🌸 3. Bölüm 🌸

2.4K 85 0
                                    

Dalyan Kayaoğlu.
    Dosyaya bakıp kızın geçmişini okudum, annesi babası ayrı yaşıyorlarmış hatta hastane raporu bile çıkartılmış emniyet tarafından darp raporu onaylanmış adam çatlağın tekiymiş karısına sürekli şiddet uygulamış Ela denen öz kızına da şiddet uyguladığı ve onun da darp raporu aldığını öğrenmiştim, şiddetli geçimsizlikten dolayı ayrılma ortaya çıkınca adam bir anda toz olup uçmuş annesi şu an Antalya'da kalıyormuş kız da annesine yardım etmek için ve kendi hayatını burada geçirebilmek için para kazanmaya çalıştığını öğrenmiştim, lise okulunu bitirmişti aslında bu kız şirketim için harika biri olabilirdi zaten o Fırat denen orospu çocuğu yüzünden yeni ortak arıyorduk bunun için çizim ve sunum yapan dikeceğimiz binaların minyatürünü yapabilen birine ihtiyacım vardı okulunu okumuş iyi bir eğitim almış olmasa da her ne kadar üniversite okumamış olsa da becerikli birine benziyordu ve oda burnumun dibindeydi, Çınar'dan öğrendiğim kadarıyla Ecem - benim sağ kolum olur - Ela ile bağlantısı vardı çok yakın arkadaş olduğunu da Çınar'dan öğrenmiştim, aslında fena fikir değildi kız zeki ve eğitimini almıştı ama yine de güven sorunu yaşamadan edemiyordum, hele ki bu son olanlardan dolayı. Viskimi bitirip odama çıktım yatağa girmeden önce kızın odasına yaklaşıp sessizce kapıyı açtım görünürde uyuyordu kaşlarımı hafifçe çatıp gözlerimi kıstım test etmek için kapıyı kapattım ama bilerek kilitlemedim kaçacağını biliyordum ama yine de nedendir bilinmez ama onunla uğraşmak hoşuma gitmişti daha tanıyalı ne kadar oldu ki? Ama nedensizce ona çekiliyordum ilk gördüğüm biri tarafından böylesine bir düşünceye kapılmak sanırım saçmalıktı. Odama gittim takım elbisemi çıkarıp üzerime rahat bir şeyler giydim ve yatağa uzandım öylece tavanı izlemeye başlarken minik minik ayak sesleri duydum, gülümsemek bana çok yabancı bir yüz mimiğiydi ama gülümsemedim hiçbir zaman beni kimse gülümserken görmedi, anlaşılan asi ama sevimli kız yerinde rahat durmayacaktı.
Ela Elmas.
   O boz ayının uyuduğundan emin olmak için kapısına yaklaştım sırt üstü gözleri kapalı bir şekilde uyuyordu yüzümü buruşturdum ve dilimi çıkardım. "Boz ayı...zorba herif!" deyip merdivenlerden yavaş yavaş inmeye başladım diğer yandan söyleniyordum. "Herife bak ya kendisini tanımıyorum görmüyorum kalkmış beni kaçırıyor üstelik neymiş beni burada tutma nedeni, yok polise giderim yok güven sorunu yaşıyormuş? Allah'ım çattık ya!" deyip dış kapıyı açtım.
    "Başka eklemek istediğin birşey var mı?" diye arkamdan seslenince korkuyla bir çığlık atıp olduğum yerde durdum, gözlerimi sıkıca kapatıp alt dudağımı ısırdım ve yavaşça arkamı döndüm oda bana doğru yaklaştı ve başıyla kapıyı işaret etti. "Kapat"
   "Hayır"
   "Bana karşı mı geliyorsun?"
   "Evet"
   "Bu cesareti nereden buluyorsun?"
  "Kendimdeee" diye uzattım, oda kaşlarını öfkeyle çatıp yüzüme daha sert baktı.
   "Kendinde öyle mi?" diye sordu, ellerimi belime koyup başımı dikleştirdim.
   "Öyle olduğum için pekde zorlanmadım" dediğimde hızla kapıyı kapatıp ellerini eşofmanın ceplerine koydu onun bu halini görünce alayla kaşlarımı çattım. "James Bond tarzın gitmiş yerine ev beyi Gaffur gelmiş anlaşılan" dediğimde oda alayla kaşlarını çatıp başını bana doğru uzattı.
    "Korkuyla bakan gözlerinin yerine köylü bir kızı Fadime gelmiş bana konuşana bak" dediğinde kollarımı göğsümde kavuşturdum.
   "Gideceğim"
   "Güle güle" deyip kapıyı gösterdi kaşlarımı çattım, ciddi olup olmadığını anlamak için gözlerine baktığımda yüzü sert bir hal aldı sonra ellerini tekrar cebine koydu. "Ama şunu söyleyeyim ki ne yolu, ve nerede olduğunu bilmiyorsun? Bu yüzden gitmekte kararlıysan sana engel olmam"
    "Sen tam bir zorbasın!"
    "Sende tam bir baş belasısın!"
    "Ben baş belası olmadım bir kere tamam mı sen geldin beni alıp kafana göre getirdin buraya kafasız kafa!" diye bağırdığımda kaşlarını çattı.
    "Kafasız kafa?"
    "Ne bileyim aklıma bir o geldi söyledim!"
    "Odaya çık yarın seni evine bırakacağım" dediğinde gözlerim büyüdü, ağzım çocuk gibi kocaman açılmıştı oda bu halime sertçe bakmıştı. "Ne var ne öyle şaşkaloz gibi bakıyorsun?"
    "Ciddi misin değil misin onu tartıp biçmeye çalışıyorum"
    "Sence şaka yapar gibi mi duruyorum?"
    "Pek değil"
    "Hiç değil, şakam yok" dediğinde oflayarak başımı eğip paytak paytak yürümeye başladım oda peşimden geliyordu saçımı düzeltmeye çalışırken ayağımı tırabzana vurunca acıyla bağırıp tek ayak üstünde sekmeye başladım geriye doğru giderken sırtım onun göğsüyle bütünleşince irkildim oflayarak merdivene oturup ayak bileğime baktım şimdiden kızarmaya başlamıştı inleyerek yanaklarımı sildim gözlerimden yaş gelmişti. "Çocuk gibi ağlıyor musun bir yerini vurdun diye?"
    "Hayır sadece istem dışı oldu, ayrıca sana ne? İster bu sebepten ağlarım ister başka sebepten!" diye çemkirip çocuk gibi inledim ve ovalamaya başladım, mutfağa gitti ardından elinde buz torbasıyla yanıma geldi kibarlığı karşısında şaşkına girip istem dışı gülümsedim. "Teşekkür ederim senden bu kadar kibarlık..." ve onu bana insan gibi vereceğine kucağıma ayı gibi fırlatınca hafif bir çığlık attım tabi, böyle bir adamdan kibarlık beklemek benim gerçekten zirvedeki en üst bir mal olduğumu öğretmiş oldu, başımı kaldırıp yanaklarım kızarmış bir şekilde gözlerine baktım oda alayla yüzüme bakıyordu. "Beklemiyordum diyecektim ama şu yaptığına bak? Ne yapıyorsun be ayı!"
   "Bileğin şişmesin diye buz veriyoruz yine ayı mı oldum? Ayrıca kelimelerine dikkat et bundan sonra tamam mı...bücür!"
    "Bücür mü? Sensin o! Senin başka bir yerin bücür bence!" diye meydan okur gibi özel yerinden bahsederken gözleri parladı elini tırabzana koyup bana doğru eğilince tedirgin bir şekilde geriye gidip gözlerine ürkekçe baktım.
    "Görmek ister misin?" diye sorunca yanaklarım utangaçtan kıpkırmızı olmuş cevabımı almış göt olmuş bir şekilde gözlerimi kaçırdım. "Hem ürkeksin hem cesur...seni anlamak zor" dediğinde buzu alıp onun suratına fırlattım, hiçbir etki olmamış gibi bir buz torbasına bir bana baktı iç çekip eline aldı ve bir anda suratıma bastırınca soğuktan dolayı bir çığlık attım.
    "Ne yapıyorsun boz ayı herif zorba, sapık!"
    "Bundan sonra kelimelerine dikkat edeceksin tamam mı?"
    "Nedenmiş?"
    "Bilmem...belki hayat seni öyle bir ana denk getirir ki efendim demek zorunda kalırsın?"
   "Sana mı?"
   "Neden olamaz mı?"
   "Olamaz! Sana efendim demektense gider kendimi aşağı atarım, sen kimsin ki hem?" deyip onu ittim ama bir milim bile kıpırdamayınca öfkelendim, buzu alıp ayak bileğime bastırdım oda hiçbir şey olmamış gibi merdivenlere çıkmaya başladı kendi kendime söylendim. "Of ya nasıl çıkacağım şimdi bu ayakla ben yukarı daha oynatamıyorum bile!" deyip çocuk gibi sesler çıkardım, yarım saat boyunca ayağımın ağrısının dinmesini bekledim ama her oynatışımda ağrı daha çok diş bilemiş gibi çoşturuyordu başımı tırabzana dayayıp ofladım o sırada ayak sesi duydum ve karşıma geçtiğini fark ettim.
   "Kukuman kuşu gibi durmayı planlıyor musun yoksa gelip yatmayı düşünüyor musun? Eh bu ayakla da bir yere gidemeyeceğine göre daha çok rahatım tabi"
    "Öküzün tekisin, halden anlamayan bir zorbasın sen!"
    "Sana daha önce de söyledim yine söylüyorum o kelimelerine dikkat et!"
    "Etmiyorum işte!"
    "Ulan keşke seni orada bıraksaydım, baş belası oldun başıma resmen!"
    "Oh iyi oldu!" diye çemkirip dudaklarımı büzdüm, iç çekti öfkeyle ve sert sesiyle konuştu.
    "Kalk ayağa hadi"
    "Kalkamıyorum ayağım ağrıyor" dediğimde kolumu tuttu gözlerim yuvalarından çıkmış bir şekilde ona bakıp itmeye çalıştım. "Sen bana nasıl dokunursun bırak beni, ne yapıyorsun?"
    "Ayağa kalkmana yardımcı olanda kabahat zaten ucube suratlı"
    "Sen kendi suratına bak, ayı boğan!"
    "Siktir git ne halin varsa gör!" diye bağırıp beni hafifçe itince dil çıkardım ona, sonra yavaşça tırabzana tutunup kalkamaya çalıştım ama ayağım daha feci ağrıyınca bağırdım ensemde nefesini hissedince çocuk gibi burnumu çektim. "Ne oldu, hadi kalk bakalım yardım almadan, çok bilmiş Pakize!" dediğinde arkamı döndüm ve sol kolumu havaya kaldırdım kaşlarımı çatıp ona baktığımda beni kucaklayıp yavaş yavaş merdivenlerden çıkmaya başlayınca ellerimi kucağımda birleştirdim.
    "Komşumun kızı..."
    "Olay sırasında adamlarım kızı alıp gittiler ailesinin yerini öğrendiklerinde ona teslim ettiler senin için de çok hasta olduğunu bizim senin çok yakının olduğumuzu belirtip haber verdik o olay çözüldü"
    "Peki ya o adam?"
    "Yaşıyor...neden hayatımı kurtardın onu anlamadım"
    "Sende kurtardın...bunu söylemeye çalışıyordum işte seni akılsız? Senin hayatını kurtardım ama sen beni kaçırdın!"
    "Yarın evine götüreceğim" dediğinde sustum, odaya geldiğimizde beni yatağa oturtup buz torbasını yatağa bıraktı. "Yanında dursun ağrıdıkça koyarsın" dediğinde hiçbir şey söylemedim, oda odadan çıkıp gidince oflayarak başımı tavana diktim daha adını bile bilmediğim bir adamın evindeydim, üstelik tanışalı kaç saat oldu? Herşey çok ani gelişmişti telefonuma bir sürü mesaj gelmişti kesin Selin beni deli gibi merak etmişti oflayarak yatağa uzandım kafam karmakarışıktı.

🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin