🌸 8. Bölüm 🌸

1.8K 66 0
                                    

    Sabah gözlerimi açtığımda kendimi o kadar bitkin o kadar kötü hissediyordum ki kolumu bile kaldıramıyordum vücudum sızlıyor etlerim acıyordu burnum tıkanmıştı yorgana daha çok sarıldığımda aklıma şirket ve Dalyan beyin emirleri gelince inleyerek doğrulmaya çalıştım, komodimin üzerindeki telefonu elime alıp Ecem'i aradım hemen cevap verdi. "Aşk sen nerdesin? Dünkü olaydan sonra nasıl hissediyorsun?"
    "Yaşadığım şoku atlattım"
    "Dalyan bey çok kızacak kendisi şu an yok ama birazdan gelir"
"Ecem ben çok kötüyüm" dediğimde sesim kısılmıştı öksürerek sola döndüm dudaklarım birbirine vuruyordu Ecem endişeyle konuştu.
"Neyin var bir tanem? İyi misin?"
"Çok kötüyüm"
"Sesin mi kısıldı? Hemen Çınar beye haber vermem gerek kendisi şu an şirkette değil ama arar söylerim geliyim yanına bir hastaneye gidelim iyi gelmiyor sesin"
"Sadece çok ateşim var sanırım...beni merak etme" deyip kapattığımda yorgana daha çok sıkı sarılıp gözlerimi kapattım.
Dalyan Kayaoğlu.
Şirketten içeri girip herkesin selam vermesini görmezden geldim, asansöre binip odama çıkmaya başladım. Geldiğimde içeri girip etrafa baktığımda ne dosya ne kahve hiçbir şey hazır değildi, sinirlenerek tekrar odamdan çıkıp asansöre bindim ve hemen aşağı indim geldiğimde çalışanların yanına gidip yüzlerine baktım. "O kız nerede? Neden geç kaldı?" diye sertçe konuştum, hepsi ayağa kalkıp tedirgin bir şekilde birbirlerine bakınca elimi masaya vurdum hepsi irkilip başlarını eğdi derin bir iç çektim. "Size bir soru sordum!"
   "Efendim o çok hastaydı...sesi kısılmıştı? En son arkadaşı ulaştığında çok ateşli olduğunu söyledi" dedi aralarından biri, derin bir iç çektiğim sırada Ecem hızla koşarak yanıma geldi başımı ona çevirip yüzündeki endişeli ifadeye baktığımda hiçbir tepki göstermedim.
    "En son konuştuğumda çok ateşi olduğunu söyledi şimdi ise arıyorum telefonlarıma bakmıyor Dalyan bey"
    "Sen neden gidip kontrol etmedin?"
    "Çınar bey gelmedi ona da ulaşamadım izin almak için, sizde yoktunuz"
   "Ben gidip bakacağım" dediğimde yüzüme minnetle bakınca dişlerimi sıkarak holdingden çıktım. Kesin dün geceki olay yüzünden hasta olmuştu zaten öksürerek arabamdan çıktığında anlamıştım.
Ela Elmas.
    O kadar çok üşüyor ve terliyordum ki beynimin içinden sanki alevler çıkıyor sonra kafamı buza koymuşlar gibi hissediyordum, gözlerimi tekrar kapattım yorgana daha çok sarıldığımda dişlerim birbirine deli gibi vurmaya devam ediyordu, inleyerek sol tarafa dönüp kendimi sıkı sarabildiğim kadar sardım pencereme rüzgar vurmuş olması lazım ki içerisi birden daha soğuk olmaya başlamıştı inleyerek yorganı burnuma kadar çekip titredim mayışmıştım uykuya daldım dalacaktım ki bir ses duydum...hastalık o kadar çok ilerlemişti ki artık tepki falan veremiyordum resmen umursamazlığın boşvermişliğin zirvesinde duruyor gibiydim yatağın yarısı çökünce gözlerimi hafifçe araladım ve patronu görmemle o hastalığıma rağmen gözlerim büyüdü. "Se-senin ne işin var burada? Nasıl içeri girdin?"
    "Sen nasıl hastasın anlamadım, az önce çocuk gibi inleyip kedi gibi üşüyen insan gitmiş şimdi yerine makinalı tüfek gibi tipik bir kız gibi çeneni kullanmaya başlamışsın"
   "Bende ilk defa bu kadar uzun cümle kurmanıza ve bir bayan gibi uzatmanıza şaşırdım"
   "Kes sesini!" diye tıslayınca başımı sallayıp gözlerimi kapattım, soğuk eli alnıma değince inleyerek geriye kaçmaya çalıştım. "Ateşine bakıyorum bir dur yerinde"
    "Üşüyorum" dediğinde elinin tersiyle yanağımı kontrol etti o anda daha çok mayışıp inlediğimde elini çekip sertçe konuştu.
   "Yürüyebilecek misin?"
   "Neden?"
   "Sakat mısın değil misin kontrol ediyorum? Allah'ım yarabbim! Hastaneye gitmek için"
   "Bunu daha kibar söyleseniz olmaz mıydı?"
   "Olmazdı"
   "Peki...hayır hiçbir yere gitmek istemiyorum yataktan çıkarsam donarım"
   "Kalkmak zorundasın haydi ateşin yüksek, komaya girebilirsin" dediğinde zorla gözlerimi açıp inleyerek yerimde doğrulmaya çalıştım ama sadece çalıştım, debelenmekten başka bir şey yaptığım yoktu Dalyan ise yüzüme sertçe bakmaya devam ediyordu oflayarak yerimde doğrulmayı başarıp titremeye başlayarak ayaklarımı zemine serbest bıraktım.
   "Çok soğuk"
   "Kalk"
   "Gaddar" diye sessizce mırıldandım, ayağı kalkmamla başıma ağrı saplanınca sendeledim hemen tişörtümü ve bileğimi tuttuğunu hissedince kendimi tekrar yatağa attım ve yapmaya utandığım, ve neden yaptığımı bilmediğim bir şeyi yaptım...başımı onun göğsüne dayayıp iç çektim ve gözlerimi kapattım. "Çok sıcaksın...ve çok...huzur veriyorsun"
   "Ben mi?"
   "Evet...sen"
   "Ateşin varken saçmaladığını bir kenara yazayım da tekrar karşılaştığımda bu tip şeylerde, uğraşmamam gerektiğini bir kere daha hatırlatma şansım olur kendimde" dediğinde gülümsedim ve başımı daha çok yerleştirip iç çektim.
   "Aynı şey senin başına gelse ben öyle yapmam"
   "Ne yapardın?"
   "Elimden gelen herşeyi" dediğimde uyku fena bastırmıştı böyle adamın kolları, nasıl huzur yayabiliyordu? Başım göğsünün tam ortasına doğru kaydığında çenemi tuttuğunu hissettim ama varla yok arası bir şeydi, çünkü onun o güven ve huzur yayan kollarında uykuya dalmıştım.
Dalyan Kayaoğlu.
    Çenesini tutmamla hemen uykuya dalmıştı bir kaç kere seslendiğimde cevap vermemişti Allah'tan bina yüksek değildi fazla, ve oturduğu katta alçakta kalıyordu ağaçlara tırmanarak çıkıp içeri girmiştim camlar o kadar eskiydi ki bir kaç kere dürtüklenmede açılmıştı, iç çekerek onu yatağa yatırdım tişörtü ve eşofmanı su içindeydi ne yapacağımı bilemedim değiştirip değiştirmemek arasında kaldım değiştirsem doğru olmazdı ama bu sefer dışarıya çıktığı zaman terlemenin yüzünden ciğerlerini üşütebilirdi? Yine de bu fikirden vaz geçip kalın montunu aldım ve giydirdim sonra dış kapıyı açıp bırakıp tekrar odaya girdim onu kucağıma alıp dışarı çıktım.
    Hasteneye varmadan boğazını tutup öksürmeye başlamıştı uyku haliyle ciğerlerine vurup nefes alamadığını belirten bir hıçkırık koparınca kaşlarımı çatıp ona baktım göğsü hızla hızlı kalkıyordu ama nefes alamıyordu dişlerimi sıktım. "Allah kahretsin" deyip hemen direksiyonu yana kırıp gaza bastım bir kaç kişi korna çalsa da umursamadım, lastiklerden artık ses geliyordu ama en sonunda hastaneye yetişmiştim hemen arabadan inip onu kucağıma alarak içeriye daldım hemşire zaten görür gelmez sedyeyi alıp yanıma getirdi yatırdığımda direk odaya aldılar o sırada doktor gelince içeri girdiler bende kapıyı açıp içeri girdiğimde hemşire kollarını havaya kaldırdı.
   "Beyefendi içeri girmezseniz daha iyi olur şuan muayene yapıyoruz"
   "Çekil şuradan"
   "Hemşire hanım hemen bir oksijen tüpü getirin ve bir tane de serum takalım" dediğinde kaşlarım tekrar çatılmış kıza yaklaşmıştım nefes alıyor ama tıkanıyordu doktor çabuk olmasını söylediğinde iç çektim ve ellerimi cebime koydum. "Dua edin komaya girmiş olmasın" dediğine dişlerimi sıktım doktor hemen ateşini ölçmüştü kırık biri gösterince ben bile endişe etmiştim, serumlar ve oksijen maskesi takılınca bunların hepsi olurken ben bir köşede kollarımı göğsümde bağlayıp izlemiştim. Şimdi nefesleri düzenli serum yavaş yavaş akıp damarından içeri giriyor kalp ritmini gösteren kablolu zırvalığı takmışlardı sadece iç çamaşırlarıyla duruyordu komaya girmesine çok az kalmıştı üstüne bir de nefesi kesilince tetiklemiş oldu, iç çekerek tekli koltuğa oturup işaret parmağımı başıma dayadım ve onu izlemeye devam ettim aklıma Çınar'ı arayıp o kahpe karı ve kardeşi nerede diye sormak gelse de yapmadım...çünkü o illa ki parasını benden almak için şirkete gelecekti biliyorum, onun gibi para manyağı olaylar yatıştıktan sonra gelirdi...derin bir iç çektiğim sırada telefonum çalmıştı kaşlarımı çatıp ekrana baktığımda yıllara dayanan eski dostum Yıldırım'ın aradığını görüp cevap verdim.
   "Yıldırım"
   "Dalyan nasılsın?"
   "İyiyim sen?"
   "İyiyim bende, çok oldu nerelerdesin?"
   "İş güç, dün yatta bir parti vardı bizim çevreden? Oraya gittik, sen ne yapıyorsun?"
    "Bende seni kutlamaya davet etmek için aradım"
    "Ne kutlaması?"
    "Bizim otel birinci yılını dolduruyor gündüz havuz partisi olacak, akşam yemeği ve eğlence de konaklama olmayacak maksat hem kutlamak hemde eğlenmek, seni de bekliyorum Çınar'a söyledim sende mutlaka gelmelisin..."
    "Bakarız söz vermeyeyim"
    "Anlamam, geleceksin? Bunca yıllık hatırım ve dostluğum için...bekliyorum" dediğinde derin bir iç çekip cebime koydum ve tekrar kıza baktım, nedir bu parti sevdaları anlamış değildim. Serumu bittiğinde doktor yarın taburcu edeceğini söylemiş ama kız istememişti kendisini iyi hissettiğini söylese de inanmamıştım sırf çıkmak için yapıyordu.
    "Ne gerek vardı çıkmana yarına kadar yat"
    "Hastaneleri sevmiyorum"
    "Sevmiyorsun diye sağlığını riske atman gerekmez" dedim kızgınlıkla, yüzüme küçük bir kız çocuğu gibi bakıp iç çekti yüzünü buruşturarak başını tutunca kollarımı göğsümde kavuşturdum. "Hala inat edeceksin misin?"
    "Evet" deyip ayağı kalktığında sendeledi iç çekerek kolunu tuttuğumda yanakları hemen pembe pembe olmaya başlamıştı, iç çekerek onu kucağıma almamla küçük bir çığlık atıp şaşkınlıkla yüzüme baktı. "Ne yapıyorsunuz?"
    "Bu gidişle yüz yaşındaki nine gibi ağır ağır yürüyeceğiz, uğraşamam"
    "Ne kadar da kabasınız"
    "Bir patron olduğumu unutuyorsun"
    "Şuan şirket dışındayız ama?" dedi gülümseyip göz kırparak, sonra yorgun ve uykulu haline geri döndü başını omzuma koyup çocuk gibi burnunu çekince istem dışı derin bir nefes alıp onun saçlarından yayılan enfes kokuyu çektim sonra ne yaptığımı anlayınca kendime kızıp hastaneden çıktım. Arabaya bindiğimizde çoktan uykuya dalmıştı Ecem çok yoğun çalışıyordu evinde de kendisine bakamazdı derin bir iç çekip yolun kenarında ağaçların olduğu yerde durdum hava karanlıktı ve evime neredeyse az kalmış evler teker teker gerimde kalıyordu, telefonumu çıkarıp bizim hizmetçilerden birini Nurhan ablayı aradım hemen cevap vermişti.
   "Buyurun beyim birşey mi olmuştu?"
   "Bizim eve git Nurhan teyze, bir çorba kaynat bir hastamız var onu tek bırakmak istemiyorum kendisine bakacak durumda değil"
   "Tabi tabi hemen varıyorum evim zaten çok yakın siz gelmeden evde olurum" dediğinde kapatıp arabayı çalıştırdım, en azından iyi olana kadar benim evimde kalması daha iyidir o ateşin çıktığını ve koma laflarını duyunca ilk defa bir kız için endişe etmiştim sonuçta oda bir insandı. Geldiğimde onu kucağıma alıp kapıya yaklaştım Nurhan abla kapıyı açınca kızı görünce elleriyle ağzını kapatıp şaşkın ve korku dolu gözlerle bana baktı.
    "Aboo ne oldu böyle?"
    "Kız hasta ölüyor resmen" dediğimde başını sallayıp kenara çekildi eliyle kızın alnını kontrol edip alt dudağını ısırdı.
   "Biraz ateşi var"
   "Emin misin? Az önce hiçbir şeyi yoktu serum takındı neden geçmedi?"
   "Yavrun hemen geçmez, çıkar düşer? Sen onu yatır ben hemen ilgilenirim temiz kıyafete ihtiyacı var belli ki terlemiş" dediğinde başımı sallayıp iç çekerek odama gittim, evim iki katlıydı aşağıda sadece bir boş oda var bir de kız kardeşimin yukarıda odası vardı ama kilitlemişti kimsenin girmesine asla izin vermez nefret ederdi bu yüzden anahtarı da yanına almıştı ne saklıyorsa içerde artık? Odama girdiğimde onu yatağıma yatırıp geri çekildim ve ellerimi kumaş pantolonumun cebine koyup başımı hafifçe yana eğerek onu izledim onu neden izlemek istiyordum bende bilmiyordum? Sağ tarafına dönüp kaşlarını çattı yastığımı alıp göğsüne bastırdı ve inledi sonra yastığı fırlattı ve çocuk gibi büzülüp hıçkırdı, sadece hasta olduğu için mi böyle davranıyordu uykudayken yoksa normalde de böyle mi çok merak etmiştim? İç çekerek yanına gidip oturdum eli neredeyse dizime değecekti, burnunu çektiğinde çatılı kaşları düzeldi iç çekip geriye yaslandım eliyle birşey arar gibi sürtüp duruyordu bacağımın üzerinde kaşlarımı çatıp gözlerimi hafiften büyütüp yaptığı hareketleri izledim o anda elimi bulunca buz gibi olan eli sıcak elime değmesi...ikimiz de aynı anda ürpermiştik baş parmağımı tutup öylece bekledi.
   "Ne tuhaf bir kızsın sen, sana kaba davrandığım halde bana nasıl iyi olabiliyorsun? Üstelik elim seni rahatlatıyor bunu anlamış değilim" dediğimde içeriye Nurhan abla girmişti bizi öyle görünce eliyle ağzını kapatıp 'abooo' diye uzatmasını duyunca soğuk yüz ifademe bürünüp elimi çektim ve hızlı bir şekilde ayağı kalkıp baş parmağımla kızı işaret ettim. Üstünü değiştirdikten sonra çorba içmişti sonra Nurhan abla teker teker rapor verdi bana daha iyi oluyor ateşi düşüyor diye ilk defa başıma böyle bir şey geldiği için tecrübem yoktu, yukarı çıkıp rahat bir şeyler giymek için odama girdiğimde onu yatakta Nurhan ablanın bosbol tişörtüyle yatarken gördüm ve komik görünüyordu. "Yüz yaşındaki karı gibisin"
   "Doğal olarak hastayım benden tromboline çıkıp zıplamamı beklemiyordunuz değil mi?"
   "Bilmem, senden herşey beklenir" dediğimde oflayarak yatağa iyice kıvrıldı bende tişört ve eşofman altı aldığımda yan gözle ona baktım gözleriyle odamı süzüyordu sonra kaşlarını çatıp bana bakacakken gözlerimi başka yere çevirdim.
    "Burası kimin odası?"
    "Benim"
    "Ben sizin evinizde miyim?" dedi dehşetle, ona doğru dönüp iç şektim bezgince.
    "Dünya başına yıkılmış gibi davranmayı bırakıp dinlensen? Hem ilk tanıştığımızda da benim evimdeydin unutma"
"Doğru ya...bir an hatırlayamadım"
"Şaşırmadım...yarın bir kutlama olacak benim yakın arkadaşımın oteli var birinci yılını dolduracaklar mecbur gitmem gerekiyor ısrar etti çok...Ecem'le Çınar da gelecek"
dediğimde sesim sert çıkmıştı, oflayarak bana doğru dönüp çocuk gibi tekrar bana bakmaya başlayınca ne der gibi bakıp başımı salladım oda omzunu silkip bakmaya devam edince iç çektim.
   "İlla bir sebep yüzünden bakmam mı gerekiyor?"
   "Neden bakıyorsun?"
   "Bilmiyorum"
   "Ne demek bilmiyorum?"
   "Bende bilmiyorum sadece...bakıyorum İşte" dediğinde iç çekip tuvalete gittim ve üstümü değiştirip tekrar çıktığımda onu yine aynı pozisyonda kıpırdamadan bulmuştum.
   "Kay yana" dediğimde gözleri büyüdü ve yerinde doğrulmaya çalıştı.
   "Anlamadım?"
   "Yatağıma yatacağım"
   "Ben ve sizinle mi?"
   "İstiyorsan soğuk odalardan birinde yatabilirsin? Benim için sıkıntı yok" dediğimde yutkundu ve alt dudağını ısırıp başını iki yana salladı.
"Olmaz böyle bir şey asla olamaz, bu kadar da terbiyesiz olmamalısınız?" deyip yataktan kalktı ve şöminenin karşısında duran üçlü kadife koltuğa yaklaştı yastığı ve battaniyeyi alıp sırtını dönerek orada yatınca omzumu silkip yatağıma girdim ve gözlerimi kapattım ama içimdeki huzursuzluk peşimi bırakmıyordu neden onun rahat olup olmadığını merak ediyordum ki? Neden umursuyordum? İç çekerek sırt üstü yatıp kolumu başımın altına koydum.
"Hey pörtlek göz, rahat mısın orada?" diye sorduğumda cevap vermedi, derin bir iç çekip kaşlarımı çattım ve ayağı kalkıp yanına gittim uyumaya başlamıştı minicik elleri battaniyeyi sıkı sıkı tutuyordu oflayarak onu kucağıma alıp yatağa yatırdım ve bir kaç saniye sarıya çok yakın saçlarını süzüp kendini uykuya teslim edişini izleyip sırtımı dönerek gözlerimi kapattım. Gecenin köründe nefes alıp veriş seslerine uyanmıştım kaşlarımı çatıp gözlerimi açtığım sırada sırtımda bir baskı belime ise bir sıcaklık hissettim, belime baktığımda eli duruyordu hızla çekip direk arkamı döndüğümde terler içindeydi elini tişörtüme götürüp sıkınca tepki vermedim ne yapacağımı düşünmeye başladığımda aklıma Nurhan abla geldi hızla geri çekilip odadan çıktım ve odasına doğru ilerledim kapıyı direk açtığımda elini damağına götürüp büyümüş gözlerle yüzüme baktı.
   "Anam tövbe estağfrullah, ne oldu beyim?"
   "Terler içinde" dediğimde ellerini birbirine vurarak aboo diye diye odama gitti beni çağırınca sıkıntıyla iç çekip içeri girdim kız sadece kısa eşofman ve atletliyle kalmıştı gözlerimi kırpıştırıp yutkundum ve sert yüzüme yanına gittim. "Birşey var mı?"
   "Sadece hastalığı attığı için terliyor, terlemesi güzel birşey sabah hiçbir şeyi kalmaz inşallah" dediğinde bana dönüp baktı ve elini yumruk yapıp ağzına bastırdı. "Aboo senin burada Ne işin var?"
   "Sen çağırdın?"
   "Görür görmez dışarı çıksaydın be beyim, ayıp ayıp"
   "Ya ne ayıbı ondan daha güzel hatunları ve yerlerini gördüm" dediğimde alt dudağını ısırıp sağ sola sallandı.
   "Günah keçisi, anan baban burada olaydı seni çoktaaaan evlendirmişti"
   "O birazcık çooook sıkardı" dedim bende alayla, iç çekip ellerini bacaklarına vurdu ve geriye çekildi.
   "Tamam şimdi iyi, bir şey olursa bana söylersin beyim, aynı yatakta da yatmayın günah be oğlum"
   "Nurhan abla azıcık daha konuşursan..."
   "Oy yavrum tamam yatın hem onun yanında yatman daha iyi bir şey olursa haberin olmuş olur hah, ben gideyim haydi iyi geceler" dediğimde tek kaşımı indirip yatağa yaklaştım oda kapıyı kapatıp gidince sırt üstü yatağa uzanıp iç çektim, kıpırdandıktan sonra elini belime atıp bana yaklaşınca kaskatı kesilip hareketsiz kaldım, derin bir iç çekince oflayarak sırtımı dönmeye çalışacağım sırada başını göğsüme koyunca bıkkınlıkla ona bakıp iç çektim düzenli nefes alıp veriş seslerini duyunca oflayarak kolumu kaldırıp daha rahat yatmasını sağladığımda gözlerimi kapattım.

🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin