🌸 18. Bölüm 🌸

1.5K 56 0
                                    

Dalyan Kayaoğlu.
     Artık böyle gitmeyeceğini o kaçtıkça ben onu kovalamaktan ne kadar zevk alıp eğlensem de bu böyle olmuyordu her ne kadar kibar olmasam da yavaş yavaş ördüğü duvarlardan içeri sızmaya çalıştım ama kalbine yer edinen beton öyle sertti ki ne yaparsam yapayım boşa çıkması beni daha kötü hırslı ve zorba olmaya itiyordu bir aydan neredeyse fazla olmuştu ve ben o süre zarfında hala arzuluyor başka kadını unutmuş sadece ona odaklanıyor nasıl kendime çekerim diye planlar yapıyordum, cebimdeki kolyesini çıkarıp güle baktım sanırım bunu bu akşam yemeğine varmadan versem tam zamanıdır diye düşündüm hemen bununla ilgili de plan yapmıştım onun sevimli ama hırçın, inatçı ama tatlı hali gözümün önünden gitmiyor her defasında bana laf yetiştirmesine içten içe zevk alarak daha fazla arzuluyordum deli gibi istiyordum ve onu herkesten deli gibi kıskanıyordum, gülümseyerek kolyeyi cebime atıp elimi çeneme koydum bu gece bir yolunu bulup onun duvarlarından sızmayı başarmam gerekiyordu arzudan hariç başka duygular mesela kıskançlığı da geçtim, artık aklımdan tamamen onu silemiyor gözüm ondan başkasını görmüyordu onu gördüğümde ergen çocuklar gibi ilk defa kadın gören erkek oluyordum bir anda, ama kendime söz vermiştim bu gece bir şekilde yolunu bulmam gerekiyor, ve bir an önce onu benim yapma isteğime karşı savaş ilan ediyordum, kapı tıklanınca ses verdim Esmer Tanrıça elinde bir fincan kahveyle yüzüme bakmayarak masama gelip koydu yanakları hala pembe pembeydi demek ki hala söylediklerimden dolayı utanmıştı. "Öyle tatlı görünüyorsun ki, kendimi sana bakmaktan alamıyorum"
    "Başka bir isteğin yoksa..."
    "Var" diye lafını kestim sertçe, söylediklerimi umursamıyor gibi yapması beni deli ediyordu, hafif irkilerek ellerini önünde birleştirip yine yüzüme bakmayışına öfkelensem de dişlerimi sıkıp sakin kalmaya özen göstererek ayağı kalktım tedirgin bir şekilde geri çekilirken hemen elimi beline koyup kendime çektim dolgun göğüsleri göğsüme değerken alttan bir kıvılcım oldu hareketlenme olduğunda inlememek için dişlerimi sıkıp gözlerimi acıyla kapattım ve onun mis gibi parfüm kokusunu içime çektiğim anda gerçekten bu kızın ölümüm olduğuna inandım dayanılmaz hali beni deli etmeye yemin etmiş gibiydi.
    "Nedir?"
    "Bu akşam yemeğe seni ben götüreceğim..."
    "Ben taksi..."
    "İtiraz istemiyorum konu kapandı, benimle geleceksin seni ben alacağım ayrıca üzerinde yeşil bir elbise ve kırmızı bir ayakkabı olsun"
    "Ne?" diye şaşkınca sorunca istemeyerek geri çekilip onun duru pembe yanaklarına öpülesi dudaklarına göz gezdirip öpmemek için zorladım kendimi, konumuza istemeyerek döndüm.
    "Bu akşam yeşil uzun bir elbise ve kırmızı ayakkabı giy geceye çalışacağımız insanlar için göz alıcı olmamız gerek" dediğinde bir adım geri gidince onu durdurup elini sertçe tuttum yüzünü buruşturdu sessizce söylendi.
"Zorba" dediğinde dişlerimi sıkıp sertçe kendime çektiğimde göğsüme yapıştı inledi ve elini göğsüme koyup titrekçe nefesini verdi.
"Bir daha söyle?"
"Ne- neyi?"
"O kelimeyi"
"Zorbasın işte!" diye çocuk gibi sitem edip sevimlice elini göğsümden çekince izin vermedim elini tutup tekrar göğsüme bastırdım elini çekmesine izin vermeyip daha çok sıkı kavradım ve dediği kelime için daha çok kendime çektim şimdi bir bütün gibi olmuştuk, sessizce kulağına fısıldadım.
"Sen daha benim zorbalığımı görmemişsin" deyip sırtını sıvazlayıp sıcaklığını yüreğimde hissettiğimde vücudum karıncalanmış ateşiyle ateşime ateş katarken kendimi onu masaya yatırıp dudakları şişene kadar öpmemek için zor dizginliyordum bu benim için gerçekten zordu. "Konumuza dönelim, seni ben alacağım bitti o kadar başka araçla geldiğini görürsem yapacaklarıma katlanmak zorunda kalırsın güzelim"
    "Nereden senin güzelin oluyorum!" diye sinirle konuşunca kaşlarımı çatıp dişlerimi sıkılı tuttum kedi pençelerini çıkarmaktan geri kalmamıştı ama bu halimi görünce bakışlarını kaçırıp iç çekti.
     "Sana olan hislerimi hala görmezden geliyorsun" dediğimde yine o pembe yanakları gördüğümde ısırmamak için mücadele ettim, hemen geri çekilip uzaklaştı.
    "Ben akşam kendim..." uyarıcı sert bir bakış attım.
    "Bu mümkün değil, aksi olursa sonuçları düşünmek bile istemezsin asla bana karşı gelme seni ben alacağım dediysem bitmiştir!" dediğimde ellerini yumruk yaptı, bu haliyle o kadar tatlı duruyordu ki çocuk gibiydi? Gözlüklerini itip çenesini kaldırdı.
    "Gelmiyorum o halde!" diye diklenince tek kaşımı kaldırıp gülümsememek için zor tuttum, sertçe ona baktım.
    "Gelmiyorsun öyle mi?"
    "Evet gelmiyorum, sen git mesela o ejderha suratlıyla gidebilirsin ama ben asla gelmeyeceğim!"
"Hangi ejderha suratlı kadın?"
"Selma mesela, sana bakıyordu görmedin mi? Kör mü oldun?" söylediği söz üzerine şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırıp içimdeki sevinç çığlığını gökyüzüne yaymak istiyordum ne yani o sürtükten mi kıskanmıştı?
    "Kıskandın mı?"
    "Ne alakası var neden seni kıskanayım?Ayrıca gelmiyorum!" deyip sinirle bakışlarını kaçırdı ve çocuklar gibi kollarını göğsünde bağlayıp ayağıyla zemini dürtüklemeye başladı, içimde bir şeyler oldu kalbim çarpmış başım dönmüştü beni kıskanmıştı, buda bir şeydi! Pek üzerinde durmadım nede olsa içkili olacağı için ağzından laf almam yetecekti o yüzden şimdilik, bunu geceye ayırdım.
    "Gelmeyeceksin?"
    "Gelmeyeceğim"
    "Emin misin?"
    "E-evet" diye kekeleyecek konuşup panik olmaya başlayarak geriye doğru bir adım attı ama hemen elini tutup çektiğim gibi çığlık atıp titrekçe göğsüme sindi, içimdeki arzu beni içten içe patlatırken kendime hakim olamadım onu masaya sırt üstü sertçe itip üzerine eğildiğimde göğsü hızla yükselip alçalmaya titrekçe tatlı nefesi yüzüme çarpmaya elleri çocuk gibi göğsüme değmeye ve utangaç bir şekilde yanakları kızarıp bakışlarını kaçırınca ellerimi iki yanına koyup içime kıstırdım burnu burnuma değecek şekilde yaklaştığımda panikle elini göğsüme koyup itti küçük narin sıcak eli kalbimin tam ortasını alevler içine alırken böyle sakin kalmam ileride onun zararına olacaktı çünkü birikiyordu.
    "Bir daha söyle"
    "Ne-neyi?"
    "Gelip gelmeyeceğini?"
    "Ge-ge-gelmeyeceğim" deyip itmeye başlayınca ellerini tutup sıktım ve daha çok yaklaştım.
    "Eğer gelmezsen..." elini belime koydum siyah demir metali hissettiğinde gözleri kocaman açılmıştı. "Ya kurşun, ya öpücük seçersin ölme şeklini sana bırakıyorum eğer gelmek istersen hiçbirini yapmayacağım amaaa..." diye uzatıp gözlerine baktığımda yanakları daha çok kızarmıştı. "Gelmeyeceğim diyorsan, ikisinden birini seç" deyip ellerimi beline koydum ve doğrulduğum gibi onu da kendime çekerek serbest bıraktığımda derin ve titrekçe bir nefes alıp verdi ve pes etti.
    "Ta-tamam, geleceğim" dediğinde inanmamış gibi bir yüz takınıp ne yapacağını bekledim. "Tamam lanet olsun tamam geleceğim" dediğinde birinci zaferi elde ettik geldik en büyük zafere!
     "Seni yedi de alırım"
     "Papucumun mafya kılıklısı, ıslanmamış kütük, ot beyinli, mendebur suratlı" kaşlarımı alayla havaya kaldırdım. "Pislik" dediği sırada elimi boynuna götürüp sertçe öptüm ve geri çekilip ellerimi cebime koydum yaşadığı şoktan çıkıp hırsla derin nefes aldığını duyunca arkamı dönüp yüzüne baktım öfkeyle yürümeye başladı sonra tekrar arkasını dönüp yumruklarını sıktı. "Ve Zorba!" deyip tekrar arkasını döndü topuklu ayakkabılar yüzünden yamuk yumuk yürüyordu sinirle arkasından seslendim.
    "Adamların karşısında ciddi giyinip gelmene bir şey demedim ama diğer günlerde bir daha işe geldiğinde o etek, gömlek, ayakkabı çıkıyor! Ayrıca o giyeceğin elbise açık saçık olmayacak!" diye bağırdığımda arkasını dönüp sevimlice bağırdı.
    "Zorba!"
    "Bende seni!" diye öfkeyle bağırdığımda dilini çıkarıp odamdan çıkınca ufak şaşkınlık geçirdim bana dil çıkarmıştı? Derin bir nefes alıp boydan cama gittim. "Ne yapacağım ben seninle küçük sevimli Esmer Tanrıça?"
                                    🌸
Ela Elmas.
    Üzerime koyu yeşil elbiseyi giyip altına kırmızı ayakkabılarımı geçirdim gerçekten bu adamın benimle ne fanteziler kuruyordu bilmiyordum ama aklıma şu soru takılmıştı belki sadece bana böyle yapmıyordur? Acaba hayatına giren kadınların da böyle giyimine kuşamına karışıyor mudur? Şunu giy bunu istiyorum dediği biri olmuş mudur? Aklımda bu sorular dönüp durduğunda nedense içimde tekrar o tanıdık kıskançlık belirmişti ister istemez onu bir başka kadının giyimine karışırken hayal etmem damarlarıma sıcak kıskançlık ateşleri yaymaya sebep oluyor ve ben böyle bir duyguyu bir anda nasıl hissettim nasıl öyle bir adamı kıskandım diye düşünüp kendime kızmıştım, üstelik o yürüyen çirkin ördek yavrusunun ona bakışlarından sonra ellerimde kalacaktı neredeyse, telefonuma gelen mesajla düşüncelerimden sıyrılıp ekrana baktım.
Aşağıda bekliyorum.
    Daha çok bekle demek gelse de içimden mesaj atmadım, derin bir iç çekip bu yersiz heyecan duygusunu umursamamaya çalışsam da içten içe heyecanımı dizginleyemiyordum. Kapıyı açtığımda karşımda simsiyah bir smokin ve lüks aracıyla karşımda duruyordu arabasına yaslanmış öylece bana bakarken gözleri kısıldı dudakları aralandı ve başını iki yana sallayıp dişlerini sıktı, kapıyı kapatıp kilitledim ve kendisine doğru ilerlediğimde hemen belimi tutup gözlerimin içine baktı yine o gözler kıvılcımlar saçıyor gözleri daha koyu bir buz rengine bürünüyordu belimde hissettiğim baskıyla nefesim nedensiz bir şekilde hızlanmış kalbimin ondan farkı kalmamış gibi ikisi beni köşeye sıkıştırıyordu en sonunda o konuşunca dikkatimi ona verdim. "Çok güzelsin...can yakacak kadar güzelsin...seni hiç bırakmasam çok iyi olacak" deyip dişlerini sıksa da yüzünde bir gülümseme oluştu ama varla yok arası bu adamın gülümsemesini göstermeme nedeni neydi acaba? Geri çekildiğinde kaşlarımı çattım ceketinin cebinden bir kolye çıkarmıştı elinde tuttuğu kolyeye bakınca gözlerim kocaman açıldı ve şaşkınlıkla elimi kalbime koyup sevinçle gülümsedim.
    "Günlerdir aradığım ve çok sevdiğim kolyem ama nasıl, sen..."
    "O gece arabamda düşürmüştün sana vermek için tekrar evine geldiğimde ayak bileğin kesilmişti sana bundan bahsetmedim uygun bir zamanda vermeyi düşünüyordum ve şu an tamda uygun bir zaman" dediğinde yanaklarım kızarmış bakışlarımı yere indirmiştim, belimi daha sıkı kavrayıp arkamı döndürdü saçlarımı nazikçe tutup sağ omzuma bıraktı ve kolyeyi boynuma takıp bu sefer iki elini birden belime koyup çekince nefeslerim hızlandı sıcak göğsü sırtımı volkan gibi kaynatırken tuhaf bir tatlı ürperti hoşuma gitmişti. "Bu yüzden yeşil elbise ve kırmızı ayakkabı giymeni istedim, kıyafetinle uyumlu olsun diye ve tabi bunu sana vermek için" dediğinde kalbim hızlanmış sıcaklığı yüzünden terlemeye başlayarak ileri gitmiştim.
    "Ben...ben ç-çok teşekkür ederim o kolyenin bende manevi değeri çok yüksek" diye kekelediğimde elimi tutup çevirdi yine sert ve acımasız bakıyordu.
"Neden, kim aldı onu sana?"
"Ne bu şimdi sakin olur musun biraz?"
"Olamam lan, kim aldı o kolyeyi sana? Söyle çabuk lan, yoksa onun boynundan söker atarım beni deli etme!" diye gürleyip yüzüme ateş saçan gözlerle bakınca korkuyla geri çekildim ve ellerimi havaya kaldırdım.
"Anlatmama fırsat vermiyorsun lütfen sakin ve beni dinle..." dediğinde elini kolyeme geçirdi gözlerim büyüdü ve elini tutup sıktım gözlerim dolmuştu panikle yüzüne baktım ve başımı iki yana salladım. "Hayır sakın yapma yalvarırım, o kolyeyi bana annem aldı! Buraya gelmeden önce bana hediye verdi...yemin ederim doğruyu söylüyorum!" diye bağırıp gözlerinin içine baktığımda işaret parmağını çeneme koyup daha da yukarı kaldırdı ve gözleri kısıldı dişlerini sıktı.
"Başka biri alamaz zaten, onu öldürürüm!" dediğinde arabasının kapısını açarak binmemi sağladı, korkuyla gözlerine baktığımda dişlerini sıkılı tutuyordu sevimli bir şekilde konuştum.
"Yemin ederim annem aldı" dedim hafif sessizce, gözlerini bana çevirip dişlerini sıkmayı bıraktı.
"Biliyorum"
"Biliyor musun?"
"Hayatında ilk erkek benim yaşımdan dolayı büyük tecrübe edindiğim için ilk erkek olduğumu anlamak zor değil"
"O zaman neden dram yarattın? Ödüm patlamıştı!"
"Sana ne kadar zorba olduğumu gösterdim, ki bu daha başlangıçtı...bunu görmen içindi" deyip kapıyı kapattı sonra kendisi de yanıma kurulunca arabayı çalıştırıp u dönüşü yaptı ve gaza bastı bu adam gerçekten deliydi, eğer bu zorba hali iyiyse en kötüsünü görmek için tımarhanelik olmak lazımdı. Restorana geldiğimizde tedirgin bir şekilde ellerimi birbirine dolayıp derin bir nefes aldım arabadan inmeme yardım ederken beraber içeri girdik iş yaptığımız adamlar bizi karşılayıp selamlaşarak masalara geçtik ve oturduk, kolyemi bulma sevinciyle yüzümde güller açıyordu başımı sola çevirmemle bana baktığını görmüş yanaklarım hemen ısınmaya başlayarak başımı başka yöne çevirmiştim, Ezel beyde sonradan bize katılmıştı tam karşıma geçip gülümseyerek yüzüme baktı ve sohbet etmeye başladık samimi davranışları ve komik hikayeleri iş adamların yüzünü bile güldürmüştü sanırım Dalyan ve Ezel derin büyük bir rekabet içindeydi çünkü Ezel ne zaman birşey anlatsa gözlerini ona çevirip duruyordu benimle sohbet etmeye devam edince gülümseyerek karşılık verdim garson gelip çorbamı getirince alıp önüme koydum başımı kaldırıp bakmamla Ezel'in gözlerinde keskin bir kıvılcım hissettim elini çenesine koymuş öylece bana bakıyordu diş gıcırtısı duymamla başımı tekrar sola çevirdim Dalyan ona öyle öfkeli bakıyordu ki, iş adamları olmasa masayla birlikte füze gibi fırlayacaktı sanki, hızla elini belime koyup çekince ağzımdan ister istemez bir inleme çıkmıştı bu tepkisini hiç beklemiyordum, sessizce kulağına fısıldadım.
"Sakin olmalısın...lütfen" dediğimde derin bir iç çekip yüzüme baktı ve birşey demedi, önüme döndüğümde Ezel dişlerini sıkarak bakışlarını kaçırınca bende tekrar Dalyan'a baktım ama gözleri hala ondaydı konuşmak için ağzımı açsam da - ki sakin olmasını söyledim ama bir cümle daha konuşursam eğer - hem beni hem başkasını yakacak gibiydi yutkunarak başımı çevirdim o sırada zaten yavaşça elini belimden çekince dokunuşları belimi yakmış sırtıma kadar uzanırken kalbim hızla yerinden atarken nasıl böyle sakin kalıyordum kendime hayret etmiştim, ardından Selma gelmişti Ezel beyin yanına kurulmuştu ama gözleri Dalyan'a bakıyordu Dalyan arada bir bana bakıp duruyor Ezel de bana bakıyordu yemekler ve kokteyller bitince dans başlamıştı Ezel beni dansa kaldırmak için elini uzatınca Dalyan belimi tekrar tutup kendisine çekmiş başını hafifçe eğip 'Yiyorsa onu benden al' demişti Ezel de ona meydan okumuş ısrarla elini geri çekmemişti bende ne yapacağımı bilememiş bir halde ikisine bakarken Ezel bey çoktan elimi tutup beni kaldırmıştı Dalyan öfkeyle yanakları kızarmış bir şekilde bir bana bir ona bakınca sakin olmasını bakışlarımla ifade edip mecbur bir şekilde eşlik ettim, Ezel bey sürekli bir şeyler anlatırken ben onu duymuyordum gözlerim Dalyan'la o kadının karşılıklı oturmuş sohbet etmesindeydi.
"Sen beni dinliyor musun?" diye sorunca dalgınlıktan çıkıp Ezel beye baktım ve gülümsedim.
"Ha? Bir şey mi demiştiniz?"
"Çok güzel olmuşsun onu diyorum?"
"Çok teşekkür ederim çok naziksiniz" deyip tekrar ikisine baktım Dalyan bana bakıyordu yüzünde hem öfkeli hemde intikam ateşiyle belirtmiş olan gözleri yüreğimi oynatmıştı sonra ayağı kalkıp o kadının elini tutup kaldırınca şaşkınlıkla dudaklarım aralandı, ne yani beni o karıyla kıskandırmak için dansa mı kaldıracaktı? Piste çıktıklarında Selma onun omuzlarını sıkıp kulağına bir şeyler söylerken kıskançlık boğazımdan aşağıya kayıp bütün vücudumu kapladı Ezel kulağıma eğilip birşeyler söylerken Dalyan bakışlarını bize çevirdi öyle öfkeli öyle sert bakıyordu ki yani acımasız bakışlarının zirvesini geçmişti korkuyla bakışlarımı kaçırdım ama aynı zamanda gözlerim o karıya gitti kollarına dokunduğunu falan gördüğümde derin bir iç çekip kaşlarımı üzüntüyle çatarak dişlerimi sıktım eminim ki dans edelim desem ne dansı diye soracak olan adam, o karıyla dans ediyordu? Bu beni incitmişti, Ezel başını geriye çekip ellerini çekip kollarını belime sarınca Dalyan Selma'yı hızla itti ve öfkeyle bize doğru yaklaşıp Ezel'in kolunu tutup onu itti tedirgin bir şekilde ikisinin arasında durdum Dalyan işaret parmağını kaldırdı.
"Sadece ona ben dokunurum"
"Elini tutup dansa kaldırdım belini tutunca mı sorun oldu senin için?" diye sorunca ileri gittim.
"Ezel bey..."
"Sen karışma!" diye bağırdı Dalyan ve kolumu tutup hızla arkasına çekince tedirgin bir şekilde kolunu tuttum ama kolunu silkip elimden kurtulunca karşısına geçip ellerimi göğsüne koydum.
"Lütfen..."
"Sen karışma" dedi işaret parmağını sallayarak, Ezel bir adım öne gidip elini bana uzatınca Dalyan elini havaya kaldırdı.
"Bir adım bile yaklaşma, ona dokunma!"
"Dalyan abartıyorsun, alt tarafı dans ettik onunla elimi beline koymuşsam ne olmuş?" diye sorunca herkes bize bakmaya başlamıştı Selma üçümüze panikle bakarken hızla uzaklaştı bende korkuyla Dalyan'a bir adım attım.
"Lütfen bak insanlar bize bakıyor..."
"Siktirtme insanları, bana ne!" diye bağırınca elimi tekrar göğsüne koydum.
"Lütfen, burada iş yaptığınız patronlar var şuan bize bakıyorlar? Lütfen"
"Benimle çıkışa gel lan!" diye Ezel'e meydan okuyunca arkamı dönüp ona baktım bari sen yapma der gibi baktım ama başını iki yana sallayıp dişlerini sıktı ve başını salladı gözlerim büyümüş bir şekilde bir adım ileri gittim ama kolumdan tutulup çekildim ve Dalyan'la göz göze geldim. "Sen olduğun yerde kal, o bacaklarını kırarım!" deyip beni kenara çekti, ikisi birbirlerine ölümcül bakışlar atarak çıkışa gidince korkuyla ellerim titredi patronlar kendi aralarında konuşup gidişlerini izlerken masaya yaklaşıp sakin olmaya çalışarak durumu kurtarmaya çalıştım.
"Sorun yok sadece ufak bir anlaşmazlık oldu şimdi kendi aralarında halledecekler..."hepsi gülümsemeyle bakınca bende zoraki bir şekilde gülümseyip yanlarından hızla gittim, çıkışa geldiğimde ikisi ara sokakta birbirlerine bakıyor ve yumruklarını sıkıyorlardı Dalyan'ın önüne geçtim ama gözü artık beni görmüyordu.
"Ne var bunda, sadece dans ettik!"
"Sadece dans öyle mi? Ulan siker çoğaltırım seni burada! Yılan gibi sardın kollarını ona, siktirtme belanı!" diye gürleyince yerimde irkilip korkuyla yüzümü buruşturdum, Dalyan kolumu tutup hızla çekince ayağım taşın boşluğuna takıldı çığlık atıp kollarımı onun boynuna dolamamla elbisemin yan yırtmacı sağ doğru kaydı Ezel ağzı açık bana bakarken Dalyan öfkeyle gürleyip belimi tuttu ve arkasına hızla itince kalça üstü oturdum ne olduğunu anlayamadan Dalyan onun suratına kafasını geçirince bir çığlık atıp ellerimle ağzımı kapattım, hemen yerden kalkıp kolunu tuttum ve engel olmaya çalıştım Ezel hafif sersemlemiş bir şekilde burnunu silip meydan okumaya devam etmişti.
"Kız güzel biliyor musun? Senin gibi birini hak etmiyor o! Bende ondan etkilendim, bu durumda ne yapacaksın?" diye sorunca Dalyan öfkeyle bir kere daha bağırıp ona sert bir yumruk indirince ağlamaya başlayarak Dalyan'ın önüne geçip ellerimi omuzlarına koydum.
"Lütfen yapma..."
"Çekil!"
"Lütfen diyorum yalvarırım yapma..."
"Sana çekil dedim lan!" diye gürleyip kolumu tuttu ve kenara çekti acıyla inleyip yüzümü buruşturdum Dalyan tekrar ona vurmak için elini kaldırınca bağırdım.
"Dalyan!" bağırmamla eli havada kalmış şaşkınlıkla ağzı açık Ezel'e bakıyordu, Ezel öfkeyle ona bakıp uzaklaşmaya başlayınca Dalyan yumruğunu sıkıp bana doğru döndü öfkeyle üzerime gelince geriye doğru gitmeye çalıştım. "Lütfen, beni korkutuyorsun bana öyle bakma lütfen...Dalyan lütfen!" dememle dişlerini sıkıp bana hızla yaklaştı elimi tutup hızla çekmesiyle daha ben acıdan bağıramadan dudaklarını dudaklarımla birleştirdi, sertçe ve öfkeyle öpmeye başlayınca inleyip geri çekilmeye çalıştım ama ellerini sertçe sırtıma yaslayıp tırnaklarını geçirince acıyla inledim öpüşü daha da sertleşti en son olarak nefessiz kalınca alt dudağımı canımı bile bile yakmak için ısırdı ve sertçe emip alnını alnıma dayadı nefes nefese kalmış bir şekilde soluklarımız birbirimizin yüzüne çarpıyordu dudaklarım sızlıyor alt dudağım zaten cayır cayır yanıyordu kollarıyla beni daha sıkı sarınca kollarım ikimizin gövdesi arasında sıkıştı titrekçe nefes alıp verdim kalbim olduğu yerde değildi boğazımın ortasında atıyor sırtımı delip geçiyordu sanki, dişlerini sıktı ve başını iki yana salladı.
"Ağzını burnunu dağıtacaktım..."
"Sakin ol..."
"Ne sakin ol lan, herif gözüme soka soka sana resmen asıldı!" diye gürleyince iç çekip tedirgin bir şekilde işaret parmağımı çenesine koydum.
"Lütfen sakin ol, artık zorba olmayı bir kaç dakika ertelesen olmaz mı?"
"Olmaz!"
"Bağırma, sakin ol" deyip elimi çektim, derin bir iç çekip alnını tekrar alnıma dayadı.
"O yumruğu ona gerçekten atacaktım ama beni tek engelleyen şey...ilk defa adımı ağzına alıp söylemendi" dediğinde gülümsedim.
"Eğer bu zorbalığını durduracaksa, bundan sonra sık sık söylerim"
"Durdurmaz" dediğinde hafifçe güldüm ve elimi yumruk yapıp göğsüne vurdum.
"Beni çok korkuttun"
"Sende beni deli ettin!"
"O kadınla dans ettin, ama ben ağzımı açıp birşey demedim ama sen ne yaptın? Herife kafa attın!"
"Oh iyi yaptım...ayrıca o kadınla derken? Sen beni kıskandın mı?" diye sorunca iç çekip başımı iki yana salladım, ve yalan söyledim.
"Hayır"
"Öyle olsun bakalım...inandım say" dediğinde geri çekildi ve elimi tutup sıktı, beraber yavaş yavaş yürüyüp içeri girdik.
     Gecenin sonunda büyük bir yata binip partiye katılmıştık herkes içiyordu herkes eğleniyor ve dans ediyordu önemli iş adamlarından dolayı oluştuğu için gazeteciler fotoğraf çekip duruyordu Dalyan sürekli yanımdaydı ayrılmıyordu eh alkollü olduğum içinde biraz tedirgindi beni dansa kaldırınca beraber dans ettik flaşlar patlıyor insanlar sürekli bir şeyler konuşuyordu. Şaraplarımızı son bir kez içip kutlamayı bitirmiştik bizimle çalışacak kişiler bir kere daha çizim ve sunumumla ilgili iltifatlarını çakır keyifle karşılamıştım, nihayet arabaya yaklaştığımızda başım dönüyor kendimi gülmekten alamıyordum Dalyan'ın düşmemem için bana sıkıca sarılması üzerine gülmemi kesip gözlerimi ona çevirdim dişlerini sıkarak beni arabaya yaklaştırdığında onu itip kaşlarımı çattım bu hareketimden sonra daha çok öfke saçan kıvılcımlarını bana çevirdi.
    "Derdin ne senin?"
"Esas senin derdin ne!" diye bağırıp onu daha fazla kendimden ittiğimde bu tepkimi beklemiyormuş gibi şaşkına girdi, gözlerim öfkeyle dolmuş bir erkeğin saçma arzusu yüzünden yatak olarak görülmem benim artık sabrımı zorluyordu. "Yeter tamam mı? İçeride o bakışların, o gereksiz saçma kıskançlıkların beni artık boğuyor! Amacın benimle yatıp kendi hayatına bakmansa eğer böyle birşey asla olamaz! Olmaz! Sürekli ne olduğu belirsiz bir saçma arzun yüzünden farklı davranıyorsun, kıskanıyorsun bunlar beni artık boğuyor!" diye bağırıp kendimi zor tuttuğum gözyaşlarım yüzünden sesim boğuk çıkmıştı ama daha fazla dayanamayıp hıçkırmaya başladığımda kaşlarını çatıp gerçekten üzüldüğünü gördüğüm o çizgiler benim yüreğimi nedensiz bir şekilde acıtmıştı iki adım atarak bana ulaşınca tedirgin bir şekilde gözlüklerimi itip yumruklarımı göğsüme bastırdım kollarını belime sarıp beni kendisine çekince çenem ateş gibi yanan göğsüne değdi.
"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? Alt tarafı arzum yüzünden seni yatağa atmayı planladığımı mı düşünüyorsun? Eğer öyleyse, sen gerçekten ya körsün yada inat edip görmezden geliyorsun ama sana samimi bir şekilde söylüyorum yemin de ediyorum, ben seni sadece arzum yüzünden sadece sevişmek için yatağıma dahil etmeye çalışmıyorum ben sana bunu kaç kere söyledim hatta inanman için ne yapabilirim diye de sordum!" diye oda bağırınca hırsla itip geri çekildim.
"O yada bu ne fark eder? Seni. Hayatımda. İstemiyorum! Kısacası bu anladın mı? İstemiyorum, seni beğenmiyorum sevmiyorum!" diye bağırıp yolun kenarında hızla yürümeye başladığımda kolumu sertçe çekip yüzüme öfkeyle baktı dudaklarımı sinirle büzüp kolumu çekmeye çalıştım ama sert tutuşu geri adım atmamı beton gibi engelliyordu.
"Nereye gittiğini zannediyorsun? Gecenin bu saatinde hemde sarhoş vurdum duymaz gibi gidemezsin!"
"Giderim buna sen karışamazsın!"
"Karışırım!" diye öfkeyle bağırıp çekince inatla geri çekildim oda yolun ortasında bağırdı ve bana döndü. "İnat etmeye devam edersen seni sırtıma alırım yemin ederim yaparım bunu, zorba olmamak için kendimi zor tutuyorum üsteleme!"
    "Bırak beni!" diye bağırmamla küfür edip beni sırtına alınca çığlık atıp bacaklarımı salladım yumruklarımı sırtına sertçe geçirmeye çalışsam da fayda etmiyordu. "Sen hayatımda gördüğüm en pislik insansın, sana beni bırak diyorum zorba herif!" diye bağırıp çığlık attığımda hemen beni arabanın ön koltuğuna oturttu ve hızla kendisi yanıma kurulup kapıları kilitledi ve arabayı çalıştırdı. "Sırada ne var, beni evine götürüp isteğim dışında bana dokunacak mısın? Çünkü senden bunu beklerim ben!" dediğimde gaza asılmasıyla sırtım koltukla bütünleşti, öfkeyle çığlık atıp koluna vurduğumda hiçbir şey yokmuş gibi arabayı hızlı bir şekilde sürmeye devam ediyordu. "Senden nefret ediyorum, yarın ilk işim işten çıkmak olacak! Senin o ayak işlerinden de sürekli beni kıstırıp arzulu sözlerini de isteklerinden de bıktım!" diye bağırdığımda yine sessizliğini koruyordu, bir kez daha çığlık atıp ona vurduğumda yine hiçbir şey olmamış gibi arabayı sürmeye devam edince avazım çıktığı kadar bağırdım bir kez daha vurdum ardından yine bir kez daha vurdum vurdukça vurdum en sonunda ellerim ve bileklerim acıyınca ağlayarak sırtımı ona dönüp gözlerimi kapattım.
🌸
Dalyan Kayaoğlu.
    Hem öfkeli hem kırgın bir şekilde arabayı sürmeye devam ettiğimde sesinin kesildiğini fark ettim kırmızı ışıkda durup başımı ona çevirdiğimde uyuduğunu gördüm, ceketimi çıkarıp üzerine serdiğimde iç çektim ona kızgın değildim hak veriyordum benim kızgınlığım o herifin oraya gelip arzu ettiğim kıza sürekli dönüp dönüp bakması ve üstüne üstlük ondan etkilendiğini söyleyip kollarını onun beline dolaması beni deli etmişti ve üstüne bir de Ela'nın onunla konuşması öfkemi ikiye katlamıştı Ela konusunda sadece bir tek şey yüzünden kızgındım sürekli inat edip bana inanmamasıydı neden böyle yapıyordu bilmiyordum belki tehlikeli bir adam olmam konusunda haklıydı ama geçmişte birşey mi yaşadı da böyleydi şüphesi doldu...bu artık beni yoruyordu beni itmesi bana inanmaması beni artık yoruyordu ben daha önce hiçbir kızın arkasından bu kadar koşmamıştım kovalamamıştım Ela ilkimdi hayatımda ilk kez böyle arzuladığım ilk kez böyle istediğim ilk kez böyle kovaladığım ilkimdi, bana inanmayıp beni daha çok itmesi gerçekten yoruyordu arkamda korna çalınca dalgınlıktan çıkıp gaza bastım, onu evine bırakmak istemiyordum benim evime götürmek istiyordum - ki bunu yapacaktım - artık anladım ki bu hissettiğim şeyler arzuyuda geçiyordu kıskanmam ve şimdi onu başkalarından koruyup kendime hapis etme çabam...aşık olmuştum başka bir cevabı yoktu.
    Evime geldiğimde onu kucağıma alıp korumalara baktım güvenlik kapıyı açıp selam verince evime yaklaştım diğer korumalardan biri kapıyı açıp içeri girmemi sağladı. Yatak odama yönelip içeri girdiğimde onun kıpırdanmasını izledim bir an durdum ve ne yapacağını bekledim, elini omzuma koyup sıktı ardından kaşlarını çatıp mırıldanarak elini yanağıma koyunca gözlerim istemsizce kapandı onun bu dokunuşları beni yakıyordu lavlar içinde duş almış gibiydim terlemeye başlayan sırtım beni iki yandan kıstırırken dizlerimin üzerine çöküp onu bıkana kadar, yalvarana kadar, yeter diyene kadar öpmek ve sarılmak deli gibi içime hapis etmek istiyordum. "Dalyan..." demesiyle kaskatı kesildim kapattığım gözlerimi usulca açıp kaşlarımı şaşkınlıkla çatarak güzel yüzünü inceledim boğazlarım kurumuş yutkunmakta zorluk çekiyordum en sonunda şaşkınlıktan çıkıp kaşlarımı çattım.
    "Efendim güzelim, buradayım"
    "Dalyan...ben seni galiba seviyorum" dediğinde beynimden vurulmuşa döndüm kulaklarım buğulanmış öylece kollarımda yatan kıza bakıyordum, şaşkınlıkla dizlerimin üzerine yığılıp kaldım ve yüzüne baktım sonunda başarmıştım sonunda kalbini kazanmayı başarmıştım başını boyun girintime sokup iç çekti ve bana sıkıca sarılıp öpücük atmıştı kalbim son hızla çarparken yüreğimdeki sızılar vücudumu kaplamıştı vücudum yanıyordu karıncalanıyordu içkili olsa da ve bunu o kafayla söylese de illa ki kendi de itiraf edecekti.
     Onu yatağa yatırıp gözlüğünü çıkardım ve komidinin üzerine koydum onu kollarımın arasına aldığımda tekrar mırıldanmaya başladı dikkat kesildim. "Dalyan..."
    "Buradayım"
    "Yalancısın burada değilsin"
    "Buradayım bak, aç gözlerini" dediğimde yavaşça araladı sonra gülmeye başladı ve yerinde doğrulup bana dikkatle bakmaya başlayınca bende ayağı kalkıp lavaboya gittim seslendiğini duydum.
    "Senden iki tane var bak biri şurada" arkamı gösterdi. "Biri de sensin" dediğinde başımı ona çevirip yaklaşmaya başladım.
    "Peki ben senin için bir biri miyim yoksa aşkın mı?" diye sorunca gülümsedi sonra kaşlarını çattı.
    "Bilmiyorum"
    "Bilmiyorum mu? Az önce sevdiğini söyledin ne demek bilmiyorum?"
    "Of aman be nereden bileyim?"
    "Tamam yat zıbar!" sinirlenerek söylediğim bu cümleyi çocuk gibi omuzlarını düşürüp iç çekti ve kafasını kaşıdı.
    "Zorba patron emir verdi" dediğinde gözlerini kıstı ne yapacağını izlemek için biraz daha beklediğimde yastığa baktı, baktı, baktı, sonra hafifçe sallandı ardından yüz üstü uzanınca yüzümde yarım yamalak bir gülümseme oluştu bana komik gelmişti bu, yanına gidip onu yana kaydırdım ve yatağa girdim belini tutup kendime çektiğimde elini yanağıma koyup bana daha fazla sokulunca kaşlarımı çatıp onu daha sıkı sardım ve başını öptüm.
    "Sen benim için biri değilsin...şaka yapıyordum buzdolabı"
    "Peki neyinim...söyle?" dedim, beni hafifçe itince şaşırdım ama hemen kendimi toparladım kolunu belime atıp başını da karnıma yakın bir şekilde yasladı ve derin bir iç çekti.
    "Sen benim, aşkımsın seni sevdim kafasız kafa zorba bey...ha bir mafya kılıklı zorba...evet bunu eklediğimde iyi oldu"

🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin