🌸 20. Bölüm 🌸

1.6K 53 1
                                    

Zorla şerle dün gece uykuya dalmış sabahın erken saatinde uyanmıştım, bana sevdiğini aşık olduğunu söyledi sabaha kadar asansörde olanları ve söylediği sözleri düşünüp durdum ne yapacağımı bilmiyordum tamam bende onu gördüğüm zaman kalbim fırlıyordu bana baktığında yüreğim hopluyordu hele ki dün olanlardan sonra fena utanmış ama nedense  pişman olmadığımı anlamıştım? Ne yapacağımı bilmiyordum. Kendime gelmek için bir acı kahve içtim ama aç karnına olduğum için midem biraz kasılmıştı ama iyi gelmişti uykusuzluğuma, hiç oyalanmadan siyah bir pantolon ve üzerime kırmızı bir kazak geçirdim o sırada telefonum çalınca iç çektim Dalyan arıyordu geçen gün asansörde olanlar beni öyle utandırmıştı ki eve gidene kadar yüzüne bakmamıştım beni arabayla bıraktıktan sonra bile hiç dönüp bakmayıp eve gitmiştim çok utanmıştım o an, gerçi bende az değildim o böyle yapınca karşı gelmek çok zor oluyordu. "Efendim?"
   "Günaydın uyandın mı yoksa hala ayılamadın mı? Sesin öyle geliyor"
   "Biraz yorgunum çok uykum var" deyip çocuk gibi esneyince kıkırdadığını duydum.
   "Saat sekiz de şirkete gelirsin dosyaları ve dökümanları senin okuyup araştırmanı istiyorum, kaç günde yükseldik? Ne kadar aldık? Bunları araştırman için bir tek sana güvenebilirim? Sonuçta şirketin kaç para yaptığı kimseyi ilgilendirmez bu önemli"
   "Peki ben, ben kimseyim"
   "Ela bunu yüz bin sefer konuştuk, asansörde olanları sakın aklından çıkarma yoksa yine aynısını yaparım, ben sana seni sevdiğimi söyledim seni seviyorum bu yüzden kimse değilsin sıradan değilsin, benimsin ve hep öyle olacaksın anladın mı?"
   "Ne zaman bir anda sevmeye başladın?"
   "Lan ben seni ilk gördüğüm andan beri istediğimi söylüyorum, isteğim arzum başka bir duyguya ayrıldı ve seni deli gibi sevdim! Hala neden inanmıyorsun!" dediğinde iç çekip gözlerimi kapattım.
   "Ben dinlensem çok iyi olacak çok yorgunum sekizde gelirim şirkete tamam mı?"
   "Sen gerçekten iyi misin? Ne oldu senin sevimli sesine? Ne oldu dün asansördeki o ateşli kıza?"
   "Lütfen bu konuyu kapatalım mı? Her defasında bana hatırlatıp durma"
   "Peki tamam öyle olsun...iyi dinlen"
   "Tamam"
   "Seni seviyorum" dediğinde kalbim sızladı ve gümbürdemeye başladı o anda heryer sanki dünyanın en güzel bahçesinde koşmuşum gibi hissettim, afalladım bir an ve büyülü bir esintinin sihrine kapılıp öylece duvara baktım bir şeyler daha söyleyince duymadım ve yarım yamalak görüşürüz deyip kapattım, zaten uykum vardı üstüne beni sevdiğini söylemesi sonra asansörde olanlardan dolayı bir türlü onu aklımdan çıkaramamam, o karıyla dans ettikleri gözümün önüne gelince bir anda kıskanıp sinirlenmem artık beni germişti, derin bir iç çekip üstümü başımı çıkarıp rahat kıyafetler giyerek yatağa uzandım.
Dalyan Kayaoğlu.
Dosyaları masama koyup odamı kilitledim ve Çınar'a teslim ettim Ela geldiğinde ona teslim edip araştırma yapacağını söyleyip holdingden çıkmaya karar verdim ve asansöre bindim, dün gece burada onunla güzel vakit geçirdiğimiz geldi aklıma ve yüzümde bir gülümseme oluştu o utangaç kızın içinden ateşli bir hatun yatıyormuş demek ki! O benim olduğunda her gece alevlerle yakacaktım ortalığı, elimi demir yere koyup gözlerimi kapattım onu buraya yaslayıp kulağına fısıldadığım o sözler gelince kıkırdadım titrediği zaman beni ne hale sokmuştu hiç bilmiyordu o an kendimi öyle zor tuttum ki daha fazla ileri gitmemek için...ceza gibiydi? Günah gibiydi. Celladım gibiydi. O anda asansör giriş katında durmayıp beşinci katta durunca kaşlarımı çatıp gelen kişiyi bekledim açıldığında Selma'yla karşılaştım ve öfkeyle dişlerimi sıkıp yanından geçerken elimi tutup beni hafifçe itti ve kapılar kapandığında asansörü durduran butona bastı, beyaz ışıklar kırmızıya döndü ellerini kollarıma koyup sıktı. "Beni orada rezil ettin, kaç kişinin yüzüne bakamadım haberin var mı? Önceden böyle değildin o pis kız gelmeden önce bütün her şeyini benimle gideriyordun! Alev'den önce ben vardım ama onun gibi kıza kötü davranmadım..."
"Lafını bil, ona göre söyle yoksa seni sikerim! Onun hakkında böyle konuştuğuna duymayacağım eğer duyarsam yada öğrenirsem seni de sonun onun gibi olur!" deyip ellerini tiksinerek tutup yüzümü buruşturarak ittim, öfkeyle bana bağırdı.
"O seni sevmiyor işte, hala neden zorluyorsun? Ezel bey ona aşık besbelli ki, bırak onları sen benimle ol o kız nerede ne yapacağını senin nelerden hoşlandığını, ateşini nasıl söndüreceğini bilmiyor çocuk gibi korkuyor...ürküyor" deyip ellerini sırtımdan aşağı ardından kalçama doğru sürtünce hiçbir bir arzu hiçbir şehvet hissetmemiştim, onu kollarıma aldığımda nasıl titreyip direndiği gözümün önüne gelince beni düşüncelerimden çıkaran sözleri sonradan zihnime doldu ve öfkeyle arkadan onu itip işaret parmağımı sallayarak konuştum.
"Beni sevecek, başka kaçış yolu haram onun için anladın mı? Kah güzellikle kah zorla...beni sevecek sende artık peşimi bıraksan iyi olur, daha fazla gurursuz davranıp çirkinleşme!"
"O kız Ezel beyle konuşurken sen neredeydin? Ben hiçbir erkekle konuşmadım sana ihanet etmemek için!" diye bağırdığında boğazını tutup sıktım ve saçlarını elime doladım.
"O adamı lime lime edeceğim onun sırası var ve Ela'ya gelince, dediğim gibi başka yol ona haram...çünkü o benim!" diye bağırıp onu sertçe ittim. "Şimdi uzak dur benden, ve ondan da! Alev gibi konuşup onun gibi gurursuz davranma!" diye bağırıp butona bastım ışıklar beyaza dönüp hareket etmeye başlayınca öfkeyle soludum. Çınar adamlarıma Ezel'in nerede olduğuna dair bir araştırma yapma görevini vermişti Çınar çok endişe ediyordu çünkü patronlarıyla ortaktık bu işin içinde Ezel de vardı ama onların yardımcısıydı patronların ayak işlerini yapıyordu yine de umurumda değildi! Ortalıktan çıksalar bile umurumda değildi o herif benim sevdiğim kıza dokunamaz, benim sevdiğim kızı elimden almaya kalkamazdı!
Ela Elmas.
Akşam olunca saate bakmıştım tabi geç kalmıştım bana sekizde gelmemi söylemişti ama saat dokuz buçukta uyanmış ve nasıl hazırlanıp nasıl taksiye binip oraya vardığımı hala anlamıyordum üstelik yemek yemeden gelmiştim bir de hızlı hareket edip şirkete vardığımda tansiyonum düşme aşamasındaydı. İçeri girdiğimde herkes yavaş yavaş gidiyordu Çınar'la karşı karşıya gelince odanın anahtarını verip gitmişti bende kendime bir kahve almak ve biraz mideme bir şeyler girsin diye kahve makinelerin oraya yöneldiğim sırada şirketin girişinde iki tane güvenlik ve koruma görünce gözlerimi devirdim bu adam neden böyle paranoyaktı? Kesin Ezel yüzündendi. Şizofren! Kendime kahve kapıp tekrar yukarı çıktım onun odasına girip evrakları tek tek hizaya dizip araştırma yapmaya başladım, gelecek toplantının evrakları ve sözleşmeleri yazılı olan kağıtları okumak dehşet verici birşeydi! Kitap olsa neyse ama bunlar çok sıkıcıydı! Üstelik kaç para gelir yaptık, kaç masraf oldu onların hesapları da yapılacaktı iyi ama neden kendisi yapmıyordu ki? Delirtiyordu bu adam beni! Oflayarak sandalyeye oturup gözlüklerimi ittim ve kalemi elime alıp hesap makinesini de önüme koyarak zor olanlardan başladım.
Dalyan Kayaoğlu.
Gece Yarısı.
Arabada onun çıkış saatini bekliyordum bara gidip birer kadeh içtikten sonra saat gece yarısı olunca ondan haber alamadım mesaj attığımda cevap vermemişti baya geç olmuştu onu evine bırakmak için şirketin önüne geldim ve beklemeye başladım başımı odamın penceresine kaldırıp baktım görünürde bir şey yoktu kaşlarımı çatıp telefonumu elime aldım ve onu tekrar aradım ama açmıyordu gerçi bir şey olmasına imkan yoktu iki güvenlik ve bir sürü koruma göndermiştim, o sırada telefonum çaldı ama şirket telefonuydu kaşlarımı tekrar çatıp cevap verdim. "Söyle"
    "Efendim içeriye izinsiz biri girdi, peşinden gidiyoruz!" diye bağırıp koşuşturma sesleri duyunca aklımı uyuşturan alkolün etkisi çıkmış yerine eroin gibi bir korku salmıştı yüreğime.
    "Nasıl olur lan, arka kapıdan mı?"
    "Evet efendim!"
    "Hemen geliyorum!" deyip telefonu kapatmadan hemen arabamdan indim ve kendimi tutamayıp bağırdım. "Ela!"
Yazarın Ağzından.
Ezer'in gözlerinde öfke ve kin belirmişti o aptal gözlüklü kız nasıl çizim yapmayı onunla çalışmayı reddetmişti? Üstelik onu yemeğe çağırdığında sertçe reddetmişti! Nereden bulmuştu bu cesareti kendisinde? Üstelik ona karşı diklenirken gösterdiği cesareti daha çok içine öfke kaplatmış ve tabi Ela'ya boş değildi hele o Dalyan denen pislik patron kızı sürekli kendi tarafına çekmesine artık dayanamamıştı içindeki kıskançlık onu deliye çevirmişti. Dalya'nın odasına geldiğinde korumaların sesini duyuyordu, hemen içeri girip onu yakalamak için hamle yaparken gördüğüyle kalakaldı, masanın üzerine başını dayamış gözlüğü hafifçe yana kaymış uyuyordu böyle meleksi bir görüntü onu fazlasıyla sarsmıştı canını yakmak için aklında bin bir türlü fikir varken onu böyle görmesi nedense öfkesini dizginlemişti ama canını yaksa da yakmasa da bu olanlara, sessiz kalmayacak birinin öfkesinden haberi yoktu!
Dalyan Kayaoğlu.
Hızla koridora koştum, içimdeki öfke ve korku büyürken adamlarım benimle beraber gelince arkamda beklemelerini söyleyip odama koştum, kapıyı hızla açıp içeri girdiğimde gördüklerim öfkemi onu linç etmek için daha da tavan yapmasına sebep olmuştu, o şerefsiz herif Elan'ın tam dibindeydi elini saçlarına götürürken hızla ona yaklaşıp kolunu tuttum ve arkaya büktüm öfkem öyle büyüktü ki sırtımdaki sızlamaları bile hissetmiyordum, sessiz olmaya çalışarak kulağına hırladım. "Sakın! Sakın ona dokunayım deme!" diye hırlayıp bakışlarımı meleksi güzelimin üzerine sabitledim, uyuyakalmış bir çocuk gibi duruyordu masamda ama o it konuşmaya başlayınca nevrim dönmüştü.
    "Aşık mısın yoksa? Eğer öyleysen de bu nasıl aşk anlamadım? Kızı bir oraya bir buraya sürükleyip duruyorsun?"
"Evet aşığım ve istediğim yere sürüklerim çünkü ben neredeysem, oda orada olacak!"
    "Ela'ya boş değilim ondan hoşlanıyorum gerçi hangi erkek ondan hoşlanmaz ki? Esmer bomba ama tabi o gün yaptıkları beni çileden çıkarttı!"
    "Kes lan sesini, çeneni sikerim senin! Sen kimsin lan ona karşı böyle bir duygu hissedersin? Ela benim! O sadece benim kızım! Ve hep benim de olacak!" diye öfkeyle konuşup onu dışarıya sürükledim, odanın kapısını kapatıp ona açıldığım gibi sert bir yumruk indirdim aldığı darbeden yere serilince üzerine çıkıp kafasını tuttuğum gibi zemine yapıştırdım ve tekrar yumruğumu suratına indirip bağırarak konuştum. "O sadece benim, bana ait! Ona birşey olursa dünyaları yakarım anladın mı? Kim olursa olsun yakarım!" diye gürleyip hemen belimden silahımı çıkardım o sırada korumalar ve güvenlikler gelince silahın namlusunu alnına dayayıp parmağımı tetiğe koydum. "Bu anı bekliyordum biliyor musun? Seni öldürmek için tam benim mekanımda, kanını burada döküp ayaklarımın altında ezmek için bu anı bekliyordum!"
"Çınar bey geliyor, efendim yapmayın lütfen şirketin ve sizin itibarınızı düşünün" dedi güvenliklerden biri öfkeyle ona baktım silahımı ona doğru tuttum ve bacağından sıktım, bağırarak bacağını tutup yere serilince silahı tekrar onun alnına yapıştırdım korkuyla titremeye başlayınca gülümsedim.
"Niyetimin ciddi olduğunu anladın sonunda demek!"
"Dalyan kardeşim yapma!" diye araya girdi Çınar, öfkeyle dişlerimi sıkıp başımı iki yana salladım.
"Ben sana dedim o sadece benim diye, sense dinlemedin? Şimdi bedelini ödeyeceksin!" deyip üzerinden çıktım ve iki bacağına ikişer tane sıktım Çınar hızla yanıma gelip silahı elimden almaya kalkınca onu itip tekrar silahı o ite uzattım gürleyerek bacaklarını tutup geriye doğru sürüklenmeye başlayınca bir el daha omzuna sıktım o sırada güvenlikler ve korumalar hızla beni tuttu Çınar elimden silahı alıp yüzüme bir tokat atınca öfkeyle ona bağırıp yumruk attım.
"Lan ne yapıyorsun o tokatı kendine gelesin diye attım gerizekalı!"
"Ben zaten kendimdeyim!"
"Evet belli oluyor!" diye bağırıp burnunu sildi Çınar öfkeyle adamlara baktı. "Hastaneye götürün şu ikisini" dediğinde herkes görevini yapmak için harekete geçti bende öfkeyle yumruklarımı sıkıp duvara geçirdiğimde Çınar omuzlarımı tuttu. "Tamam Ezel bu sefer fazla ileri gitti, patronlarıyla konuşup durumu biraz süsleyerek anlatacağım onu yardımcıdan çıkarmalarını söyleyeceğim sen sakın dert etme, şimdi kızın yanına git ben her şeyle ilgilenirim...ve biraz sakin ol olur mu? Ödümü patlatıyorsun!" deyip sırtıma hafifçe vurup uzaklaşmaya başladı, sakin olmaya çalışıp odama gittim ve kapıyı açtım hiçbir şeyden haberi olmayan onca sese rağmen derin rüyalara dalan miniğime baktım ve yanına yaklaştım, evrakları sessizce toplayıp çekmeceye koydum sakin olmaya çalışarak - yine ama sözde tabi - ellerimi saçlarımın arasından geçirdim ve iç çektim o herifin Ela'ya karşı olan ilgisini zaten o gece restoranda görmüştüm ama dillendirmesi beni gerçekten deli etmişti hele ondan başka bakan erkekleri düşününce kıskançlığım ve öfkem beni gerçekten deli etmişti, sakinleştiğimde bakışlarımı ona çevirdim yamuk duran gözlüğünü gördüğümde gülümsemeden edemedim çenesini tutup minik burnuna öpücük kondurdum mırıldanmaya başlayıp hafifçe gözlerini aralayınca gülümsedim
"Sesler duydum..."
"Birşey yok güzelim sen kapat gözlerini" dediğimde kapattı, uyku sersemiyle konuşunca o hali öyle tatlıydı ki. "Sen benim sevimli sevgilimsin" dediğimde alayla gülümsedim. "Tabi hırçınlığın ve sakarlığın dışında" deyip kolunu tuttum boynuma atıp kucağıma aldığımda derin bir iç çekti ve başını koluma dayadı hareket etmeden bekledim yüzüne baktığımda kaşlarını çatıp inleyerek yerinde doğruldu tekrar gözlerini açsın istemiyordum çünkü onu başka biryere götürmek için niyetlenirken hırçınlığıyla nasıl baş edebilirim bilmiyordum ama korktuğum başıma gelmemişti uyanmamıştı sadece rahat pozisyonu almak için uğraşıp duruyordu başını en sonunda boynumla omzum arasına koyup elini göğsüme atınca gözlerimi kapattım dokunuşu kalbimin tam orta yerini ısıtırken en ufak bir dokunuşu erkekliğimi yakarken sıkıntıyla inledim tek bir dokunuşuyla nasıl beni tahrik etmeyi başarıyordu? Üstelik uyuyorken. Asansörde aynı elektrikler olunca güç bela baş etmiştim şimdi o böyle savunmasız...Allah'ım daha Ne kadar kendimi tutarım bilmiyordum, gözlerimi açıp alnını öptüm ve sessiz olmaya özen göstererek odadan çıktım. Ormandaki evime ulaştığımda arabayı durdurup indim onu da kucağıma alarak kapıya yaklaştım, yere dindirip belini tutarak diğer yandan kapıyı açmakla meşguldüm kapıyı açtığım sırada onun hareket ettiğini gördüğümde öylece kaldım ne tepki vereceğini bildiğim için kendimi hazırladım gözlerini açar açmaz beni görünce korkarak geri çekildi o sırada başını kolonlardan birine vurunca çığlık atıp başını tuttu endişeyle yanağını tuttum. "İyi misin?"
   "Sen ne yaptığını sanıyorsun? Beni..." etrafına bakındı ve gözleri büyümüş şaşkınlıkla öylece durdu ardından öfkeyle gözlerime baktı. "Sen, sen beni kaçırdın!"
    "Tam olarak kaçırdım denemez, biraz kafayı dağıtalım diye seni belki izinsiz getirmiş olabilirim ama kaçırma değil"
     "Aptal değilim! Sen basbayağı beni kaçırdın!" hemen uzaklaşıp etrafına bakındı basamaklardan inip bağırmaya başladı."İmdat! İmalat! Burada biri var beni zorla alıkoyuyor" iç çekerek kollarımı göğsümde bağlayıp omzumu kolona dayadım, ve izledim. "İmdat! Sesimi duyan yok mu? İmdat!"
    "İstediğin kadar bağır burada kimse yok kimse de seni duyamaz!" diye bağırdım arkasından, öfkeyle bana doğru dönüp işaret parmağını kaldırdı ve salladı.
     "Sen, sen gerçekten çok ileri gittin! Hemde fazlasıyla! Şimdi bir de beni kaçırıp tecavüz etmeyi falan mı planlıyorsun? Zorba olduğunu biliyorum ama bunu da yaparsan eğer hiç şaşırmam zaten saçma sapan arzuların yüzünden gerçi evlenmeyi bekleyecek bir yanın yok ama o iş olmayacak bunu..."
     "Oha lan ne yaptın? Tecavüz falan bana yakışır birşey değil ben istediğimi elde ediyorum etmesem bile böyle birşeye asla kalkışmam! Şimdi içeri gir hasta olacaksın hava çok soğuk"
    "Asla girmem!" diye çığlık atıp basamaklara yaklaştı ve oraya oturdu, kollarını göğsünde bağlayıp başını kolona dayadı resmen küçük çocuklar gibi duruyordu, gök gürleyince sitemle iç çektim.
    "Ela gerçekten ciddiyim hasta olmanı istemiyorum bak yağmur yağacak, gir içeriye sobayı yakalım en azından kafamızı dağıtmış oluruz kaçırmışım gibi senaryo kurma kafanda? Fantezin mi var anlamadım kaçırma yok bilmem ne? Bunun işe yaracağını bilseydim daha önceden yapardım zaten"
    "Ne için daha önceden?"
    "Eğer işin ucunda seni kaçırıp beni sevmen varsa, daha önce yapardım" dedim buruk bir sesle, iç çekip omzunu silkti.
    "Kaçırdın zaten, ilk tanıştığımızda ve benden habersiz kaç kere!"
    "O zaman sevmen yakın mı?"
    "Hayır!" yüreğimi dağlasa da kendimi zor tutmuştum. "İçeri girmeyeceğim burada soğuktan donmayı yeğlerim ama seninle değil biraz içeride vakit geçirmek, bir saniye bile durmam!" diye hırçınca bağırınca sakin olmaya devam edip kolunu tuttum ama hemen çekip çocuk gibi burnunu çekti.
    "İçeri gir yoksa zorla yaparım"
    "Denesene hadi!"
    "Bak son kez uyarıyorum!"
    "İstediğin kadar uyar! Zorba!" diye bağırıp kollarını göğsünde kavuşturdu.
    "Peki sen bilirsin, bunu sen istedin" deyip onu hızla kucağıma alınca öfkeyle yumruklarını göğsüme geçirmeye çalıştı onun böyle yapacağını elbette biliyordum daha önce yapmadığı birşey değildi ama ileri de ne olur onu bilmiyordum işte.
    "Bırak beni!" dediğinde kapıyı kapatıp kilitledim ve tam karşımdaki ikili yatağa onu bırakınca öfkeyle yatağa iki yumruğunu geçirdi. "Seni zorba! Senden nefret ediyorum!" diye bağırınca umursamadım üzerimdeki uzun paltoluyu çıkarıp hemen sol çaprazımda duran geniş koltuğa bıraktım ve sol çaprazdaki kapıya yürüdüm tuvaletin yanındaki boş kullanılan kapıyı açıp içinden çıra ve odun çıkardım geri döndüğümde kapıyı açmak için mücadele ediyordu televizyonun altındaki şöminemin içine odunları dizip çıraları altına yerleştirdim.
     "Eee kapı açma mücadelesi nasıl gidiyor?"
    "Sen bu dünyadaki en zalim kötülüksün" dediğinde umursamadım, ve odunları da yakmadım bilerek onu koynuma almak için ısıtmak için kendimi kullanacaktım böylelikle onu daha fazla deli edip eğlenirken diğer yandan birbirimize sarılıp uyumamız güzel olacaktı.
    "Uykun yok mu? Hadi git yat"
    "Sen gerçekten hayatımda gördüğüm en kaba, en zorba, en halden anlamaz bir insansın! Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun!"
    "Uzatmasan iyi olur, hadi git yatağa"
   "Seni pislik..." bardağı taşıran son damla olmuştu, hızla ona yaklaşıp çenesini tuttum ve yatağa sürükledim gözleri büyüdüğünde hafifçe ittim sırt üstü uzanırken korkuyla geri çekildi ve dizlerini kendisine çekip kollarıyla bağladı. "Aklımdaki şeyi yapmayacaksın değil mi?"
    "Neyi?" diye sordum, aslında biliyordum bir erkek olduğum için kendimi kontrol edemezdim ama söz konusu bir kadını incitmekti bunu yapmazdım hele deli gibi istediğim kıza asla.
    "Lütfen" diye hıçkırıp gözlerimin içine bakınca iç çekerek yatağa oturdum ona yaklaştığımda korkuyla gözlerime baktı.
    "Aklındakini biliyorum ama güven artık bana, bana güvenmek zorundasın diğer erkekler gibi olmadığımın farkına var artık Ela...sana istemediğin birşeyi asla yapmam"
     "Ama buraya getirdin üstelik o asansörde olanları asla unutma!"
"Bunu sende istemiştin?"
"Zorladın beni, tehdit ettin!"
     "Biliyorum, kendimi tutamadım ama sonrasında sende istedin sende bunu unutma!" dediğimde sakinleşip burnunu çekti yastığı alıp dizimin hemen yanına dayadı ve titreyerek kollarını kendisine bağlayıp uzandı bu hareketi beni şaşırmıştı benden uzak olmak isteyen kız şimdi dizimin dibinde yatıyordu saçları yastığa süzülmüş gözleri mağrur bir şekilde bakıyordu uykudan kapandı kapanacaktı. "Üşüyor musun?"
    "Evet" dediğinde ayağı kalkıp cebimden çakmak çıkarmak için elimi cebime attım ama çakmak yoktu gerçi onunla koyun koyuna yatma fikri gelmişti böyle bir plan yapacaktım ama az önceki konuşmadan ileri gitmek istemedim tabi çakmak olmayınca planım gerçek olmuştu, paltomun cebinde vardır diye elimi ceplerime soktum ama gerçekten çakmak yoktu küfür edip hemen arkamdaki mini mutfağa gittim çekmecelere baktım ama çakmak yemin ederim hiçbir yerde yoktu elimi tezgaha vurup küfür ederek saçlarımın arasından elimi geçirdim. "Ne-ne oldu?" diye sordu titreyerek, onun sesini böyle duymam beni üzmüştü küfür ederek başımı ona çevirdim.
    "Çakmak yok, herhangi bir yakıcı madde de Allah kahretsin!"
    "Yani?"
    "Odunları yakamıyoruz, bu gece sanırım soğukta uyuyacağız"
    "Asla yapamam çok üşüyorum hadi gidelim buradan"
    "Gitmeyeceğiz, ısınmanın başka yolları da var güzelim"
    "Ne gibi?" diye sorup kaşlarını çattı ardından sevimli ve utangaç bir şekilde yüzüme baktı. "Asla ama asla olmaz, eve girmeyi kabul ettim ama bu asla olmaz" diye söylenip titremeye devam edince endişeyle yanına gittim ve oturdum.
    "Hasta olmamak için yapacaksın"
    "Asla olmaz" deyip yerinde doğruldu ve daha çok titreyerek yatağın diğer tarafına döndü endişeyle ve öfkeyle küfür edip kolunu tuttum. "Ne yapıyorsun?"
    "Sus, ve bana güven"
Ela Elmas.
     Yatağın yorganını açıp içine girmemi istediğinde dediğini yaptım ayakkabılarımı çıkarıp titreyerek yatağın içine girdiğimde yorgana sarıldım ama fayda etmiyordu buz gibiydi donuyordum ağzımdan iniltiler çıkarken öfkeyle dişlerini sıktı. "Ela izin ver..."
"Asla"
"Senin demenle değil, hasta olacaksın şuan, ben fazla üşümüyorum vücudum sıcak izin ver ısıtayım seni"
"Asla ama asla olmaz" dediğimde ceketini çıkardı gözlerim şaşkınlıkla büyürken yatağın içine girdi gömleğinin düğmelerini açmaya başlayınca ağzım açık ona bakıyordum yanaklarım alev alev yanmaya başlamış bir an üşümem gitmişti gömleğini iki yana açıp çıplak göğsünü ortaya serince bakışlarımı kaçırdım ve nefesimi tuttum belimi tutup üzerine çekti bacaklarını aralayıp beni içine hapis edince yanaklarım daha da kızarmaya başlamış şaşkınlıktan dilimi yutmuştum elini kazağımın içine sokup hafifçe yukarı çekince çıplak teni benim tenime değdi irkildim ve titrekçe nefesimi verdim sımsıcacıktı teni ben hala öyle şaşkınca dururken o konuştu. "Sakın ama sakın inatlaşma, hasta olmana göz yumamam, inan bana canımı yakar seni o halde görürsem" deyip yorganı başıma kadar çekip elleriyle kollarımı sırtımı ısıtmak için sürtmeye başladı, yavaş yavaş onun sıcaklığıyla mayışmaya başlamıştım ama onun çıplak göğsü yüzünden hala şokdaydım ve yanaklarım hala yanıyordu. "Yanakların al al olmuş sevgilim..." alnımı öptü ve koltuk altlarımı güçlü elleriyle tutup daha çok yukarı çekince bacak aramda onun sertliğini hissettim titredim ve utanarak hemen gözlerimi kapatıp onun bakışlarıyla daha fazla utanmak istemedim. "Benden utanma, daha bizi neler bekliyor hiç bilmiyorsun"
    "Neler be-bekliyor?" dedim ürkerek, nefes alıp verişlerim daha çok hızlanmıştı, elimi tutup tam kalbinin üzerine koyunca irkilip gözlerimi açtım ve elimde olmadan tırnaklarımı geçirince hiçbir tepki vermedi bu adam acı hissetmiyordu mu? Nasıl bir insandı?
   "Bekliyor işte" deyip elimi okşadı diğer koluyla ise belimi ve sırtımı okşayıp ardından elini kazağımın içine soktu ve sütyenimi tutup aşağı çekti, titrekçe bir nefes alıp verdiğimde alnını alnıma dayadı, elini yanağıma koyup okşadı ağzından çıkan sözleri duymamla nefesimi tuttum. "Seninle burada olmak beni öyle mutlu ediyor ki, anlatamam. Kollarımdasın, ben seni sen beni ısıtıyorsun kalbimi doldurdun masumluğunla güzelim? İstesem de geri çekilemiyorum senden, yapamıyorum" dediğinde başımı göğsüne iyice sabitleyip gözlerimi kapattım.
"Nereye kadar savaşacaksın?" diye sordum ürkekçe, hala bulunduğumuz pozisyon beni titretiyordu.
"Sen beni isteyene kadar... üşüyor musun?"
"Ben seni sevm..."
    "Seveceksin"
    "Böyle bir olm..."
    "Olacak iste yada isteme, olacak" dediğinde başımı iki yana salladım dişlerini sıktığını duyduğumda titrekçe nefes alıp verdim o sırada hızla beni altına alıp üzerime çıkınca ufak bir çığlık attım ve gözlerim korkuyla büyümüş bir şekilde ona baktım tek eliyle bileklerimi tutup yukarı kaldırdı kalp atışlarım hızlandı ve nefes alıp verdikçe göğüslerimiz çarpışıyordu bir diğer eliyle kazağımı tutup göğsüme kadar çekti gövdesini çıplak tenime dayayınca ikimizin ağzında da ufak bir inilti çıktı ellerimi oynattığımda serbest bırakıp ellerini belime koydu dudaklarını dudaklarıma sürtünce titrekçe konuştum.
    "Ya-yapma"
    "Neyi?" diye sordu sessizce.
    "Bunları"
    "Sende istiyorsun"
    "Hayır ne seni nede..." sesimi dudaklarıyla kesmişti, yavaşça ama sert bir şekilde öpünce inledim ve ister istemez ileri gittiğimde sertliğini oramda hissettim ikimiz de inledik, alt dudağımı dişleyip yavaşça öpünce tekrar inlemek zorunda kaldım yüzünü boynuma gömüp ıslak bir kaç öpüş bırakınca gözlerimi sımsıkı kapatıp kendimi kastım lanet olsun karşı gelmek çok zordu elini bacağıma götürüp yukarıya çıktı kalçamı avuçlayıp kendisine bastırınca yine inledim.
   "Bir daha seni istemiyorum demeyeceksin" dediğinde titrekçe nefes alıp verdim, yine boynumu ıslak bir şekilde öpüp elini orama koyup bastırınca gözlerimi sıkıca kapatıp istem dışı saçlarını tutup sıktım. "Yoksa buranı acıtırım demiştim...bu son olsun sevgilim" dediğinde pantolonumun düğmelerini açmaya başlayınca korkuyla inledim ve yerimde kıpırdandım. "Şşt sakin ol...bir şey yapmayacağım" dediğinde inledim ama öpüşleri beni susturdu, pantolonumu ve kazağımı çıkarınca iç çamaşırlarımla kalmıştım oda gömleğini ve pantolonunu tamamen çıkarıp kendisini bana bastırdı şimdi sertliğini daha çok hissedince hafif bir çığlık attım elini göğsüme koyup sıkınca inleyip kalçamı yukarı kaldırdım sertliği orama değince oda inledi ve dudaklarını boynuma götürüp hafifçe emince daha fazla kendimi tutamayıp inleyerek ellerimi sırtına koydum ve cırmaladım oda inledi ve elini kalçama götürüp sıktı ardından elini orama doğru koyunca tekrar inleyerek elimi saçlarına götürüp sıktım.
   "Ya-yapma lütfen" artık sesim inleyerek çıkmıştı, baş parmağını orama sürtüp göğsüme bir öpücük kondurdu sonra emdi ve tekrar öpücük kondurdu.
   "Hiçbir şey yapmıyorum...ta ki benim olana kadar" dediğinde ellerini belime koyup yüzünü göğsüme koydu derin bir iç çekti ardından kendisi sırt üstü yatıp beni üzerine yatırınca yanaklarımı tutup alnımı burnumu ve dudağımı öptü göğsüne yaslattı kolunu belime attı ve sıktı sağ bacağımı tutup yukarı kaldırınca bacaklarımın arasında daha çok hissettim sertliği inlememek için alt dudağımı sıktım. "Yine kasıyorsun kendini, ama merak etme tamamen benim olunca artık bana dayanamayacaksın, direnemeyeceksin" elini kalçama götürüp orada tuttu bende zorlukla nefes alıp vermeye başladım. "Seni kimse alamaz benden, ömür boyu benimsin artık"
   "N-ne? Ö-ömür boyu derken nasıl?" diye zorlukla konuştuğumda baş parmağını yanağıma sürttü.
"Evlenmekten bahsediyorum sevimli"

🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin