🌸 7. Bölüm 🌸

1.9K 70 3
                                    

    "Pörtlek gözlü, çirkin deyip durdu, senin patronun tam bir kafadan manyak" dediğimde Ecem kıkır kıkır gülüp kahvesini içerken ona gözlerimi devirerek baktım, kahvaltıdan sonra kahve keyfi yapmış olmamızın nedeni hem sohbet etmek hem dedikodu kaynatmaktı ama benim söylediklerim dedikoduyu hep geçiyordu Ecem geldiğinden beri sürekli o mendebur macun suratlı herifin bana söylediklerini ve emirlerini sıralamıştım oda hiçbir şey söylemiyordu sonunda çenesini açıp gülümseyerek konuşmuştu.
    "Bak sana demiş ki gitmeyeceksin benimle çalışacaksın bundan daha güzel ne olabilir?"
    "Ne mi olabilir?" diye sordum kollarımı iki yana açıp hayretle ona bakarak, dudaklarını büzüp iç çekti ve ellerini masanın üzerinde birleştirdi.
    "E tamam biraz kaba..."
    "Biraz öyle mi? Bunu seninle daha önce de konuştuk ve o günde bana biraz dedin!"
    "Tamam haklısın...ama aslında vakit geçirsen sohbet etsen öyle biri olmadığını anlarsın Ela sana söyledim biraz suyuna gitsen nasıl biri olduğunu anlarsın sonuçta başından çok şey geçti onun...çok olaylar yaşadı? Adam tek başına hem kumarhaneyi hemde iki holdingini birden yönetiyor kolay değil genç yaşta bunları yapmak bir de güvenilir birini bulmak? Sana onu söylediyse emin ol sana güvenmeye başladı...diğerlerine neler yapmıştı bir bilsen?"
    "Neler yaptı?" diye sordum umursamazca, iç çekip kahvesinden bir yudum alınca bende ellerimi yanaklarıma koyup boş boş pencereden dışarı baktım.
    "Bir gün kızlardan birine görev verdi aynı senin gibi sekreterlik yapıyordu ayak işleriyle ilgileniyordu...patron ondan en önemli evrakları isterken o bizim yaptığımız projenin bir kopyasını çalıp başka iş adamlarına sattı bu yüzden kimseye güvenmiyor..."
   "Biliyorum onunla ilk karşılaştığımızda böyle bir mevzu geçmişti herşeyi biliyorum"
   "O başka bu başka, ikinci kez yaşandı ayrıca onun hayatını kurtardın, sen gerçekten o adamın bacağına sıktın mı? Üstelik o trafikte senin arabaya kurşun sıktığını söylemiyorum bile hatta" dedi gözlerini büyütüp hayretle.
   "Bunu konuştuk, evet yaptım ama nasıl yaptım neden yaptım bilmiyorum o an benim hayatımı kurtaran kişiyi bende kurtarmak istedim ama herif teşekkür edeceğine beni daha önceden tanımış gibi evine falan götürdü!"
   "Kimseyi evine götürmez"
   "Hep öyle söylerler, nereden bileceksin?"
   "Aram iyidir onunla"
    "Senin patronun gerçekten..."
    "Sıra dışı biri acımasız ve merhametsiz ama inan bana onu tanıdığın zaman içindeki esas adamı taşıyıp öğrendiğinde öyle biri olmadığını anlayacaksın"
    "Nasıl biriymiş içinde taşıdığı adam?"
    "Düşünceli, merhametli, garibanın ekmeğine bulaşanları delip geçen biri...koruyup kollayan, seni yarı yolda bırakmayan biri"
    "Sen işe başladığında sana aynısını yaptı mı hiç yoksa hep böyle iyi mi davrandı?"
    "Hep iyi davrandı hiçbir dediğini iki etmedim beni sağ kolu yaptı Çınar beyde bana çok destek oldu" dediğinde kaşlarımı çatıp bana karşı neden böyle davrandığını çözmeye çalıştım ama bir neden bulamamıştım, sanki ezeli düşmanıydım? Halbuki benim kimseye zararım olmayan, kendi çapımda hayatımı sürdürmeye çalışan asosyal biriydim.
    "Öyleyse bana neden öyle davranıyor?"
    "Valla bilmiyorum...ama görünen o ki sana karşı zalimlik hareketleri yapmıyor? Bilirsin kovulan kişileri falan...sadece kendisine karşı seni zorluyor başkasına karşı emir verip seni çalışanlarıyla uğraştırmıyor neden dersin?"
     "Neden?"
     "İşte bunu bende bilmiyorum ama kendisine gelince seni zorluyor...bu senin dikkatini çekmedi mi?"
      "Hayır"
      "Hep kendi görevlerini senin getirmeni istiyor bana bile ne kadar çok güvense daha evrakları ben onun odasına bile taşımamışımdır sadece ben proje çizen ve sunum yapan kişilerle ilgileniyorum ama sana karşı nedense...bende anlamadım"
     "Kısacası şu ki, dengesiz bir kütük!" dediğimde gülmeye başladığında bende güldüm ve karnımı tutup gülümsedim.
Dalyan Karaoğlu.
Ya göremeyecek kadar aptalsın, yada kendini kaptırmamak için uzaksın.
Yerimde hızla sıçrayıp doğruldum ve alnımdan akan terleri sildim, nefes nefese kalmış bir şekilde gözlerimi kapatıp iç çektim ve tişörtümü çıkarıp yere attım o ucube, gözlüklü asosyal kızı rüyamda görmüştüm ama nasıl gördüğümü hatırlamıyordum sadece onun koyu gözlerini, hafif dolgun dudaklarını görmüştüm...tekrar yatağıma uzanıp hatırlamaya çalıştım ama ne kadar zorladıysam olmamıştı? Doğa üstü bir şekilde ona doğru çekiliyordum, ne bulmuştum bu kızda da böyle hemen etkilenmiştim? Tatlılığından mı? Utangaç hareketleriyle yanakları kızarıp bakışlarını kaçırmasından mı? Yoksa bana kendisini kanıtlamak için giydiği o kıyafetlerini gözlerimin önüne sermesine mi? Bana kafa tutmasına mı? Allah'ım hepsi beni etkilemişti! Her şeyinden etkilenmiştim. Dişlerimi sıkıp daha üç - dört gün gördüğüm kız hakkında bunları düşünmem, aklıma hiç yatkın gelmiyordu mantıklı da! Siyah takımlarımı giyip davetiye kartını ceketimin iç cebine tıkıştırdım ve evden çıktım bir kafeye geçip sağlam bir kahvaltı yaparken servis yapan kızın sürekli bana bakışlarını yakalayınca hiç umursamadan yemeğime devam etmiştim, hesabı öderken bana çaprazca gülümsemişti. "Bir dahakine gelirsiniz umarım yine?"
    "Üzgünüm tatlım ama bu olmayacak" deyip ayağı kalktım ve arabama bindiğim gibi şirketin yolunu tuttum, aslında bu kızla davete gidebilirdim ama tanımadığım etmediğim bir kızla ne işim olurdu? O gözlüklü kızda olmazda, sıkıntıyla düşünmeye başladım tek gitsem ne olacaktı ki? Kendimi orta çağ yılında tecrübesiz bir genç adam, balo için nasıl davet etsem kafasını yaşayan bir embesile dönüşmüştüm ve benim böyle hissetmemin nedeni o kızın yüzündendi, o yokken her şey normaldi ama ne zaman onu gördüm ilk kez bana kafa tutmasına karşı etkilenmiş ve eğlenmiştim...o zaman değişti her şey bir de hayatımı kurtarmak için o adamın bacağına şıkmış olması yok mu? Şirkete girerken herkes selamını eksiksiz yerine getirmişti ama gözlerim başka birini arıyordu, o kızı. Ecem'i gördüğümde yanına gidip selam verdim oda bana aynı karşılığı verince hemen lafı uzatmadan sordum. "O kız nerede? Nereye kayboldu?"
    "Size kahve hazırlamıştı masanıza koymuştur bile" dediğinde bir etkilenme daha yaşadım, sinirle asansörlere ilerleyip butona bastım heyecanla istediğim kata ulaşmak için ayağımla ritim tutuyordum düşüncelerim beni sık boğaz ediyordu aldığım karardan dolayı karasız kalsam da yine de istiyordum tuhaf bir biçimde istiyordum. Odamın önüne geldiğimde tam kapıyı açmak üzereyken kapı açılmış ve ürkek bir ceylan gibi titreyen koyu gözleri gözlükleri olmasına rağmen tedirgin bir şekilde bana baktığını gördüm ufak bir çığlık atmasından dolayı elim havada kalmış onun bu tatlı görüntüsüne odaklanmıştım, kitaplarını kollarıyla sıkıca kavramış ben ona o bana bakıyordu.
    "Şe-şey sen demiştin ya kahvem ben gelmeden masada olacak diye, be-bende öyle yaptım" dediğinde bakışlarını kaçırınca onun bu tatlığından etkilenmemek için bakışlarımı kaçırdım ve hafifçe onu itip yanından geçtim bu hareketimle afalladığını çaktırmadan ona bakıp gördüğümde tek kaşımı alayla yukarı kaldırdım başımı sağa çevirip kahveye baktım köpüklüydü hemde bol köpüklü... sert duruşumu bozmadan arkamı dönmemle tedirgin bir şekilde tekrar hafifçe irkildi. "Lafı uzatmadan sana söylemek istediğim bir şey var, bu akşam saygın iş adamları yatta toplanacak dünde konuştuk..."
    "E-evet unutmadım" dediğinde tek kaşımı kaldırıp ona baktım, elini saçlarına götürdü ve iç çekti. "Gelirim ben merak etme"
    "Tek gideceğini kim söyledi? Benimle geliyorsun" dediğimde şaşkınlıkla başını kaldırıp gözlerime baktı, yemin ederim böyle tatlı olmayı nasıl başarabiliyordu? Dudaklarım aralanmış onun biçimli vücudunda arsızca gezdirmeye başladığımda elini eteğine götürüp çekiştirdi yüzümde alaycı bir yüzle ona baktım. "Eteğini çekiştirmeye gerek yok o iğrenç bacakların inan dikkatimi çekmiyor, seninle fantezi kurmam yapacağım son şey bile değil!" dediğimde hemen yanakları kızarıp bakışlarını kaçırınca gözlüksüz halini deli gibi merak etmiştim! Çınar'ın söylediği sözler tekrar aklıma dolmuştu.
Kızın gözlüklerini çıkarıp elini yüzünü yıkadığını gördüğümde gözlüksüz hali çok güzeldi, ya sen göremeyecek kadar aptalsın yada kendini kaptırmamak için uzaksın.
"Be-ben seninle mi?"
"Evet benimle geliyorsun, inatlaşırsan eğer senin için hiç iyi olmaz!" dediğimde yanakları tekrar pembe pembe olmuştu Allah'ım onun bu tatlılığı ve gözlükleri olmasına rağmen güzel ve duru cildinin yaydığı enfes güzelliği görmek için çatlıyordum ama kendimi zor frenledim, uzak durmam gerekiyordu o ve ben? Berbat.
"A-ama..."
"Aması yok sana dedim, bunu anlaman için kaç defa söylemem gerekiyor? Mikrofon alıp bağırayım mı? Benimle geleceksin konu kapandı bitti!" diye sesimi yükselttiğimde korkuyla yerinde sıçrayıp hemen başını salladı.
"Pe-peki" dediğinde memnuniyetle ellerimi cebime koyup gözlerim parlamış bir şekilde onu süzdüm.
"Ama bir şartım var" dediğimde başını kaldırıp kaşlarını çattı. "O gözlükler çıkacak!"
Ela Elmas.
"Bu nasıl oldu sence?" diye etrafımda dönüp krem rengi elbiseyi gösterdim Ecem'e ama umutsuz vaka gibi elbiseye değil bana bakınca oflayarak koltuklardan birine attım kendimi, iç çekip ayağı kalktı ve reyonlara yöneldi bende bugün olanları düşündükçe kendimi kabinin içinde kilitli tutup gitmemek için kaybolma numarasını yapacaktım ama Ecem'in gözlerinden kaçmazdı Dalyan'ın beni davet etmesi üzerine zorla şerle beni buraya getirmişti üstelik Dalyan gözlük çıkacak olayına çok şaşırmış ve özenle hazırlanmam için ikna kelimelerini sıralayıp durmuştu, anneme haber verdim bugün olanları ama tabi Dalyan'la olanları söylemedim herif dengesizin teki madem benim başka yerde çalışmamı istemiyorsun o halde neden bana sürekli alaycı ve nefret ettiğini açıkça yüzüme söylüyorsun? Amacın ne? Madem beni istemiyorsun gideyim, ama yok...ona da izin vermiyor. Dengesiz köstek suratlı! Ecem sonunda elinde su yeşili elbiseyle karşıma geçince şaşkınlıkla ona baktım sırt kısmını gösterip boyun kısımdan kalçaya kadar dantel şekilde olduğunu görüne kalbim boğazımın ortasında fırlayacak gibi çarpmaya başladı. "E-Ecem bu ne? Ayrıca göğüs dekoltesi çok açık hayatta giymem!" diye konuştum dehşetle, gülümseyip elime tutuşturdu diğer yandan kolumu kaldırıp beni kabinin içine sokmaya çalıştı.
"Bu akşam bunu giyeceksin"
"Sen aklını mı kaçırdın? Asla olmaz"
"Saçmalamayı keser misin? Bekar kızsın, gençsin, güzelsin...bence biraz kendini göstermenin sırası geldi de geçiyor bile! Kızım anlamıyor musun? Fırsat ayağına geldi, sen demiyor musun Dalyan bana çirkin dedi alay etti bacaklarımla falan diyen?"
"Eee ne olmuş yani?"
"Sen harbi beyinsizsin! Madem seninle böyle konuşuyor alay ediyor sende kendini göster, ona ne kadar güzel olduğunu göster! İşte o zaman bu akşam seni bu elbiseyle görürse mal gibi kalacağını bir düşün!" dediğinde aklıma şeytanca bu fikir yattı yüreğime tatlı tatlı bir çarpıntı nüfus etmiş intikam duyum hızla damarlarıma sızmıştı, yüzümde şeytanca bir gülümseme belirince Ecem de gülümsedi.
"O mafya, maganda suratlı, ıslanmamış ot beyinli bu gece gününü görecek!"
Dalyan Kayaoğlu.
    "Vay vay vay, Dalyan bey bugün genç hanımların ve kadınların ağızları akacak" dediğinde sert duruşumu bozmayıp  papyonumu düzelttim ve elimi saçımda gezdirdim, Çınar yanıma gelip omuzlarımı eliyle temizler gibi yaptı ve kolunu omzuma attı. "Bence saçlarını biraz daha uzat ensene falan yüzüne yakışır yani, hep aynı saç modeliyle geziyorsun"
"Neden güzel değil mi?"
"Yüzüne yakışıyor gözlerin zaten dikkat çekiyor ama sıkılmadın mı?"
"Kızlar gibi burnunu sokmayı keser misin? Ne zaman yaptığım saç modelini yada giyimime karışır oldun anlamıyorum" dediğimde gülümsedi ve yanımdan ayrıldı, kıkırdamaya başlayınca kaşlarımı alayla havaya kaldırıp ceketimi üzerime geçirdim ve arabanın anahtarını elime alıp tesbih sallar gibi parmaklarımda dolandırdım.
"Hayırdır neden gülüyorsun? Yoksa benden habersiz kafayı yedin de seni hastaneye tıktırmamdan mı korktun?"
"Hayır ama sen yakında delireceksin? Sadece bir gecelik kadınlarla eğleniyorsun onun haricinde kalbini kimseye vermiyorsun"
"Bana diyene bak, sen üç tane kadını aynı gece içinde aynı anda beceren kişisin ve bana mı konuşuyorsun?"
"O zamanlar on sekiz yaşındaydık"
"Ne fark eder ki yine aynısın ayrıca ben aşık olmam? Hiç gördün mü gözlerimin kalp emojisine dönüştüğünü falan? Aptal mıyım sence aşık olacak kadar?"
"Belli olmaz...bugün sana çok üzüleceğim"
"Neden?" diye sorup ellerimi cebime koydum ve dış kapıya yaklaştım oda benimle beraber evden çıkıp kapıyı kapatınca ikimizde lüks araçlarımıza ilerlerken konuştu.
"Hep Elizabeth takılacaksın" deyip alayla güldüğünde sertçe baktım bende, arabamın kapısını açıp bindiğimde kapatmadan konuştum.
"Sen öyle san"
"Birini ayarladım deme?" dediğinde kocaman gülümsemişti, sert yüz ifademle göz kırptım.
"Eh ayarladık ne yalan söyliyeyim"
"Kimmiş bu merak ettim?"
"Şu pörtlek gözlü, çarpık bacaklı kız başka kim olabilir ki? Kime güvenip yanıma alacağım söyler misin?"
"Senin şu asistanın olabilirdi? Neydi adı Rosalie...efsane sarışın bomba"
"Hiçte değil sikime benziyor aynı, para ver yapamayacağı şey yok zaten kovdum onu ayrıca sen demedin mi onunla git diye?"
"Kabul edeceğin aklımın ucundan pek geçmezdi? Ama sevindim, ayrıca ne zaman kovdun onu?"
"O kız geldiği andan itibaren o yok? Alev sadece duruyor"
"Demek Ela ve sen"
"Aptal bir kız değil en azından"
"Güzel...çok güzel bir kız"
"Emin misin? O koca gözlükleriyle önünü nasıl görmeyi başarıyor hayret ediyorum ayrıca o iğrenç etekle ve çorapla bacakları çapraz gibi görünüyor rezalet ama başka kimseye güvenip de yanıma alamazdım" dediğimde gülümseyerek yanımdan ayrıldı ama sonra tekrar yanıma gelip yanaklarımı tuttu ve çekti kaşlarımı dehşetle çatıp ellerini hırsla ittim. "Ne yapıyorsun lan mal?"
"Gül azıcık birader gül" deyip tekrar yanımdan ayrılınca bıkkınlıkla iç çektim arabasına yaklaşıp bindi bende kapıyı kapatıp arabayı çalıştırdım oda arabasını yanıma sürüp beklediğinde aynı anda arabaları sürmeye başlayıp yarış yapar gibi gaza köklendik.
Yata geldiğimizde millet açık alanda gemide keyfini sürerken keyifsiz bir şekilde etrafıma bakındım içimde ufak bir heyecan vardı gözlerimle etrafı taradım ama hala gelmemişti bir viski alıp tek seferde içtiğimde kendime engel olamadan tekrar etrafa bakındım.
"Anasını satayım nerede bu kız, alt tarafı bir elbise bir ayakkabı..."
"İşte geldi" diye Ecem cıyaklayarak alkışlayınca başımı çevirdim, su yeşili göğüs kısmı v şekilde bir elbise giymişti o dolgunluklar benim boğazımı kurutmuştu arkasını dönmesiyle gözlerim parladı boynundan kalçasına kadar sırtı danteldi teni görünüyordu ve bu beni nedense deli etmişti dişlerimi sıktım çok açık giyinmişti kıskançlık neden belirmişti bilmiyordum deli olmuştum öfkeyle solurken önüne dönüp tekrar etrafına bakınırken gördüm, sarı ve kahve rengi karışımı saçları salık bukle bukle süzülüyordu ellerimi cebime koyup gözlerimi ayırmadan onu baştan aşağı süzüp dişlerimi sıktım, itiraf etmek istemiyordum ama çok güzel olmuştu.
Ela Elmas.
Onların bulunduğu masaya geldiğimde Dalyan gri takım elbisesini giymişti ve itiraf etmek istemesem de çok yakışıklı olmuştu, böyle zorba bir adam nasıl böyle yakışıklı olabiliyordu? Bir meyve kolyeli alıp bir yudum içtim ve etrafıma bakınmaya başladım ama Dalyan'ın bana sürekli bakmasından dolayı elimde olmadan bende ona bakıyordum, Çınar komik bir hikaye anlattığında kahkaha atıp bakışlarımı ona çevirdiğimde viskini içiyor diğer yandan yine bana bakıyordu hemen gülmeyi kesip gözlerimi kaçırdım ve iç çektim. "Aaa bak senin sarışın bomban gelmiş?" dedi Çınar Dalyan'ın kolunu dürtükleyerek, başımı çevirip gelen kişiye baktım Alev denen sümüklü karı bir başka erkekle kokteyle katılmıştı hiç umursamadan elime meyveli kolyeli alıp bir yudum içtim ve derin bir iç çekip başımı kaldırmamla Dalyan'ın bana baktığını gördüm, hemen bakışlarımı kaçırıp tekrar sağa çevirdiğimde Alev gözlerini dikmiş bana bakıyordu Çınar ve Ecem yanımızdan ayrılıp başka arkadaşlarıyla konuşmaya giderken Dalyan'ın viskiyi tek seferde içmesini şaşkınca karşılamıştım, yüzüme bakmayarak yanımdan ayrılınca Alev bunu fırsat bilmiş gibi bana doğru gelirken peşindeki adam da onun peşinden geliyordu meyveli kokteyli bitirdiğimde kolumu sert biri tutup çekince acıyla bağırıp başımı çevirdim sarışın bir erkek yüzüme alayla bakıyordu Alev ise kollarını göğsünde bağlayıp yüzüme bakıyordu. "Sen demek ki onun özel sekreteri oldun? Ayak üstü konuşmadık zira Dalyan bey sana sürekli iş vermenin yüzünden!" dediğinde başımı kaldırıp birinden yardım istemeye çalıştım ama adam elini çeneme koyup sıkınca acıyla inledim.
"Kardeşim seninle bir şey konuşuyor yüzüne bakacaksın!"
"Bakmayacağım!" diye sesimi yükselttiğimde yandaki masalardan birileri bize bakmıştı adam kolumu daha sert tutunca inleyerek onu itmeye çalıştım o sırada Dalyan'ın öfkeyle bizi izlediğini görüp geldiğini görünce Alev de oraya baktı ve öfkeyle kardeşini sarstı.
"Onu denize at!"
"Ne?" diye sordum dehşetle.
"Onu denize at kardeşim!"
"Memnuniyetle!"
"Dalyan'ı benden alamayacaksın!" dedi Alev ve kardeşi belimi tutup itmesiyle çığlık attım o sırada Dalyan'ın hırlayarak o adamı benden uzaklaştırmasını fark ettiğimde derin bir nefes alıp verdim Dalyan o herife bir yumruk indirdiğinde daha çığlık atıp korkumu dışarı salamadan Alev sert topuklu ayakkabıyla karnıma tekme atmasıyla çığlık atarak geminin ince demirinden fırladım ama hemen demirleri tutup korkuyla bir çığlık daha attığımda Dalyan'ın korkunç gürlemesini duydum.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun siktiğimin kızı!" diye gürleyince onu kucağına alıp denize atmıştı bir çığlık attığımda kardeşi peşinden atlayınca korkuyla titreyip gözlerimi kapattım, ellerimi tutan sert ellerinin sahibine baktığımda başımı kaldırıp gözlerimi açtım Dalyan dişlerini sıkarak bana bakıyordu. "Bir elini bana ver"
"Korkuyorum" dedim içimdeki göz yaşları tutamayarak, dişlerini daha çok sıkınca herkes endişeli bir şekilde homurdanıp kimi denize baktı kimi beni kurtarmaları için toplanmıştı Ecem korkuyla Çınar'a sığındığında Dalyan tekrar konuştu.
"Elini bana ver seni hemen tutacağım korkmana gerek yok" dediğinde başımı sallayıp elimi uzattım hemen tutup çektiğinde kollarımı boynuna doladım ama arkadan gelen sırtı dönük herifin Dalyan'a yaklaştığını görmemle bir çığlık attım ona çarptığında Dalyan sendeleyince kollarım kendiliğinden çözülüp denize doğru uçmuştum.
Dalyan Karaoğlu.
"Ela!" diye gürlediğini duydum Ecem'in, öfkeyle arkamı dönüp adama baktığımda magazinci olduğunu gördüm hala kameraya çekiyordu öfkeyle gürleyip kamerayı aldığım gibi yerde paramparça ettim insanlar çığlık atarak uzaklaşınca kimi de denize doğru ilerlemişlerdi o herife bir yumruk indirip tekrar önüme döndüm, derin bir iç çekip nefesimi tutarak denize atladım derine yüzdüğüm sırada Alev ve kardeşi suyun yüzeyine çıkmıştı dişlerimi sıkarak daha derin daldığımda elime hareketsiz duran minik bir gövde hissetmemle hemen tutup yukarı itmeye başladım, yüzeye çıktığında kendimi itip başımı sudan çıkardım ve onu kendime çekip yüzüne baktım.
"Aç gözlerini" dediğimde hareket yoktu başı omzuma düşünce öfkeyle küfür edip belini sıkıca tutarak tek kolumla yüzmeye başladım, içimdeki endişe duygusu beynimi sarsmıştı küfür ede ede ilerlemeye devam ettiğimde gemide ki görevliler halat atınca tutundum onlar da çekmeye başlayınca gemiye hemen varmıştım ilk olarak kızı yere tahtaya ittim sonra sudan çıkıp dizlerimin üzerine çöktüm ve nefes alıp almadığına baktım ama almıyordu endişeyle dişlerimi sıkıp etrafıma bakındım herkes bir ağızdan konuşuyordu Çınar Ecemi sakinleştirmek için onu uzak tutmaya çalışınca bir adam geldi yanıma dizlerinin üzerine çöküp başını göğsüne dayayınca öfkeyle onu ittim oda şaşkınca yüzüme baktı insanlar hayretler içinde bir ambulans bir polis deyip duruyor herkesin gözleri kızla benim aramda gidip geliyordu.
"Ne yapıyorsunuz beyefendi?"
"Esas sen ne yapıyorsun? Ben varım burada ibnenin oğlu siktir git!"
"Konuşmalarınıza dikkat edin? Kız nefes almıyor su yutmuş olabilir suni teneffüs yapıp onu kurtaracağım benim amacım bu"
"Suni teneffüs mü? Dudakların ona mı değecek yani? Ağzına bombayı sokar patlatırım çorba bile içemezsin? Nasıl yapılıyor söyle bana ben yapacağım!" diye sertçe konuşunca iç çekip ellerini birbirine kenetledi.
"Böyle yap ve kalbine üç kere baskı uygula sonra burnunu tutup dudaklarının arasından kendi nefesini üfle, suyu çıkarana kadar yapmak lazım" dediğinde dediğini yapıp ellerimi kenetleyip kalbine baskı uyguladım, nefesimi dudaklarının arasından verip geri çekildim uyandığını görmeyince öfkeyle konuştum millet de bizi izliyordu.
"Uyanmıyor!"
"Devam et"
"Allah kahretsin! O gazeteciyi bulduğumda beynini dağıtacağım!" diye bağırıp tekrar aynı kalp masajını yapıp dudaklarına üflediğimde dudakları hareket etti gözlerim bir anda büyümüş hareketsiz kalırken üst dudağımı öptü, ardından kaşlarını çatıp öksüreceğini anladığım bir hırıltı çıkarınca hemen geri çekildim, şiddetli bir öksürükle yan dönüp ağzındaki suları çıkarınca titreyerek başını bacağıma koydu ceketimi çıkarıp omuzlarına serdim ve kollarını tutup göğsüme çektim titreyerek kollarını belime sarınca inlemeye başladı. "Tamam bir şey yok geçti, geçti" dediğimde derin bir iç çekip tekrar öksürünce herkes endişeyle kasılan yüzünün yerine gülümseme almış alkışlamışlardı. Olay bittikten sonra kendisi hiç konuşmamıştı, çok kötü görünüyordu Ecem ve Çınar sürekli olayı konuşup Ela'yla ilgileniyordu ama o dünyadan kopmuş gibi davranıyordu, evine bıraktığımda ceketimi sırtından indirip bana uzattı. "Sende kalsın gidene kadar hasta olursun"
   "Gerek yok...beni kurtardığın için çok teşekkür ederim, hayatımı sana borçluyum" deyip kaçamak bir bakış attı sonra utanarak başını iki yana sallayıp öksürerek arabadan indiğinde kaşlarımı çattım, hasta olacakmış gibi görünüyordu. Eve gidişini izlediğimde iç çekerek arabayı çalıştırıp evime doğru yol aldım.

🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin