin" dediğinde başımı kaldırıp gülümsedim ama bu durumda tek fark olan şey...kadının Dalyan'a benzememesiydi? Dalyan'ın saçları simsiyahtı gözleri buz mavisiydi ama annesi öyle değildi babası hiç değildi, kız kardeşi Dalyan'a benziyordu ama saç ve göz açısından yüz şekli olarak annesine benziyordu ama babasına hiç benzemiyordu zaten tuhaftı gerçekten. Kahveler geldiğinde benim ailevi konularımı konuştuk başımdan geçenleri, annemin zorlu ve çileli hayatını konuştuk sonra tanışma olayını bize atılan iftirayı bütün yaşadıklarımızı anlattık şirkete olanları da anlatmıştık...uzun uzun sohbet etmiştik Nalan Hanım gerçekten iyi bir insandı halden anlamıştı ve evliliğimize sıcak bakmıştı Feridun Bey de bizi onaylamıştı, güzel bir öğle yemeğinden sonra çaylarımızı içmiştik Hale sessiz sakin konuşmalarımızı dinliyor ona sorulan soruları cevaplıyordu onun haricinde bizimle alakası yoktu acaba beni sevmemiş miydi diye düşünmüştüm, Dalyan duşa girmek için kıyafetlerini aldıktan sonra ormandaki eve gideceğimizi söyleyince sabırla beklemiştim Nalan Hanım ve Feridun Bey salonda kitap okurken bende Hale'nin yanına gitmeye karar verdim ama diğer yandan çekiniyordum çünkü geldiğimden beri hiç benimle konuşmadı hiç beni umursamamıştı neden soğuk davrandığını merak ediyordum acaba beni sevmemiş miydi? Üzgünce kaşlarımı çatıp yukarı çıktım koridorda ilerlerken onun odasından homurdandığını duydum.
"Şu aptal kulaklığım nerede, kesin saçma sapan bir yere tıkmışımdır da bulamıyorum Allah'ım ya, kendi koyduğum yeri unutuyorum var mı böyle bir şey!" dediğinde çekinerek başımı uzatıp onu izledim kulaklığı yatağın üzerindeydi o ise arkasını dönmüş çekmecelere bakıyordu, alt dudağımı ısırıp bir adım attığımda başını çevirip bana bakınca durdum ve tedirgin bir şekilde yüzüne bakıp işaret parmağımla yatağını gösterdim.
"Şey...kulaklık orada" dediğimde başını çevirip baktı ve eliyle kafasına bir şaplak vurup yüzünü ekşitti.
"Akılsız ben, teşekkürler" dediğinde gülümsedim, oda kulaklığını alıp bana döndü ve hafifçe gülümsedi.
"Biliyorum benim hakkımda kesin soğuk ve egolu demişsindir çünkü çoğu kişi öyle düşünür arkadaşlarımın bir çoğu beni öyle zannediyor"
"Hayır öyle düşünmedim gerçekten...sadece acaba beni mi sevmedi ki hiç konuşmuyor demiştim?"
"Neden seni sevmeyeyim ki? Çok sevimli bir kızsın hoşuma gittin" dediğinde sesinde gerçekten samimi bir tavır vardı, bu durum karşısında sevinerek kocaman gülümsedim ve içim rahat bir şekilde sesim titremeden minnetimi sündüm.
"Teşekkür ederim"
"Rica ederim...kitap okumayı sever misin? Ben bayılırım, aslında çoğu benim kitap okuduğuma inanmaz ama çoğu benim asosyal olduğumu bilmiyor" dediğinde güldüm oda kıkırdayarak bana elini uzatınca elini tuttum beni yığınla dolu kitapların yanına götürdü ve eliyle baştan ayağa gösterdi. "İnanır mısın bilmem ama bunların hepsini okudum"
"İnanırım, çünkü sende o kapasite var"
"Değil mi? Herkes inanmıyor aman inanmasınlar çokta umurumdaydı onlar" dediğinde gülümsedim, iç çekip yatağına oturdu ve dudaklarını büzdü bende boydan camdan dışarı baktığımda konuştu. "Sadece yeni tanıdığım kişilere karşı böyleyim ama sonradan açılıyorum, bunu söyledim çünkü benim hakkımda yanlış düşünmeni istemem"
"Hayır dediğim gibi yanlış düşünmedim için rahat olsun" dediğimde gülümsedi ve tekrar dudaklarını büzdü.
"Abim hakkında geçmişini bilmiyorsun değil mi?" diye sorup burukça yüzüme bakınca kaşlarımı çatıp iç çektim.
"Sadece kurşunlanma olayı, suikast girişimlerini, o tip şeyleri biliyorum"
"Sana söylemedi mi?" diye sordu tek kaşını kaldırıp yüzüme bakarak, kaşlarımı tekrar  çatıp bu kadar önemli olan şeyin ne olduğunu bilmek için sabırsızlanıyordum.
"Hayır"
"Kendi söyler sana, eğer ben söylersem sana beni gebertir bizi sıkı sıkı tembihledi" dediğinde başımı salladım o sırada Dalyan'ın sesi konuşmamızı bölmüştü.
"Konuşma faslınız bitti mi hanımlar?"
"Evet abi bitti" dediğinde Dalyan elini uzattı ve başıyla gitmemizi işaret etti, yanına gittim ama elini tutmadım sinirle bakınca gözlerimi büyütüp kız kardeşini gösterdim.
"Utanmana gerek yok Ela, benim yanımda rahat olabilirsin" dediğinde yanaklarım iyice ısınmıştı Dalyan bu fırsatı kaçırmamış yanağımı öpünce utangaç bir şekilde inleyip elimle yüzümü kapattığımda Hale gülmüştü, bende Dalyan'a bir yumruk atmıştım. Annesi ve babasıyla sıkıca sarılıp vedalaştık, Hale'yle de sıkıca sarılıp vedalaştıktan sonra arabaya bindik içim şimdi sımsıcak olmuş ve kendimi daha iyi güvende hissediyordum.
   "Ailen çok sıcak biri"
   "Öylelerdir" dediğinde sesi değişmişti, kaşlarımı çatıp yüzüne baktığımda ifadesizdi acaba ailesiyle kavgalı mıydı? Geçmişte onu bu kadar yıpratan sır neydi? Deli gibi merak ediyordum. Ormandaki eve geldiğimizde artık geçmişinde ne yaşadıysa öğrenmek için deliye dönmüştüm, arabadan inip eve girdiğimizde iç çekip elleriyle yüzünü sıvazladı ve yatağa oturdu bende yanına gidip oturduğumda başını bana çevirip yorgun gözlerle baktı elini tutup gülümsedim.
   "Evet bana bir şey söyleyecektin?" diye sorduğumda bana burukça bakıp sağ kolunu bacağına dayadı ve iç çekti, ayağı kalkıp yorganı açtı ve tişörtünü çıkarıp içine girip yanını gösterdi.
   "Gel" dediğinde iç çekip yanına uzandım kollarının arasına alıp gözlerimin içine baktı ve parmaklarını yanağımda gezdirdi. "Lafımı kesmeden dinle tamam mı?"
   "Tamam"
   "Belki fark etmişsindir kız kardeşim bana benzemiyor babam hiç benzemiyor annem de öyle..." dediğinde kaşlarımı çatıp başımı salladım. "Ela onlar zaten benim ailem değil" dediğinde kaşlarım daha çok çatıldı ve yüzüne merakla baktım. "Ben bir yetimhane de büyüdüm, kendi öz ailem beni istemedi bir amcam vardı ama oda beni bakmak istemedi ve yetimhaneye götürdü...daha beş yaşındaydım" duyduklarımla şaşkına girmiş aynı zaman da gözlerim dolmaya başlamıştı yerimde doğrulup hıçkırdığımda oda yerinde doğrulup bana sıkıca sarıldı. "Hep çocukluğumu içimdeki boşlukla geçirdim sevgisizlik, huzursuz, önemsenmeyen, iki kişinin yaptığı bir günah yüzünden benim başım yanan olarak büyüdüm...hiç kendi ailemden sevgi görmedim öz ailem çok fakirdi öyle aç yatıp susuz kaldığımız günleri çok iyi biliyorum hiç unutmadım...hem yaptıkları günah yüzünden beni sorumlu tuttular hemde fakir oldukları için beni beslemek istemediler amcama götürdüler ama oda beni bakmak istemedi ve yetimhaneye götürdü...bu şimdi ki ailem olarak gördüğüm kadınla adama gelince? Babamın aslında çocuğu olmuyordu, annem evlat hasretiyle yanıp kavrulmuştu...bir gün yetimhaneden kaçmayı planladım gece olduğunda herkes uyuyorken kaçtım da? Gece yıkık dökük bir binaya girip orada uyuyakalmıştım sabah olduğunda karnım doysun diye bir parça ekmek almak istedim ama param yoktu, dilenmek için karşı yolda duran bakkala ilerlerken az kalsın bana araba çarpacaktı içinden benim şimdi ki baba olarak gördüğüm adam çıkmıştı, yola fırlamamamı bunun tehlikeli olduğunu söylemişti sonra peşinden annem çıkmıştı yetimhane yemekleri berbat olduğu için iki gün yemediğimi biliyordum...açlıktan, şimdi ki annemin kucağına yığılmıştım...babam benim geçmişimi araştırınca yetimhaneye teslim etmediler bizim bundan sonra öz oğlumuzsun dediler...sonra onlarla büyüdüm babamın zamanında bir tane holding vardı ben ikinci holding dikmiş ve Las Vegas'ta kumarhane açmıştım...o zaman yirmi yaşındaydım"
   "Peki Hale?" deyip yanaklarımı sildiğimde başımı öpüp iç çekti.
   "Hale tüp bebekle oluştu...annem ikinciyi istemişti oda Allah'ın bir mucizesi"
   "Peki o bunu biliyor mu?"
   "Biliyor ama üzülmüyor, sonuçta doğduğundan beri annemle babamı hep öz gördü hiçbir zaman ben tüp bebeğim falan polemikleri geçmedi aramızda" dediğinde iç çekip ona sıkıca sarıldım.
   "Sana zorba dediğim için özür dilerim" dediğimde sesimi yükselterek ağladığımda kıkırdadı ve beni sıkıca sarıp sarmaladı.
   "Ağlama sevimli zorbalığım başıma geçenlerden dolayı değil...güvensizliğimden kaynaklanan hisler de değil...yapım öyle? Bu olduğum için, yoksa başımdan geçenlerle alakası yok sakın kendini suçlama"
   "Yalan değil, değil mi?"
   "Değil" dediğinde gülümsedim ve ona daha sıkı sarılıp hıçkırdığımda iç çekip elleriyle sırtımı okşadı.
   "Ağlama artık, ben hiçbirini umursamıyorum bak çok güzel hayatım var? Çok güzel öz olmasa da öz olanlardan daha iyi bir ailem var mutluyum...sen varsın? Esas sensin benim için önemli olan...ben üzülmüyorum barışığım hatta" dediğinde boynunu öpüp ağlamamaya çalıştım, hangi bir anne evladını istemez? Üstelik madem bir çocuk yapmışsınız neden arkasında durmuyorlardı? Bu kadar kolay mıydı? Değil mi ne olacak ki alt tarafı basit bir candı değil mi insan canı? Yazıklar olsun böyle insanlığa.
   "Şimdi mutlusun değil mi?"
   "Sevimli gözlüklü, mutlu olmak, çok zayıf kalır? Mutluluğun zirvesini de geçtim artık...senin sayende tabi ki" deyip dudağıma bir öpücük kondurunca gülümsedim ve alnımı alnına dayayıp burnunu öptüm oda kıkırdadı.
   "Dalyan"
   "Söyle Esmer Tanrıça"
   "Ben seni çok seviyorum be zorba" dediğimde muhteşem bir şekilde zihnimden silinmeyecek bir güzellikle güldü.
   "Ben seni çok seviyorum be sevimli" bende güldüğümde ikimizde kahkaha atıp birbirimize sıkıca sarılarak yatağa uzandık ve birbirimizin gözlerine bakıp kıkırdamaya devam etmiştik.

🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin